Efendim selamlar…
Yeni yılın ilk söyleşisiyle yine karşınızdayım. Dememe gerek yok, lakin çalışkanlıkta rakip tanımayan bir yazar olduğumu bilmeyen kalmadı artık…
Birçoğunuz yeni yıl için program yapıp 2015’e neşeli girmenin planlarını yaparken, bendeniz yazarınız aldım kalemimi defterimi ve vakit kaybetmeden dooooğru Yaşam Hastanesi’ne…
Her hafta bir hastaneyi ziyaret edip farklı branşta bir doktorla röportaj yapacağımı söylemiştim sizlere.
Kardiyoloji Uzmanı ve Dermatoloji Uzmanından sonra bu hafta da Yaşam Hastanesi’nden Üroloji Uzmanı Gökmen Akerer’i konuk ettim sayfama.
Günde ortalama 30 hastaya baktığını söylüyor sayın Akerer. Ve Batman’da en sık karşılaşılan üroloji rahatsızlıklarından tutun da kısırlığa kadar her şeyi büsbütün konuşuyor ve bazı önemli tavsiyelerde bulunmayı da ihmal etmiyor sayın doktorumuz.
Her şey bir tarafa, Batman’da tüp bebek merkezi kurulması gerektiğini söyleyerek tam not alıyor bizden.
Zira kentin en önemli ihtiyaçlarından birine parmak bastı Akerer.
Demem o ki, biz de kendin idarecilerinin, Maliye Bakanının, Milletvekillerinin, Bürokratlarının kısacası bu konuda sözü geçecek herkesin Batman’a tüp bebek merkezi kurulması için elini taşın altın koyması gerektiğine inanıyoruz…
(farkındayım sözü çok uzattım yine) iyisi mi siz sayın Akerer’le gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi okurken ben kendime bir yorgunluk kahvesi ısmarlayayım, görüşmek üzere…
GÖKMEN AKERER KİMDİR?
1976 Diyarbakır doğumluyum. Babam memur olduğu için ilk-ortaokul ve liseyi farklı illerde okudum. Sivas’ta liseyi bitirdikten sonra Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni okudum. İhtisasımı yine Dicle Üniversitesi Üroloji Uzmanı olarak tamamladım. Diyarbakır Kulp’ta 4 sene pratisyenlik yaptım. Dicle Üniversitesi’nde 5 sene ihtisas yaptım. Zorunlu hizmetimi Batman’da tamamladım. 9 ay yine Diyarbakır’da uzman olarak çalıştım. Daha sonra Batman Yaşam Hastanesine geldim. Son 2 yıldır buradayım. Evli ve 2 çocuk babasıyım.
TÜRKAN: NEDEN YAŞAM HASTANESİ?
AKERER: İyi ve işini bilen bir ekip var. Her yönüyle düzenli bir hastane. Branşımın bütün teşhis ve tedavi imkânlarını bana sunduğu için burayı tercih ettim. Hastanenin doktorlarından, sağlık çalışanlarına ve hastane sahiplerine kadar herkes işini severek yapıyor. Tüm bu nedenlerden ötürü tercihimi Yaşam Hastanesi’nden yana kullandım. Ayrıca belirtmek isterim ki bütün üroloji hastalıklarının tanı, takip ve tedavisini burada yapıyoruz. Ürolojinin alanı çok geniştir. Üniversite hastanelerinde yapılması gereken bazı ameliyatlar oluyor. Özellikle mesane tümörlü hastalarda erken dönem tespiti ameliyatlarını burada yapıyoruz ama ileri dönem ameliyatlarında üniversite hastanelerine yönlendirebiliyoruz. Mesela mesane alınması gereken durumlarda hasta sevkini yapıyoruz ya da tüp bebek isteyen aileleri başka illere sevk ediyoruz çünkü Batman’da tüp bebek merkezi yok. Ancak bunun dışında bütün üroloji hastalıklarının tanı ve tedavisini burada yapıyoruz.
TÜRKAN: SİZCE İŞİNİZİN EN ZOR TARAFI NEDİR?
AKERER: Eve gittiğimizde rahat uyuyamamak işimizin en zor tarafı. Cerrah olduğumuz için sadece kendimizi değil, tedavisini yaptığımız hastaların da hayatını ve sağlığını düşünüyoruz. Aramızda bir nevi akrabalık bağı oluşuyor. Tabi imkânlar elverdiğince hastalarımıza teşhis ve tedavide en iyisini sunmaya çalışıyoruz. Çünkü hekimlik böyle bir meslek. İnsanları mutlu ettiğiniz zaman, mutlu ettiğiniz zaman siz de mutlu oluyorsunuz.
TÜRKAN: TÜRKAN: BATMAN’DA EN SIK KARŞILAŞTIĞINIZ ÜROLOJİ HASTALIĞI HANGİSİ, SEBEBİNİ NEYE BAĞLIYORSUNUZ?
AKERER: Batman’da en fazla börek taşı, prostat hastalıkları ve infertilite dediğimiz erkek kısırlığı hastalıklarıyla karşılaşıyoruz.
Böbrek taşı, yetersiz su tüketilmesinden kaynaklanıyor. Su içme alışkanlığımız olmadığı için ve fazla tuzlu ve kırmızı et tükettiğimiz için bu hastalıklarla sıkça rastlıyoruz.
TÜRKAN: PROSTATTAN KİMLER KORKMALI VE KORKULACAK BİR HASTALIK MI?
AKERER: Prostat, erkekte üreme sisteminde idrar yolarlı üzerinde olan bir organ. 40 yaşından sonra erkeklik hormonunun etkisiyle normal olarak büyüyor. Büyüdükçe idrar yolarını kapatıyor. Erkek hastalarının idrar yapmasını zorlaştırıyor. Bunu hastalık olarak değerlendirmiyoruz. Büyümesi normal bir şey. Prostatın büyümesi hastalık değildir ama yaptığı etkiler önemli. İdrar torbasına olan zararı sıkıntı yaratıyor. Tedavide öncelikle ilaç tedavisi uyguluyoruz. ve bitkisel terapi ile davranış tedavileri uyguluyoruz. Bu tedavilerden olumlu yanıt alamayınca cerrahi tedavi uyguluyoruz. Cerrahi tedavide ise lazer tedavisi, kapalı ve açık ameliyatlar uyguluyoruz. Prostat büyümesinden çok, prostat kanserinden korunabilmek önemli. Son yıllarda erkeklerde en sık görülen kanser haline geldi. Erken yaşta tanısı hayat kurtarıyor. Erken teşhis edilemezse böbrek yetmezliğine kadar ilerleyebiliyor. 45 yaşından sonra bütün erkeklerin ürologa görünüp bazı testleri yaptırması gerekiyor.
TÜRKAN: ERKEK KISIRLIĞINDA NE TÜR BİR TEDAVİ YÖNTEMİ UYGULUYORSUNUZ?
AKERER: İki günde 3 tane varikosel ameliyatı gerçekleştirdim. Bu rahatsızlıktan dolayı bize gelen hastaların sayısı oldukça fazla. Bu hastalık genelde eş uyumsuzluğu ve varikosel (yani erkeğin testisinden çıkan toplardamarların işlev görmemesi)nden kaynaklanıyor. Doğuştan gelen protein eksikliklerinin ve damarların iç kapak yapılarının bozulmasından da kaynaklanıyor. Basit bir hastalık ama hasta geç müracaat ettiğinde kısırlıkla sonuçlanıyor. Hasta, çocuğu olmuyorsa ürologa görünmeli. Burada bazı testler yapıyoruz. Tespiti ve tedavisi kolay bir hastalıktır. Bu durum, erkekte kısırlığa nende olmuşsa mutlaka cerrahi tedavi gerekiyor.
TÜRKAN: KISIRLIK BÖLGEMİZDE YAYGIN MI, SEBEPLERİ NELER?
AKERER: Erken kısırlığına bakıyoruz. Kadın kısırlığına kadın doğumcu arkadaşlarımız bakıyor. Günlük hastamızın yüzde 10’u bu şikâyetle geliyor. Günde en az 2 hastaya bu konuda test uyguluyoruz. Erkek kısırlığının sebebi genelde menide sperm sayısıyla ilgilidir. İlişkiye girememe ya da erken boşalmadan kaynaklanıyor. Eski dönemlerde geçirdiği bazı ameliyatlar, radyasyona maruziyet, kullandığı ilaçlar bunu tetikleyebiliyor. Hastalara genelde medikal ve cerrahi tedavi sonrasında tüp bebek uygulama tavsiyesinde bulunuyoruz. Ancak bazı aceleci aileler, toplumun da baskısıyla tedavi yöntemlerini reddedip, bir an önce tüp bebek istiyorlar. Onları tüp bebek merkezi olan yerlere sevk etmek zorunda kalıyoruz. Bu konuda açık konuşmak gerekirse Batman’da tüp bebek merkezi kurulması gerekiyor. bu kentin en önemli ihtiyaçlarından biri tüp bebek merkezidir.
TÜRKAN: BÖBREK TAŞININ TÜKETTİĞİMİZ SULARIN YAPISIYLA BİR İLGİSİ VAR MI?
AKERER: İçtiğimiz sıvının elektirolit yükü önemli. Fosfor ve kalsiyumu fazla olan içecekleri tükettiğimizde taş oluşumu hızlanıyor. Bunlar, taşın yapısına katılan elementler. Halk arasında da sıkça söylenir. Sularımız kireçlidir. Çaydanlıktan, içtiğimiz sulardan bunu anlıyoruz ama böbrek taşı yapan asıl şey bu değil. Ancak daha çok, su tüketmemekten kaynaklanıyor böbrek taşı rahatsızlığı. Tabi hassas bazı hastalara öneriyoruz, hazır ve denetimli su kullanmalarını. Yediğimiz içtiğimiz şeyler önemlidir. Böbrek taşı hastalarında oksalattan zengin içerikli içecekler hastalığı tetikleyebiliyor. Greyfurt ve çikolata gibi. Böbrek hastaları bunlardan daha az tüketmelidir.
TÜRKAN: KADIN VE ERKEKLERDE İDRAR KAÇIRMA PROBLEMİ NEDEN KAYNAKLANIYOR?
AKERER: Kadınlarda idrar kaçırma sıkışma yani tuvalete yetişememe tarzında, stres tipi kaçırma ve miks tip dediğimiz her iki sebepten kaynaklı kaçırma türleri var. Bir de total dediğimiz bir tüp idrar kaçırma var, bu hastalar hiçbir şey hissetmeden idrar kaçırıyorlar. Tuvalete yetişememe tarzındaki idrar kaçırmalar genelde idrar torbasının sinirsel yapısından kaynaklanıyor. İdrar yolarlı kapağı ve idrar yolarlının uyumsuzluğu söz konusudur. Bunun ilaçla tedavisi mümkündür. Yüzde 90’ı ilaçla tedaviden fayda görüyor.
Stres tipi idrar kaçırmada genellikle hastalar öksürürken, merdiven çıkarken, ani aktivitelerde idrar kaçırıyor. Bu tür durumlarda yaptığımız birkaç test var. Bunların neticesinde hastaların bir kısmı kas zayıflaması tespit edilmişse özellikle sarkan kaslar çıkartılıp geri kalan kaslar birleştirilir. Cerrahi tedaviler ve özellikle vajinal askı ameliyatları ile hastayı tedavi ediyoruz.
3. tip idrar kaçırmada (mix kaçırma) hem cerrahi hem de medikal tedavi uyguluyoruz. Bunda durum biraz daha kötüdür. Hastanın idrar torbası çalışmıyordur. Şeker hastalarında, omurilik zedelenmesi olan ve yatalak hastalarda görülüyor. Bu tür durumdaki hastalar bez kullanmak durumunda kalabiliyorlar. Bu alanda gelişmekte olan tedaviler var. İlerde bu hastalar için de daha ileri düzeyde tedavi yöntemleri olacaktır.
Erkeklerde de idrar kaçırma rahatsızlıkları bu şekilde gelişiyor. Sinirsel olarak kaynaklanıyor. Prostat ve idrar torbası ameliyatlarından sonra gelişebiliyor. Bunun için de medikal ev cerrahi tedaviler uyguluyoruz.
TÜRKAN: ÇOCUĞU GECELERİ ALTINI ISLATAN ANNELERE NE ÖNERİLİR?
AKERER: Çok sık rastlanan bir rahatsızlık. Sadece çocuklarda değil, yetişkinlerde de görülebiliyor. Ancak toplumda yanlış bir kanı var. İdrar kaçırmaların tedavisinde kullanılan ilaçların kısırlık yaptığı söyleniyor. Ancak bu asla doğru değil. Bu ikisi birbirinden çok farklı şeyler. Çok basit yapılacak 1–2 test var. Medikal tedaviyle bu sorun çözülüyor. Yetişkinlerde de bu rahatsızlık görülebiliyor. Hastaların yüzde 95’i ilaç tedavisinden fayda görüyor. Altını ıslatan çocuklar için annelere tavsiyelerimiz var. Anneler panik yapmasınlar. Çocuğun yaşamını düzenlemekle mükellefler. Çocuğa akşamlar gereksiz sıvı vermemek gerekiyor. Akşam yemeklerinde baharatlı yiyecekler tüketmeleri önlenmeli. Çocuklar erken uyutulmalı. Uyku düzeni önemli. Geceleri çocukları tuvalete paldır küldür kaldırmak yerine alarmla ya da alarmlı külotlar kullanılmalı. Çocukta kabızlık olamaması için beslenmeye dikkat edilmeli. Kabızlık da bu hastalığı tetikliyor.
TÜRKAN: MESLEĞİNİZLE İLGİLİ İLGİNÇ BİR ANINIZI ANLATIR MISINIZ?
AKERER: İdrar yolarında taş olan bir hastayı ameliyata almıştık. Devlet Hastanesinden bazı tetkiklerle bize geldi. Ameliyattan birkaç gün sonra yine aynı şikâyetle bize geldi. Ben de çok mahcup oldum, ameliyat yaptık taşı aldık nasıl olur dedim. Hastayı tekrar röntgenini çektik. Tomografi çektik. Baktık ki evet, ufak bir şey görünüyor. Çok şaşırdık. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Meğerse hastanın montunun bir parçası röntgende çıkmış. Neredeyse hastayı yeniden ameliyata alacaktık.
TÜRKAN: SÖYLEŞİMİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM. SON OLARAK NE SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
AKERER: Biz kendimizi halka tanıtmaya anlatmaya çalışıyoruz halk, ürolojinin hangi alanlarla ilgilendiğini henüz tam olarak bilmiyor. Dâhiliyeye gidiyorlar ya da başka branşlara yöneliyorlar. Ürolojinin bölümlerini tanısınlar. Ve sadece tedavi olmak için değil, bilgi almak için bile bize gelsinler. Gelip bizimle sohbet etsinler. Bu konuda halkı bilinçlendirmek için elimizden gelen bütün imkânları kullanmaya çalışıyoruz.