Planlar programlar yaparak adalet, hukuk, cinsiyet, din, ırk gibi kavramları çözümlemek için sesimiz yükselir mi?
Sosyal medyadaki gibi beğeni ve paylaşımlar alır mıyız?
Sokağımızda caddemizde meydanımızda yüz binleri bulan takipçilerin elerine aldıkları telefon yerine, fikir ve düşüncelerini kendi yazdıkları pankartlarla birlikte sahici bir duruş sergilerler mi bizimle?
Veyahut oturdukları yerden devamı ederler yazıp çizmeye oysa bildiğimi tek şey var hallediyormuş gibi gösteriliyor bize, konu ve konuşmalarımız hiçbir değişikliğe uğramıyor ve olduğu yerde kalıyor.
Maalesef ki eylem olmadan konfor alanında yaptığımız hiçbir iş görünmüyor.
Sosyal medyada konu alınmış olay ve olgular uygulamamıza gelen güncellemeler gibi kayboluyor.
Oysa biz de onun için de kayboluyoruz ve yürüdüğümüz o yolları fark etmeden geçip gidiyoruz.
O anda da instagramdaki insanlara bakıp yaşıyor bu hayatı diyebiliyoruz.
Asıl soru biz gerçekten yaşıyor muyuz?
Mutsuz ve suratsız rutin duygularla yaşamı devam ettiriyoruz, hepsi bu belki de.
Sahiden ve sahici yerinde olayları ele alsaydık eğer, çözümlenmeyen hiç bir sorun olmazdı ve daha bilinçli duyarlı olur çevreyle bütün olup duyguların fotoğrafını almak yerine gündem için değil gönül istedi diye kapısını çalardık.
Açın, yetimin ve ihtiyaç sahibini sarıp sarmalardık birbirimizi.
Dört tarafımız samimiyet kokar balkonda ve bahçede kapının önünde selam sabahlar çoğalıp taşardı ve böylelikle ruhumuz kolay kolay hastalanmazdı.
Geçmişteki mutlu anımızı aramak yerine şuanın neşesini yaşardık kısacası.
Kaydet, ekle, sil ve paylaşıp bırakıp hayatın akışında kalmak nedir sizce?