Yazan ve derleyen EKREM GÜNAYDIN
İzinsiz iktibas edilemez.
Orta boylu, kıvırcık saçlı, hafif şişman, minyon tipli olan sanatçı Yılmaz Kurt, 1939 yılında Mardin’in Savur İlçesinde geniş, bir o kadar da soylu fakat zamanın şartlarına göre fakir bir ailenin üç çocuğundan biri olarak dünyaya gelmişti.
Eğitim ve öğretimin öneminin anlaşılmadığı çocukluk yıllarında ancak okuduğu ilkokulda okuma-yazmayı öğrenebilmişti.
Hiç bir yaylı çalgı eğitimi almamış fakat çocukluk yıllarında uzun ağaç ve tahta parçalarına gergin bir şekilde bağladığı ip, tel, don lastiği ve tenekelerden çıkardığı seslerle bir nevi kendi kendinin müzik öğretmeni olmuştu.
1960’lı yılların başında, gençliğinin baharında, yoksulluğu had safhada yaşadığı Savur’dan ayrılarak o yıllarda iş olanaklarının olduğu küçük petrol kasabası Batman’a göç etmişti.
Kısa zaman sonra Amerikan Mobil’i olarak ifade edilen Karşıyaka Mahallesi’nde bulunan bir petrol şirketinde işe başladı.
Burada elde ettiği deneyimle makine ve soğutma alanında aranan bir usta oldu.
Çalıştığı şirketin yanı sıra açmış olduğu özel iş yerinde buzdolabı ve çamaşır makinesi tamirciliği de yapmaya başladı.
Çocukluk yıllarında yapmış olduğu basit yaylı çalgıdan edindiği deneyimini, bu yıllarda cümbüş çalarak hünere dönüştürmüştü.
***
Artık fakirlik ve yokluk yılları geride kalmıştı.
Yılmaz Kurt, mesleğinde usta, müzik alanında aranan güçlü ses ve söz sanatçısı olmuştu. Bununla birlikte gelir kapıları sonuna kadar açılmıştı.
1960 ve 1970’li yıllarda Batman, Siirt, Mardin ve Midyat gibi yerleşim yerlerindeki düğünlere davet edilerek cümbüş ve mükemmel yorumu ile düğünlere renk katmıştı.
Bu yıllarda Batman’da açılmaya başlanan gazino tarzı mekânlarda sahne alarak Türkçe, Kürtçe ve Arapça, şarkılar söylemişti…
Yılmaz Kurt, Batmanlı sanatçıların öncüsü aynı zamanda üstadı olan güçlü bir ses sanatçısıydı.
Kısa zamanda adı ve şöhreti Türkiye geneline yayıldı.
Ülkemizde en iyi iki cümbüş sanatçısından biriydi.
Batman’da yaptığı işlerden çok iyi paralar kazanmasına rağmen, kazandıkları hiç bir zaman bereketlenmemiş, kısa zamanda elinden kayıp gitmişti.
Birçok sanatçı gibi o da sanatını icra etmek için “boğulacaksan büyük denizde boğul” diyerek Batman’dan ayrılmış, İstanbul’a yerleşmişti.
Yağmur ve Çınçın Plak Şirketlerinde çıkarmış olduğu plak ve kasetlerle kısa sürede ismini duyurmuştu.
Yılmaz Kurt, sanatını uzun yıllar İstanbul sahnelerinde başarılı bir şekilde yürütmüştü.
1997 yılında dost ve akrabalarını ziyaret etmek için bulunduğu Batman’da rahatsızlanarak kalp krizi geçirmişti.
Tedavisine devam etmek üzere döndüğü İstanbul’da 21.02.1997 tarihinde vefat etmişti. Kabristanı Antalya’da bulunan aile mezarlığındadır.
***
DÖNEMİN TANIKLARI:
***
Nuh Kıdır: Allah rahmet eylesin aile dostumuz hemşerimizdi aynı zamanda Amerika petrol şirketi mobilde babam ve ağabeylerimin de iş arkadaşıydı, mekanı cennet olsun. İstanbul’da asker iken yanıma gelmiş, Selahattin Karatay abimizle birlikte Karatay Otelde yeni yengemiz özel bir yemek hazırlamıştı, bu vesile ile anmış oldum, Allah gani gani rahmet eylesin.
***
Çetin Diken: El-ele tutuşup gezdiğim anı unutursun diye çok korkuyorum, yeni bir sevgili bulunca beni unutursun diye çok korkuyorum… Bu şarkıyı bize rahmetli Yılmaz Kurt sevdirdi... Şelmo'da uzun yıllar çalıştı, Mobil şirketi Şelmo’da petrol bulmuştu, 1962 model Fort pikap kullanırdı.
***
Nusret Koyuncu: Fotoğraftakiler: 1975 yılı Batman Güneşler Pasajı’ndaki Ersoy Kasetçilik’te çekilmişti bu fotoğraf. Abdurrahman Ersoy, Murat Mungan, Nusret Koyuncu… Yılmaz Kurt, Batman'ın İbrahim Tatlıses’iydi. Mekânı cennet olsun güzel insan…
***
Metin Avdaç: Vaaay o yıllara gittim. Günümüz hemen hemen orda geçerdi. Abdurrahman Ersoy ve kardeşi Ruşen çalıştırdı, az mı karma kasetler doldurulurdu. Suat Sayın, Hüseyin Altın, Zülfü Livaneli, İbo’nun ilk çıkışı ayağında kundura türküsü vs. Zaman tünelinde bir yolculuk oldu. Hüzün bastı yüreğime.
***
Kutbettin Soysal: Yılmaz Kurt’un rahmete gittiğini yeni öğrendim. Allah mekânını cennet etsin. Evet, Yılmaz Kurt Batman’ın ilk sanatçısıydı diyebiliriz. Ondan öncesi sanırım yoktu çünkü Batman, çok küçük bir kasabaydı. Ve rahmetlinin çok lezzetli çümbüş çalışı ve çümbüş sesine uyum sağlayan çok güzel bir sesi vardı. Bir şarkısında (Batman’a koş gel sevgilim diye) sözleri vardı. O yıllar anlatılmaz, gerçekten yaşayanlar bilir… Teknolojinin olmadığı, dostluk ve arkadaşlıkların sağlam ve güzel olduğu yıllardı. O yılları yaşayan bizim ve bizden önceki jenerasyon arkadaşlara, hayatta kalanlara sonsuz selamlar, Allah’ın rahmetine gidenlere mekanı cennet niyaz ediyoruz. Saygılarımla
***
Şehmus Ustabaşı: 1979 yılında Rahmetli Yılmaz Kurt, Eski Hamam Sokağında buzdolabı tamirciliği yaparken o yıllarda ben de yanında çalıştım o dönemlerde evi Ulu Cami yanında ara sokaktaydı.
***
Mehmet Zeki Kapucu: Hala şarkılarını dinlerim, Allah rahmet etsin
***
Özcan Vardar: Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun. Edinmiş olduğunuz bu güzel bilgileri bizlerle paylaştığın için çok teşekkür ederim. Yılmaz Kurt ile alakalı eksik kalmış bir projeme, bu biyografinin ciddi bir katkısı olacağına hiç şüphem yok. Kasetlerini ciddi anlamda toplamaya devam ediyor, az bir eksiğim kaldığını belirterek yazımızı okuyan ve ilgilenmek isteyen dostlara da çağrı da bulunmak istiyorum. Yılmaz Kurt kasetleri ve plakları biriktiriyorum, plakların birçoğu tamam olup kasetlerde eksiklerim mevcuttur. Bu eksikleri tamamladığımda, bir kültür hazinesi mahiyetinde kültürümüze ciddi bir katkısı olan Yılmaz Kurt için bir sayfa yapmayı düşünüyorum. İlgilenecek arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.