Ben…
Mısralara susamışım
Ellerimde yitik bir sevda tınısı
Gözlerim büyük ve alabildiğine ışıltılı
Ellerimden su içer cümle pınarlar.
Yüreğim küçük bir su birikintisi,
İçinde ıslanır okyanuslar
Ben şairim
Ülke benim
Sevda benim
Kahır
Sevgi
Keder benim
İncecik bir dalda,
Küçük kanatlarıyla dünyayı sırtlayan benim
Şair benim
Şiir benim Ekmeğim,
Suyum,
Takıntım,
Huyum…
Ne kadar saklasa da mısralar sessizliği
Saklayamaz umudunu sevenlerin;
Benim gizlediğim gibi…
Bazen çölde suyum
Bazen çözülmez huyum
Ne gece anlar sevenleri
Ne de sevenler anlar geceleri
Ben anlatırım her bir sevgiyi.
Kimi zaman mecnun demişler dizelerime
Kimi zaman Leyla
Kimi zaman demişler ki
Ömür geçmez cefayla.
Narin bir dokunuş olmuş adım
Kimi aşık demiş
Kimi kendine dolaşık…
Seven gider ıraklara;
Ben çekerim acısını
Gelmeyecekse ben ağlarım
Gelecekse halayın başında ben varım.
Ben yâr’im
Ben yarım
Her nereye bakarsan bak ben varım
Dedim ya sevdayım ben
Ve de dua
Sevabı da ben alırım günahı da
Bülbül benim kalemimden anlatır güle sevdasını
Gül benimle dile gelir der “bilirim yanmasını”
Her gencin yüreğidir kalemimim mürekkebi
Ve her ihtiyarın gençliğidir
Dile getiremediği umutların her biridir cümlelerim
Sorarlar bazen “nerden geliyor bu kadar şey aklına” diye
Ben de derim ki sen’sin yazdıran
Senin sevdandır dizelerimi canlandıran diye
Büyük
Ama çok büyük bir ormanın en kuytu köşesini anlatırım bazen
Ya da koca çöllerin çaresizliğini
Kimi zaman dert olurum
Kimi zaman eşi bulunmaz derman
Kim bilir ki yüreğimin coşkusunu
Yari gördüğüm zaman
Ellerim Ahmet Arif kokar
Yürek Nazım Hikmet Ran
Özlem olurum gitmelere
Ararım seven yüreğin yerine bir neden
Ve sorarım:
“Yar tenine rüzgar mı değdi
Nedendir bu hüzün solgunluk neden
Az önce ellerim ellerimdeydi
Şimdi neden senden uzak bu beden”
Yol olurum gelen her bir sevdaya
Işık tutarım düşmesin diye sevenler karanlıklarda
Bilinmez çoğu kez kıymetim
Yazmış yine bir şeyler diye…
Oysa suyum ve de ekmek
Yani dizelerim olmadan anlam kazanmaz içindeki o kocaman bebek