Malumunuz, Genel Seçimlere iki aydan kısa bir süre kaldı.
Seçim heyecanı yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlamışken, bizler de o sürece kadar partilerin adaylarını “Cumartesi Buluşmaları”nda sizlerle buluşturacağız.
Bu hafta Hüda Par tarafından gösterilen Bağımsız Milletvekili Adayı Dr. Aydın Gök’le bir araya geldik.
Hüda Par İl Başkanı M. Emin Doğru ve basın sözcüsü Veysi Demir’de da eşlik ediyor kendilerine.
Hüda Par’ın seçim beyannamesini tüm detaylarıyla açıklayan Gök, “mecliste söyleyecek sözümüz var” sloganı ile yola çıktıklarını belirtiyor.
Üye sayılarından, seçim barajından, 6–7 Ekim olaylarından, Ağrı olaylarından... Kısacası Batman ve ülke gündemine dair birçok konuyu tartışmaya açıyoruz sohbetimizde.
2014 yılının Mart ayında yapılan Yerel Seçimlerde de Belediye Başkan Adayı olan Sayın Gök, o dönem halktan sadece dua istediklerini, bu seçimde ise duanın yanında oy da isteyeceklerini söylüyor.
Büyük bir oy patlaması yaşayacaklarını ifade eden Gök “kimse, halkın oylarını cepte keklik olarak görmesin” diyerek iddialı olduklarının da altını çiziyor.
Bağımsız Aday Aydın Gök ile gerçekleştirdiğimiz söyleşinin detaylarını siz okurlarımız için sayfamıza taşıyoruz, gelecek hafta yine özel konuk veya konuklarla görüşmek dileği ile...
SEÇİM BARAJI, ZULÜM BARAJI
Seçim barajını sormakla başlıyoruz sohbetimize. Yüzde 10’luk seçim barajı yüzünden seçime parti olarak giremedi Hüda Par. Bunun, dezavantajlarını soruyoruz Sayın Gök’e. Yazarımız Nihat İpekyüz’ün sorusuna yönelik “Yüzde 10 zulüm barajı nedeniyle Hüda Par olarak seçime giremiyoruz. 9 ilde Hüda Par’ın desteklediği 9 bağımsız adayla seçime giriyoruz. Baraj olmasın diyoruz. Temsilde adalet olsun diyoruz. Kimin hitap ettiği bir kitle varsa, söyleyebileceği farklı düşünceleri varsa, kendini temsil edebilsin mecliste. Şu anda en yüksek seçim barajı, yüzde 10’la Türkiye’dedir. Eğer baraj olmasaydı seçime parti olarak girerdik. Bizim muhalefet anlayışımız farklı. Doğru kimden gelirse gelsin takdir ederiz. Yanlış kimden gelirse gelsin karşı çıkarız. Mesela yüzde 10 seçim barajı aslında bizden fazla, rakiplerimizin aleyhinedir. Biz buna rağmen karşı çıkıyoruz, demokratik değildir diyoruz” yanıtını veriyor Sayın Gök.
İKİ SEÇİMDE DE PUSULADA 1. SIRADAYIZ. BU, ALLAH’IN İKRAMI
Parti olarak seçime girememelerinin dezavantajlarından bahseden Gök “Bölgede okuma-yazma oranı düşük. Halka pusuladaki yerimizi anlatırken logomuzdan, rengimizden faydalanıyorduk. Gayet rahat tarif edebiliyorduk. Şimdi çok sıkıntılı. Okuma-yazması olmayanlara anlatabilmek için ekstra gayret göstermemiz gerekiyor. Buna itiraz etmek için dilekçemizi hazırladık. Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi, seçim pusulasında adayın fotoğrafının kullanılmasını isteyeceğiz. Ayrıca halk bizi Hüda Par olarak biliyor. Halk, seçim günü sandığa gidecek. Bakacak ki pusulada Hüda Par yok. Hüda Par seçime girmedi diye düşünecek. Çok şükür ki ikinci seçimdir pusulada 1. sıraya denk geliyoruz. Bunlar güzel işaretlerdir. Aynı partinin ikinci defa pusulada 1. çıkma ihtimali çok daha düşüktür. Bu, Rabbimizin bize ikramıdır” diyor.
EKSİKLİKLERİMİZİN TESPİTİ İÇİN TABANIMIZLA ANKET YAPTIK
Seçim çalışmalarını nasıl yürüteceklerini soruyoruz konuğumuza. Çalmadık kapı bırakmayacaklarını vurgulayan Sayın Gök “Seçim Koordinasyon Merkezimizi kurduk. Merkezi seçim lokali ile bir iki mahallede yerel lokaller açacağız. Şahsımı tanıtan broşürler dağıtacağız. Mahallelerde mitingler yapacağız. Seçim beyannamemizin özetini dağıtacağız. Biz Türkiye için neler istiyoruz, Kürt meselesi neler istiyoruz, sahipsiz Batman’ımız için neler istiyoruz, İslami muhalefet adına ne istiyoruz, bunlar seçim beyannamemizde yazıyor. Ayrıca ekipler oluşturduk. Ev ev, dükkân dükkân gezeceğiz. Geçmişte eksikliklerimiz nelerdir, anket yaparak bunların tespitini tabanımızdan aldık. 25 Nisan’da bir etkinlik yaparak kendimizi halka ifade edeceğiz” şeklinde konuşuyor.
POLİSİN İHMALİ OLDU
Yerel seçimlerde yaşanan olaylardan açılıyor konu. Seçimin huzur içinde geçmesi temennisinde bulunan Bağımsız Aday Aydın Gök “Bu seçimde yerel seçimde olduğu gibi sıkıntıların olmasını istemiyoruz. Sakin ve huzurlu bir ortamda geçmesini istiyoruz. Bu konuda karşılıklı temenniler oldu. Biz üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız. Diğer seçimde biz mağdur taraf olduk. Henüz yeni yapılanmış bir parti olmamıza rağmen, adaylarımızın yüzde 90’ı Kürt olmasına rağmen bu bölgede saldırıya uğradık. Bu seçimde inşallah buna benzer olaylar yaşanmaz. Sıkıntılardan biri güvenlik sorunuydu. Hiçbir kurumu haksız yere suçlamak istemeyiz. Ancak o dönem yaşanan olaylarda ihmal olayı vardı. 7–8 Ekim olaylarında da bunu gördük. Askeriyenin ve polisin ihmalleri oldu. Gerekli tedbirler alınmadı. Cizre ve Batman olaylarında, 6–7 Ekim olaylarında, ihmaller yaşandı. Taraflar karşı karşıya getirildi. Özcan Temel olayında bizim seçim koordinasyon merkezimizin başında olan 50 yaşlarında, gözlerinde sıkıntı yaşayan bir insan, birbirine tamamen bağımsız olan iki olaydan sorumlu tutuldu, Diyarbakır’da bulunan bir arkadaşımızın üzerine yığdılar. Dönemin Valisi, Emniyeti tarafından algı operasyonu yürütüldü. Bunda Hüda Par’ın sorumlu olduğuna dair talihsiz açıklamalar yaptılar” dedi.
ALLAH ŞAHİTTİR, BUGÜNE KADAR BİR IŞİD’Çİ İLE TANIŞMADIM
Olaylarla ilgili algı operasyonu yürütüldüğünü açıklayan Sayın Gök “7 Ekim olaylarında gerekli güvenlik önlemleri alınmadı. Diyarbakır’da kurban eti dağıtan insanlara zarar verdiler. Ezidilere kurban eti dağıtmış gencecik insanlardı. IŞİD diyorlar. Allah şahittir ben bugüne kadar bir IŞİD’çi ile tanışmadım. Bizim pazarladığımız düşünce sistemi, tümüyle birebir toplumun değer yargıları ile örtüşen değer yargısı sistemidir. Dolayısı ile bizi halktan koparmak için ortaya atılmış etkili bir algı operasyonu var. Kürt kızlarını kaçırıp cariye yapanların, kafalarını kesenlerin buradaki temsilcileri bunlardır diyerek algı operasyonu yürütüyorlar. Kobanê’den, Şengal’den gelenlere, işte size bunları yapanların buradaki temsilcileri bunlardır diyorlar” ifadelerini kullanıyor.
HDP’NİN SİCİLİ BOZUK
Ağrı’nın Diyadin ilçesinde yaşanan olayları sorduk Sayın Gök’e. Yazı İşleri Müdürümüz Übeydullah Baş’ın sorusu üzerine “Onlarca seçim tecrübesi yaşamış olan o camianın bu konudaki sicili bozuk. Şu ana kadar bütün seçimlerde tehdidi, şantajı kullanmıştır. Bu seçimde de bunu yapmayacağı konusunda ancak kendini garanti gösterebilir. Onun dışında kimse buna garanti veremez. Üstelik kendileri de homojen bir yapı olmadıklarını söylüyorlar. Çok başlılık olayı var. Ancak çok başlılık olayı diyerek bunu geçiştiremezsiniz. Ağrı olayları gibi, yakın zamanda cereyan etmiş ve ölümlerle sonuçlanmış bazı olaylar var. Mesela Roboski olayı. Halen netliğe kavuşmadı. Kimin eliyle yapılmış olursa olsun zulümdür. Burada da devletin zaafı var. İki tarafın da geçmişi bozuk. Yeni bir seçim sürecine giriyoruz. Karamsar açıklamalar yapmak istemiyoruz ancak halk yeteri kadar acı yaşadı, artık son bulmalı” açıklamasını yapıyor Gök.
MÜSLÜMAN KÜRT OLARAK ÇİFTE KATMERLİ ZULÜM GÖRDÜK
Bölgede yıllardır sürdürülen baskılara değinen Sayın Gök “Bu bölge ile batı arasında çok fark var. Kemalist rejim, Atatürk ilke ve inkılâpları dediler. Ama getirilen her ilke, Müslüman Kürt’ün aleyhine olan ilkelerdi. Kutsal devlet dedi, bütün kutsallarımızı ayaklar altına aldılar. Çocuklarımızın, ana dillerini konuşmasına engel oldular. 28 Şubatta bir albay, görevden atıldı. Nedeni ise namaz kılması, çocuklarına dini öğretmesi ve içki içmemesidir. Bu zulümdür. Kendi Türk insanına tahammülü olamayan bir rejimin Müslüman Kürt’e tahammülü asla olmaz. Biz Müslüman Kürtler olarak çifte katmerli zulme uğradık. Bir laiklik, bir de ulusalcılıktan zulüm gördük” açıklamasını yapıyor.
BENİM VARLIĞIM NEDEN TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN?
“Mecliste söyleyecek sözümüz var” sloganı ile yola çıktı Hüda Par. Slogana ilişkin bilgi veren Bağımsız Aday Aydın Gök “Türkiye için söyleyecek sözümüz var. Yeni sivil anayasa olmazsa olmazımızdır. Devlet anlayışının değişmesi lazım. Kutsal devlet anlayışının kalkması lazım. İnsanı Allah yaratmış, insan kutsaldır. İnsan devlete değil, devlet insana hizmet etmelidir. Devletin literatüründe bir ırkı sahiplenip diğerini ötekileştiren anlayıştan vazgeçilmelidir. Etnik ayrımcılığın kalkmasını istiyoruz. Bir Türk dünyaya bedeldir anlayışının ortadan kalkması lazım. Bir Kürt olarak benim varlığım neden Türk varlığına armağan olsun? Türkiye için istediklerimize gelirsek, adalet, hukuk devletinin olmazsa olamazımızdır. Temsilde adalet olması lazım. Yargıda adalet olması lazım. 12 yıl paralel yapı dediğin yapı ile bir arada olacaksın. Ondan sonra Balyoz diyorsun, Ergenekon diyorsun, yargılıyorsun. Bir süre sonra idamla yargıladığın tarafları delil yetersizliğinden serbest bırakıyorsun. Onları yanına alıp bu defa paralel yapı dediğin yapı ile mücadele ediyorsun. Şu anda sadece Kur’an dersi verdiği için 25 yıl cezaevinde olan insanlar var. Bu yüzden adalet, olmazsa olmazımızdır” diyor.
DEVLETİN İÇİNDE BİRDEN FAZLA PARALEL YAPI VAR
Paralel Yapı operasyonlarına ilişkin de “Paralel yapı deniliyor. Fakat biz devlet içerisinde bir değil, birden fazla paralel yapı olduğuna inanıyoruz. Geçmişteki pislikleri tespit edip ortaya çıkarmaya çalışıyorsan, Fırat’ın doğusuna da geçmen lazım. Burada yüzlerce faili meçhul cinayetler oldu. Cezvet Soysal mazlum insanların hakkını ararken, evinden alınıp öldürüldü. Mezarı belli değil. Yani bir değil, birden fazla paralel var. Hukuk devletinin olamazsa olmazı yargıda adalettir” ifadelerini kullanıyor Bağımsız Aday Gök.
SINIRLAR KALKSIN, BUNDAN KORKMASINLAR
“Seçim beyannamenizde neler var?” diye soruyoruz konuğumuza. Ülkenin olmazsa olmazlarını sıralayan Sayın Gök “Kürt meselesi var. Kürtler bu ülkenin asli kurucu unsudur. Dolayısı ile bir Türk insan olarak fıtri olarak hangi haklara sahipse bir Kürt, Arap, Zaza da aynı haklara sahip olmalıdır. Bu, Rabbimiz tarafından ayetlerle ortaya konulan en temel fıtri haklardandır. Bir Türk hangi haklara sahipse bu ülkede, bir Kürt ve Arap da aynı haklara sahip olsun. Diğer bir unsur anadil olayı. Kürtçe, ikinci resmi anadil olsun diyoruz. Onun dışında anadilde eğitim olsun diyoruz. Ayrıca dini yönleri ağır basan ve zulme karşı direnen Şeyh Said, Bediüzzaman, Seyit Rıza’nın mezar yerleri açıklansın. İtibarları verilsin diyoruz. Devlet adına bunlardan özür dilensin. Diğer bir mevzu, Kürdistan bölgesinde, sınırın öbür tarafında bizler gibi düşünen, aynı dile ve kültüre sahip olan ailelerle aramızdaki sınır kalksın istiyoruz. Sınırlar formalite olsun. Ailemizi görmemiz için pasaporta ihtiyaç duymayalım. Bundan korkmasınlar. Bu, Türkiye Cumhuriyetinin sonu olmaz” ifadelerini kullanıyor.
HİÇBİR YAPI NIN DEVAMI DEĞİLİZ
Hüda Par’ın, Hizbullah ile ilişkilendirilmesi konusunda Gazetemiz sahibi Ercan Atay soru yöneltiliyor Sayın Aydın Gök’e. Hiçbir illegal örgütle ilişkileri olmadığını açıklayan Gök “Hizbullah’ın devamı olabilmemiz için, o yapının ortadan kalkmış olması lazım. Ama Hizbullah ortadan kalkmış değil, halen demeçler veriyorlar. Biz, legal veya illegal bir yapının devamı falan değiliz. Biz belki taban olarak aynı şeylere inanan, ifade eden ortak yanlarımız olabilir. Sadece bununla değil, bu bölgede yaşayan ve Kürt olan bütün yapılarla ortak yanlarımız var. Dolayısı ile bu konuda halkın, buna takılmış olmasını haksızlık olarak görüyoruz. Bizim geçmişimiz belli. Rahmetli babamın Batman’a yapmış olduğu hizmetler ortada. Ben kimseye haksızlık etmek istemem. Sağ olsun Genel Başkanımıza dahi, ekranların önünde PKK terör örgütü müdür dedirtmeye çalıştılar. Ancak o bunu söylemedi. Bu, asalettir. Ayrıca hangi örgüt olursa olsun bu şartları doğuran nedenlere bakmamız lazım. Bizim için aslolan şey, halkı bu duruma getiren sitemdir. Toplum olarak zaaf olarak görülen şeylerin en büyük müsebbibi sistemdir” yanıtını veriyor.
EN TABİİ HAKLARI, BİRİLERİNİN SİLAH BIRAKMA ŞARTINA BAĞLAMAK YANLIŞTIR
Yazarımız Eymen Eren’in soru üzerine Kürt sorununa vurgu yapan Sayın Gök “barış süreci ile çözüm süreci farklı şeylerdir. Barış süreci, elinde silah bulunduran örgütle yapılır haklı olarak. Ama Kürt meselesi ise farklı bir olaydır. 100 yıldır ortada olan ve hallolmayan bir meseledir. Bu mesele birçok şeye de kaynaklık etmiştir. Bir savaş yaşanıyorsa, bugün bir PKK meselesi yaşanıyorsa bunun sebebi Kürt sorunudur. Ama savaş ortamından en fazla etkilenenler Kürt Müslümanlardır. Eğer adım atılacaksa önce Kürt halkının değerlerine sahip çıkılmalıdır. Silahı bırakın şu hakkı vereceğim demek samimiyeti göstermez. En tabi hakları, birilerinin silah bırakma şartına bağlamak yanlıştır. Devlet Kürt meselesinde somut adımlar atmadı, hiçbir meseleyi çözmedi. Sadece Kürt meselesini rahat konuşma serbestliği sağladı” diyor.
BU SEÇİMDE SADECE DUA DEĞİL, OY DA İSTEYECEĞİZ
“Genel Seçimde ne kadar oy alırsınız?” diye tahmin yürütmesini istedik Milletvekili Adayı Aydın Gök’ten. Yerel Seçimlerde Batman’da 17 bin küsür oy aldıklarını hatırlatan Sayın Gök “Mümkün olduğunca oylarımızı katlayacağız. Bize yerel seçimlerde biçilen oy oranı 2–3 bindi. Yeni seçime girmiş bir parti olarak bu işin acemisiydik. Halka gidiyorduk. Sadece dua edin diyorduk. Seçimden sonra gidip sorduk, hani oyunuz diye? Siz bizden oy istemediniz ki, dua istediniz diyenler oldu” diyerek esprili bir yanıt veriyor Sayın Gök ve ekliyor “Ama bu seçimde öyle olmayacak. Dua isteyeceğiz ama destek de isteyeceğiz. Bu şekilde oylarımızı katlayacağız. Biz kendi duruşumuzla, siyasete bakış açımızla, hayat modelimizle 2 değil 4 vekil çıkarmayı hak ediyoruz” diyor.
EZİDİ ADAYIN TAKDİRİNİ HALK VERECEK
“HDP’nin Batman’da Ezidi aday göstermesini nasıl değerlendiriyorsunuz” diye soruyor yazarımız Şehmus Temiz. İnsanlar arasında ırk, dil, din ayırımı yapmadıklarını belirten Gök “Her partinin bir programı vardır. Dolayısıyla birini başa getirdiğin zaman, aday yaptığın zaman her yönüyle kendisiden emin olabileceğin birini seçmen gerekir. HDP’nin Ezidi adayı konusunda, hiçbir dini, dili, ırkı ne olursa olsun hiçbir vatandaşımızın bizden rahatsız olmasını istemeyiz. Biz bunu seçim malzemesi de yapmak istemeyiz. O onların takdiridir. Yanlış mıdır, doğru mudur buna halk karar verecek. Bir insan belki Ezidi olabilir. Fakat düşünce konusunda halkımızın değer yargılarıyla taban tabana zıt olan HDP’li kesimde daha hani tehlikeli olan insanlar var. Belediye bir yerde (Biz kadınız. Kimsenin namusu değiliz) (em jinin, ne namusa tu kesine) diye afiş asıyorsa, bunu bir Ezidi’nin yapacağını zannetmiyorum. Bu, tehlikeli bir sözdür. Ayrıca burada Kutlu Doğum etkinliği yapıldı. Ezidilerin liderleri davet edildi. Gayet güzel ilişkiler kuruldu. Bizim onlarla bir problemimiz yok, asla hiçbir konuda hiçbir insanı dışlamayız” diyor.
BAŞKANLIK SİSTEMİ YERİNE ŞAHISLAR TARTIŞILIYOR
Gazetemiz Sahibi Ercan Atay, Başkanlık Sistemi konusunda ne düşündüklerini soruyor Sayın Gök’e. Sistemden çok, adaletin önemli olduğunu savunan Gök “Parlamenter sistem veya Başkanlık Sistemi, ne olursa olsun bizde önemli olan adalettir. Eğer seçilen başkan adaleti sağlayabiliyorsa, bu halka yansıyacaktır. Asıl olan şey ülkenin iradesini teslim ettiğimiz şahsın adil olmasındadır. Biz karşıyız veya değiliz demiyoruz. Eğer adil olunacaksa Başkanlık Sistemi olabilir. Fakat bu konuda samimi olunmalıdır. Bir de başkanlık sistemi konusunda şu anda herkes şahısları konuşuyor. Kimse sistemi konuşmuyor. Ben ne olursa olsun o makama oturacağım ile ben ne olursa olsun seni o makama oturtmayacağım kavgasından vazgeçilmelidir” şeklinde konuşuyor.
YEREL YÖNETİM GÜÇLENİRSE EKONOMİ CANLANIR
Parti programında yerel yönetimlerin güçlendirilmesini de ele aldıklarını söylüyor Bağımsız Aday Aydın Gök. Batman’ın işsizlikte ilk sıralarda yer aldığını hatırlatarak “Savunduğumuz ilkelerden biri yerel yönetimlerin güçlendirilmesi meselesidir. Vali dahi seçimle göreve gelmelidir. Merkezden atanıp, halkı tanıyana kadar 3 yıl geçen, halkı tanımaya başlayınca da tayini çıkarılan Valiler şeklinde yönetilmek istemiyoruz. Üstelik yerel yönetim canlanırsa ekonomi de canlanacaktır. Batman işsizlikte ilk sırada. TPİC işçilerinin durumu ortada. Bizim bu konuda çözüm önerilerimiz var. Nasıl ki bölgemiz, özellikle yıllarca ihmal edilmiş ve ekonomik olarak zayıflamışsa, şimdi bölgeye pozitif ayrımcılık yapılarak hem özel hem de devlet eliyle yatırımlar yapılmalıdır. Sorunlar diz boyu. Trafik sorununu görüyorsunuz. Hangi esnaf, dükkânını bir hırsıza emanet der? Biz Batman’ın hazinelerini 3 dönemdir taş üstüne taş koymayan, olanı da bozan bir zihniyete nasıl teslim ediyoruz? Halkımız bunu biraz düşünmesi lazım” diyor.
… AĞZIMLA KUŞ BİLE TUTSAM BURADA OLAMAZDIM
Bağımsız Aday Aydın Gök’ün babası rahmetli Salih Gök, Batman’da Belediye Başkanlığı yaptı bir dönem. Babası ile siyasi çizgisi arasında fark olup olmadığı sorusu yöneltiliyor Sayın Gök’e. “Rahmetli babamın bize özellikle doğruluğu, dürüstlüğü miras olarak bıraktı. Ben bir doktorum ana kirada oturuyorum. Babam bize katlar, arsalar, araziler bırakmadı. Ama bize her yerde başımızın dik, alnımızın ak olduğu bir doğruluk bıraktı. Şayet Salih Gök, kendisine teslim edilen Batman’ın malını yeseydi, çalıp çırpsaydı ve halk ondan memnun olmasaydı ben Aydın Gök olarak ağzımla kuş tutsaydım bile burada olmazdım” yanıtını alıyoruz kendisinden.
BASIN TARAFSIZ OLMALI
Batman basınını nasıl bulduğunu da sorduk konuğumuza. Basının objektif olmasını isteyen Sayın Gök “Batman’daki siyasilere ve basına çok iş düşüyor. Mutlaka inkâr edilemez ilkeler var. Basının özellikle objektif olması gerekiyor. Fakat öyle bir bölgede yaşıyoruz ki o objektifliği göstermek her babayiğidin harcı değil Ben iyi niyetle bakıyorum. Bu konuda direk art niyetli basınımız olmadı. Fakat basınımızdan talebimiz daha objektif olsunlar. Hakikatleri yazsınlar. Mutlaka her insan gibi basındaki arkadaşların da siyasi görüşleri olacaktır. Ancak biz hâkimlik yapan bir insanın, düşüncesi ne olursa olsun adil olmasını istiyorsak basınımızın da öyle tarafsız olmasını istiyoruz” ifadeleriyle yanıtlıyor sorumuzu.
DAVA DEĞİL, DEVA PARTİSİYİZ
Genel Seçimlere ilişkin tahminler yürütülüyor sohbetimiz sırasında. Sayın Gök, oy patlaması yaşanabileceğini belirterek “Halkımızın oylarını hiçbir kesim, çantada keklik olarak görmesin. Biz bu seçimde büyük bir oy patlaması yapacağımıza inanıyoruz. Biz halkı sisteme adapte etmeyeceğiz. Halkın değerlerini sisteme yansıtacağız. Bu yüzden biz dava değil, deva partisiyiz diyoruz. Asla particilik yapmayacağız. Sorunların çözümü için uğraşacağız. Mesela kulağa hoş gelen hür gençlik, özgür gençlik demeyeceğiz. Eğitimli gençlik diyeceğiz. Ya da bugün iktidar partisinin yaptığı gibi, faaliyetlerimize şahsi hesaplarımızı karıştırmayacağız. İktidar partisi, dershanelere karşıyız diyor. Dershaneye karşı çıkış sebebin şahsi olmamalıdır. Dershaneler belirli camianın elindedir diye dershanelere savaş açamazsın. Sen kalkıyorsun dershaneyi kaldırıyorsun ama bunun yerine yıllığı 20–30 milyar olan özel okul açıyorsun” diyor.
İKİ PARTİ, SEÇİME BİZİMLE BİRLİKTE GİRMEK İSTEDİ
7 Haziranda yapılacak olan Genel Seçimlere, herhangi bir partiyle birlikte girip girmeyecekleri sorusunu yönelttik Sayın Gök’e. Sorumuza yönelik “İki partinin bizimle beraber seçime girme talepleri oldu. Fakat kabul edilmedi. Olumsuz karar alınınca, bu iki partinin ismi gizli tutuldu. Konu açılmışken Gülencileri de belirtmek isterim. Ben inanıyorum ki siyasi hayata atıldığımızdan beri en fazla zarar gördüğümüz yapı belki de Gülenciler olmuştur. Fakat biz hiçbir zaman kindar olmadık. Geçmişte bize bunu yaptılar fakat biz ise okların kendilerine yönelmiş olduğu bir dönemde hiçbir zaman vurun abalıya diye bir siyaset yürütmedik. Biz tabanlarının kesinlikle samimi olduklarına inanıyoruz. Biz hiçbir camianın tabanını yanlış görmüyoruz. Biz hepsini kendimize yakın görüyoruz” ifadeleriyle sohbetimizi sonlandırıyor Sayın Gök.