İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Prehistorya Bölümü'nde 1969'da doçent, 1978'de profesörlük ünvanı alan Duru, kesintisiz 63 yıl süren arkeoloji araştırmalarıyla ilgili 18 kitap ve 120'yi aşkın makale yayınladı.
Üniversiteden emekli olduktan sonra Kuruçay, Höyücek, Bademağacı ve Yassıhöyük'te kazı çalışmalarını yürüten Duru, 2011'den sonra Hacılar Büyük Höyük kazısına onursal başkan olarak katılıyordu.
Ömrünü höyük kazılarına adayan ve arkeoloji dergilerince mesleğin duayenleri arasında gösterilen Duru, ilerlemiş yaşına rağmen Burdur'un merkeze bağlı Hacılar köyünde devam eden kazılara her sezon geliyordu.
Ömrünün son yıllarını kazı alanında geçiren Duru, rahatsızlığından dolayı 2023'teki kazı sezonuna gelemedi ancak İstanbul'daki evinden kazı ekibine destek vermeyi telefonla sürdürdü.
Refik Duru'nun İstanbul'daki evinde 26 Şubat Pazartesi günü 92 yaşında hayata gözlerini yumması nedeniyle Hacılar Büyük Höyük kazı heyeti, bu yılki kazı sezona buruk başladı.
"Arkeoloji onun hayatının çok önemli bir parçasıydı"
Duru'nun izinden giden öğrencisi Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Gülsün Umurtak, AA muhabirine, onursal kazı başkanlarını kaybetmenin üzüntüsünü yaşadıklarını söyledi.
Asistan olarak 1984'te Duru'nun yanında çalışmaya başladığını belirten Umurtak, birlikte uzun yıllar kazı yaptıklarını aktardı.
Umurtak, ilk defa kazı sezonuna hocaları Refik Duru'suz başladıklarına değinerek, kendisinin Türk arkeolojisine önemli katkılarda bulunduğunu anlattı.
Duru'nun en önemli özelliğinin kazılarda bulduğu malzemelerin bir an önce akademik yayınını yazmak olduğunu vurgulayan Umurtak, "Pek çok kitap ve makale yayınladı. Dürüst bir bilim insanı olarak hayatını ve misyonunu tamamladı. Biz de onun yolunda devam edeceğiz." dedi.
Umurtak, onursal başkanları Duru'nun her zaman fikirlerine başvurduklarını dile getirerek şöyle konuştu:
"Son sene 'Ben gelmeyeyim artık zor oluyor.' dedi. Görmesi çok iyi değildi, kazı alanında düşmekten korkuyordu. O yüzden 2023'te gelemedi ancak aklı hep buradaydı, telefonla her gün bizden bilgi alıyordu. Burada yaptıklarımızı duyunca mutlu oluyordu. Arkeoloji onun hayatının çok önemli bir parçasıydı. Geçen 10 Ağustos doğum günüydü. Biz burada onu anarak tatlı yedik, sanki yanımızdaydı, her an onu anıyoruz."
"Burası bir beylik veya krallık merkezi olabilir"
Hacılar Büyük Höyük kazılarına ilişkin de bilgi veren Umurtak, "İlk Tunç Çağı dediğimiz milattan önce 3'üncü bin yılın ilk 100 yıllarında kurulan bir yerleşim yeri. Yerleşmenin en kuzeyinden güneyine kadar olan bütün batı yarısının savunma sistemini 12 yılda açığa çıkardık. İki giriş kapısı ile kentte yaşayanların kaldıkları 50 yapıyı ortaya çıkardık." ifadelerini kullandı.
Umurtak, kazdıkları höyüğün yerel bir beylik veya krallık merkezi olabileceğine işaret ederek, "Beş bin yıl önce kurulmuş yöresel bir krallık burada tarım ve hayvancılık yapmış. Herhalde büyük bir zenginliği barındırmakta ki o nedenle büyük ve güçlü sur (savunma) sistemini kurdular. Burada Sümerler'de olduğu gibi bir yazı sistemi henüz yok ancak burası da diğer ögeler bakımından kentleşme sürecine geçmiş." diye konuştu.
Hacılar Büyük Höyük'te bugüne kadar kentleşmenin izlerini veren birçok buluntuya rastladıklarını dile getiren Umurtak, savunma sisteminin içinde evcilleştirilmiş çok fazla köpek ve domuz kemiği bulduklarını, o dönem bölgenin zengin bir fauna ve floraya sahip olduğunu buluntulardan öğrendiklerini kaydetti. (AA)