HASANKEYF’İN KONUĞUYDUK

Her hafta Van Kahvaltı Salonu’nda özel konuklarımızla ve birbirinden kıymetli yazar ve çalışanlarımızın katılımıyla gerçekleştirdiğimiz “Cumartesi Buluşmalarımız”da format değişikliğine gittik. Konuk almak yerine Hasankeyf’e konuk olduk ve ilçenin nabzını yokladık. Gazetemizin Sahibi Ercan Atay, Başyazarımız Recep Kavuş, yazarlarımız Şehmus Temiz, Gül Mirkan, Hakan Tufan, Osman Seyrek, büro çalışanlarımızdan Mehmet Fatih Efe, Yusuf Kavak, Atilla Atay, Osman Çapar, Ümit Aktaş ve Burak Keskin’in katılımıyla gerçekleştirdiğimiz büyük buluşmaya Batman’ın tanınmış gazetecilerinden Nimet Dal ve DEDAŞ Basın Sorumlusu Zeki Gün ile minibüs şoförümüz Mustafa Alatürk de eşlik etti. 3 katlı mekânda hizmet veren Diyar Çardak’ta piknik yapan ve gazetecilik üzerine verimli değerlendirmeler yapan kadromuz, daha sonra ilçeyi karış karış gezerek Hasankeyf’in nabzını tuttu. Gezimize ilişkin değerlendirmeleri, değerli yazarlarımızın kaleminden okuyabilirsiniz. Öte yandan Ramazan Ay’ı nedeniyle “Cumartesi Buluşmaları”mıza ara vereceğimizi, Ramazan Ay’ından sonra yine özel konuklarımızla karşınızda olacağımızı önemle belirtiriz.

Hasankeyf, Batman'a bağlı olan, iki yakasını Dicle Nehrinin ayırdığı tarihi bir ilçedir. İlçenin tarihi, 10.000 yıl öncesine kadar gitmektedir. 1981'de doğal koruma alanı ilan edilmiştir. Kuzeyden güneye kıvrılıp giden Dicle Nehri üzerinde yer alması ve o günlerde ticaretin önemli bir kısmının nehir yoluyla yapılması nedeniyle Hasankeyf, ticari ve ekonomik olarak da gelişti. Hasankeyf'i Artuklular'dan alan (1232) Eyyubiler, henüz bölgeye tam hakim olamadan Moğol istilası ve harabiyeti ile karşılaştı. Birçok yerleşim yeri gibi burası da altüst oldu. Eyyubiler, Moğol şokunu atlattıktan sonra 14. yüzyıl başlarından itibaren Hasankeyf'i yeniden imar etmeye başladı. Özellikle bugün Hasankeyf'te bulunan birçok eserde imzası bulunan Eyyubiler'in, Sultan Süleyman zamanında bu imar faaliyeti zirveye ulaştı. Hasankeyf, bu yıllarda tarihinin en parlak dönemlerinden birini yaşadı.

Hasankeyf, üzerinde yapılması planlanan Ilısu Barajı ile sular altında kalma ve tüm kültürel hazinesini yitirme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Yerleşim merkezlerinin ve 10.000 yılı aşkın tarihi bulunan kültürel varlıklarından yanında bilirkişilerce hazırlanan raporda Ilısu Barajı'nın barındırdığı çevresel tehlikeler şöyle sıralanmıştır:

Soyu tükenmekte olan hayvanların besin ve habitatlarının yok edilmesi

Sıtma gibi su kaynaklı hastalıklarda artış

Su kaynaklı çatışmalarda artış (özellikle Türkiye ile komşu devletler arasında)

Yerli ve yabancı turistler, Hasankeyf’e renk katan tarihi çarşıda alışveriş yapmanın keyfini yaşadı. Mağaralardan oluşan Hasankeyf çarşısında otantik şal, şalvar ve yazmaların yanı sıra yöreye özel hediyelik eşyalar, Hasankeyf resimlerinin bulunduğu dolap süsleri, duvar saatleri ve tablolar, en fazla rağbet gören ürünler arasında. Yaz sıcağına rağmen yoğun kalabalığın yaşandığı çarşıda esnaflar da satışlardan bir hayli memnun görünüyor.

Hasankeyf Barajında meydana gelen kirlilik, yerli ve yabancı turistleri rahatsız etmeye başladı.

Dünyanın ve Türkiye’nin önemli su kaynaklarından biri olan Dicle Nehrinin kirliliği, gözle görünür hale geldi. Nehirdeki kirlilik nedeniyle ölü balıklar kıyıya vurdu. Nehirdeki kirlilik hem kötü manzara hem de kötü kokulara neden olurken, ekipler ise itfaiye araçlarından püskürttükleri suyla nehirdeki suyu temizlemek için çaba sarf ediyor. İtfaiye araçları ile kıyıya inen ekipler, nehre su püskürterek kirliliğin önüne geçmeye çalışıyor. Çalışmalardan memnun olan ve nehirde yüzerek serinlemeye çalışan bazı gençler ise itfaiye ekipleri tarafından püskürtülen su sayesinde nehir suyunun serinlediğine dikkat çekti.

Yaz sıcaklarının artış gösterdiği şu günlerde vatandaşlar, serinlemek için camileri mesken tuttu. Hasankeyf’te etkili olan sıcaklar nedeniyle camide palas sezonu açıldı. Namaz kılmak için Hasankeyf camisine giden vatandaşlar, klimalı camide uyuyarak sıcaktan korunmaya çalışıyor. İmam ve müezzinler ise camilerde yatılmaması konusunda vatandaşlar uyarmaya devam ediyor.

Hasankeyf köprüsünün aşağı kısmında 3 katlı mekânda hizmet veren Diyar Çardak, güler yüzlü personeliyle konuklarına kendilerini özel hissettiriyor.

Dicle Nehri kıyısında bulunan ve şark köşeleriyle döşenen tahtta, çay ve yemek servisi büyük bir titizlikle yapılıyor. Konuklarına kusursuz bir hizmet sunan Diyar Çardak, yerli ve yabancı turistler tarafından tercih ediliyor.

Hasankeyf gezimiz sırasında yazarımız Gül Mirkan’ı meşhur 40 soru–41 cevap köşemize konuk ediyorum. Birbirinden ilginç soruların yer aldığı anketimize samimi cevaplar veren kıymetli yazarımızla tahtın üzerinde hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmiyoruz.

Seçim süreci boyunca haberden habere koşturan muhabirlerimiz, Diyar Çardak’ta dinlenerek yorgunluğunu atmaya çalıştı. Muhabirlerimizden Yusuf Kavak ve Atilla Atay, serin rüzgârın estiği saatlerde çardakta uykuya daldı. Aynı kulaklıktan müzik dinlenerek uykuya dalan muhabirlerimiz, Gazetemizin Sahibi Ercan Atay’ın objektifine takıldı.

Dünyanın ve Türkiye’nin önemli su kaynaklarından biri olan Dicle Nehrinin kirliliği, gözle görülür hale geldi. Nehirdeki kirlilik nedeniyle ölü balıklar kıyıya vurdu. Kötü kokuların yayıldığı nehir, fotoğraf karelerine de bu şekilde yansıdı. Geçtiğimiz günlerde Hasankeyf’e giderek Dicle Nehri kenarında konuyla ilgili basın açıklaması düzenleyen Çevre Gönüllüleri Derneği’nin uyarılarının dikkate alınmaması ise ilçe halkının tepkisine neden oluyor.

Konuklarına rahat ve konforlu bir ortamda dinlenme fırsatı sunan ve 3 katlı tahttan oluşan Diyar Çardak, fotoğraf tutkunları için de eşsiz bir mekan. Antik kenti rahatlıkla izleyebildiğimiz mekandan çıkarken merdivende hatıra fotoğrafı çekmeyi de ihmal etmiyoruz.