Kristal Park’ta yazar ve çalışan kadromuzun katılımı ile gerçekleştirdiğimiz kahvaltıda Hasankeyf Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen’i ağırladık. Sayın Kusen, AK Parti’li Belediye Başkanı olmasına rağmen antik kenti yok edecek olan Ilısu Barajına en fazla karşı çıkan isimlerden biri. “Hasankeyf benim varlık sebebimdir” diyen Sayın Kusen’in “Barajlara değil, Hasankeyf’in yok edilmesine karşıyım” “Halk Hasankeyf’ten çıkmadığı sürece yeni yerleşim birimine gitmeyeceğim” Halkın iradesini kırmam, halkla beraber hareket edeceğim” “AK Parti’li Belediye Başkanı olabilirim ama benim için Hasankeyf, tüm makamların üzerindedir” sözleri, sohbetimize damgasını vuran başlıklar arasında…
“TURİZM BAKANLIĞI UNESCO’YA BAŞVURU YAPMIYOR”
Gazetemizin Sahibi Ercan Atay’ın “Hasankeyf için UNESCO’ya başvuru yaptınız?” sorusuyla başlıyor sohbetimiz. Hasankeyf Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen “Hasankeyf ile ilgili çok fazla bilgi kirliliği var. UNESCO’ya başvurular Kültür ve Turizm Bakanlığı üzerinden yapılır. Hasankeyf’te arkeolojik kazılar 1986’da Oluş Arık Hocamızın Başkanlığında yapıldı. O ekipte olan Dünya Mirası Ekibinin Türkiye Sorumlusu Arkeolog Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, kazı döneminde UNESCO’ya başvuru yapmıştı. Ancak Bakanlık kabul etmedi. Biz Avusturya’da bunu dile getirdik. UNESCO olayı budur. Yani siz başvuru yapsanız da Bakanlık bunu kabul etmeyince başvurunuz gerçekleşemiyor. Bakanlık da bugüne kadar zaten başvuruları kabul etmedi” yanıtını veriyor.
“HİÇBİR ŞEYİ HASANKEYF’İN ÜSTÜNDE GÖRMÜYORUM”
“AK Parti’li Belediye Başkanısınız. Baraj projesinin AK Parti tarafından yürütülmesini nasıl karşılıyorsunuz?” sorusu yöneltiliyor konuğumuza. Sayın Kusen “Benim varlık sebebim Hasankeyf’tir. Orda doğup büyüdüm. Maddi-manevi her şeyimdir Hasankeyf. Ben Hasankeyf’i her şeyden üstün tutarım. Hasankeyf için sürdürdüğümüz mücadele 95’li yıllarda başlıyor. O zaman siyasette bile değildik. Biz o zaman nasıl bir duruşta isek şimdi de aynı duruştayız. Çünkü bu, hükümetler üstü bir proje ve politikadır. Tarihin sular altında kalmaması için kim geldiyse onunla mücadele etmişiz. Yani ben AK Partili bir Belediye Başkanı olarak bu proje AK Parti döneminde yürütülüyor diye yerimde oturacak değilim. Ben Hasankeyf’in bir taşını bir koltuğa, makama değişmem. Batman’da Belediyecilik tarihinde bir ilk olarak 4 dönemdir üst üste Belediye Başkanı seçiliyorum. Halk beni seçiyor. Bu görev ve yetkiyi halktan alıyorum” yanıtını veriyor.
“MANEVİYATIN DEĞERİ ASLA ÖLÇÜLEMEZ”
Yazarımız Eymen Eren’in sorusu üzerine kamulaştırma sorunundan bahsediyor Hasankeyf Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen. Sorumuza karşılık “Hiçbir Hasankeyfli Hasankeyf’in su altında kalmasını arzu etmez. Şuan bir proje yürütülüyor ve bu proje yüzde 95’e ulaşmış. Kültürel ve tarihi dokunun yok olması ile birlikte sosyal sıkıntılar da ortaya çıkıyor. Mesela kamulaşma ile ilgili sıkıntılar yaşanıyor. Devlet, Türkiye’nin birçok yerinde kamulaştırma yapıyor. Ancak Hasankeyf’te insanların büyük bir manevi kaybı oluyor. Yani hiç kimse benim babamın mezarının değerini ölçemez. Çünkü benim manevi değerimdir. Bir de maddi değerlerimiz var. Arazilerimiz var. İşyerleri var. Ama Hasankeyf’in bir de havası var, güzelliği var. Bunu zaten para ile satın alamaz insanlar. Ama görüyoruz ki şuan ki kamulaştırma bedelleri halkın çok çok beklentisi altındadır” açıklamasını yapıyor Sayın Kusen.
“BARAJA DEĞİL, HASANKEYF’İN YOK EDİLMESİNE KARŞIYIM”
Kamulaştırma sorunuyla ilgili Yazarımız Şehmus Temiz’den gelen soruya ise “Artvin Yusufeli Barajında bedel daha yüksek durumda. Hasankeyf’in nerdeyse 20 katı daha fazla. Bu anlamda da Hasankeyf halkı mağdur ediliyor. Hasankeyf halkının elindeki araziler maalesef ucuza satın alınıyor. Bunu yüzde 60’lık bir kesim kabul etmiş durumda. Kabul edenler, genelde arazisi dar olanlar. Tabi verilen değer yüksek olduğu için değil. Mahkemeye gidip uğraşmak istemiyor. Geniş arazisi olanlar ise bu değeri kabul etmiyor. Yetkililere göre Türkiye’de büyük bir enerji açığı var. Sular boşuna akmasın diye hidrolik santraller yapılıyor. Ama ben Hasankeyf’in sular altında kalmasına karşıyım. Ilısuy’a bundan dolayı karşıyım. Benim tarihim, kültürüm yok oluyor. Hasankeyf halkı büyük bir mağduriyet yaşıyor. Yusufeli halkının mahkeme hakkı var. Fiyat arttırma ve düşürmeler yapılıyor. Hasankeyf’te ise bu durum göz önünde bulundurulmuyor” yanıtını veriyor Sayın Kusen.
“ILISU’DAKİ ŞARTLAR NEYSE HASANKEYF’TE DE O OLMALI”
Kusen, konuşmasının devamında “Kurumların hepsi yeni Hasankeyf’e taşındı. Vatandaş için ise henüz ev yapılmadı. Çünkü hiçbir vatandaş henüz kamulaştırma yaptırmadı. Kamulaşmanın yapılması için torba yasa çıktı. Ama bunun bize uygun olmadığını düşündük. Ilısu Köyünde barajın çerçevesine bir köy yapıldı. Evler yapıldı. İlk 5 yıl ödemesiz, 25 yıllık taksitlerle 72 bin liraya ev sahibi olma fırsatı sunuldu oradaki halka. Aynı iskân çalışması yeni Hasankeyf’te yapıldı. 3+1 odadan oluşan 150 metrekarelik evlerin fiyatı 180 bin lira civarı. Gerekçesi ise TEFE-TÜFE oranıymış. Tabi halk yine ayaklandı. Ev fiyatlarını 118 bin liraya indirdiler. Bakan Ömeroğlu, Hasankeyf’e gelinci dedi ki sizden mühendislik ve arsa parası almayacağız. Evin arsa parasını devlet karşılayacak dedi. Fiyatlar ortaya çıkıncı bir baktık ki arsa parası eklenmiş. Vatandaş, şaşkına döndü. Biz dedik ki Ilısu’da şartla neyse burada da öyle olsun. Ama ne yazık ki gittikçe sıkıntılı bir döneme giriliyor” diyor.
“BİZİM OLANI BİZE PARA İLE SATMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Yazarımız Şehmus Temiz “İlk iskâna başvuran kişi kimdi?” sorusunu yöneltiyor. Hasankeyf Belediye Başkanı Kusen “İlginçtir. Birinci iskânda hak sahibiydi bu insan, ikinci iskânda hak sahibi değil. Başvuran adam imamdır. Batman’da ikamet ediyor. Bu yeni çıkan torba anayasada iskân kanununun tamamı uygulanıyor. Kanun diyor ki eğer bir yerleşim yapılacaksa 3 yıl önceki insanlar hak sahibidir. Kamu görevlileri hak sahibi olamıyor. Bu arkadaşa söyledik hak sahibi bile değilsin. Vatandaşın birliğini bozuyorsun. Yapma bunu dedik. Bu adam gitti müracaat etti. Bu adamla halk, karşı karşıya geldi. Halk, Ilısu’da yapılan evlerden çok daha pahalı ve daha ağır şartlarda evler dayatıldığı için kabul etmiyor. Yani verilen sözler yerine gelmediği için kabul edilmiyor. Yapılan evlere yüksek fiyat çıkarılıyor. Bizim olan güzelliği bize para ile satmaya kalkışıyorlar. Hasankeyf’te tarihi bir maneviyat var. Kısacası anlaşamıyoruz. Son fiyat 116 bin lira ve arsa bedeli var. Peşin ödeyene %35 indirim dediler. Hesapladık 80 bin liraya denk geliyordu. Devletin alacağı eve zaten 80 bin lira değer biçiliyordu. Vatandaş da evime karşılık ev alayım diye düşünüp kabul etti. Ama yeni çıkan anayasada mevzuat kabul etmiyor diye onu da kaldırmışlar” açıklamasını yapıyor.
“BARAJA SU TUTULMADAN HASANKEYF’E ULAŞIM ENGELLENEMEZ”
Yazarımız Eymen Eren’in sorusu üzerine Yeni Hasankeyf’e yapılan yoldan bahseden Sayın Kusen “Standardı yüksek ve kaliteli bir yol yapılıyor. Ama mevcut projeler su tutma ile alakalıdır. Su tutmadan Hasankeyf’e ulaşım engel olamaz. Stabilize kısımları bitti sayılır. Suçeken’den Batman’a olan kısım daha bitmedi. Diğer 10 kilometre bitti. Asfalt döşeme işi falan her şey tamamlandı. Fakat dediğim gibi bu projelerin tamamı baraja su tutulmasıyla alakalıdır. Baraja 2014 yılında su tutulacaktı. Müteahhit işi bitiremedi. Bölgedeki olayların da etkisi oldu. Çalışamadılar. 2016 yılındayız, su tutulmadı. Su tutulursa 2 yıl havzaya dolacak. Havzaya ne zamana kadar dolacağını da bilemezsin. Bu biraz suyun debisiyle ve suyla alakalı bir durum” bilgisini paylaşıyor.
“YASALAR TARİHİN KORUNMASI GEREKTİĞİNİ İFADE EDİYOR”
Başyazarımız Recep Kavuş “Tarihi taşımak mümkün müdür” sorusunu yöneltiyor. Sayın Kusen “Tarihi taşımak tabiî ki mümkün değildir. Tarihin neresini taşıyacaksın. Yasalar tarihin yerinde korunması gerektiğini ifade ediyor. Yerinde korunur yerinde yaşatılır. Hasankeyf’in kamuoyunda biraz daha rahatlatmak açısından- su altında kalırsa Hasankeyf’i taşırız- dediler. Bir kaç tane eserlerin taşınacağı söyleniyor. Onların da nasıl taşınacağını bilmiyoruz. Hasankeyf’i Zeynel Bey Türbesinden ibaretmiş gibi gösteriyorlar. Bir iki eser taşıyarak Hasankeyf’i kurtardık demek, Hasankeyf’e hakaret olur” diyor.
“NE KAYBETTİĞİMİZİ HİÇBİR ZAMAN ÖĞRENEMEYECEĞİZ”
Hasankeyf’te yürütülen kazı çalışmalarının da yetersiz olduğunu savunan Hasankeyf Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen “Hasankeyf 1978’de ise sit alanı oldu. Efes’te 110 yıldır kazı çalışması yapılıyor Hasankeyf’te ise 30 yıldır. Hasankeyf’te 200 yıllık bir kazı çalışmalı ki kazı çalışması yaptık diyebilelim. 30 yıllık kazı, devede kulak gibidir. Bence kazılar layıkıyla yapılmadı. Hasankeyf’in esas tarihi şu an ki Hasankeyf’in altında gizlidir. Orada vatandaşın evi var. Kimse izin vermez evinin kazılmasına. Şahsen ben de izin vermem. Maalesef bu şekilde su altında kalırsa Hasankeyf ne kaybettiğimizi hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Biliyoruz ki insanlığın ilk yerleşim yerlerinden biridir Hasankeyf. Geçmişin tüm izlerini taşıyor. Bunların hiç birini göremeyeceğiz. Bakın Japon arkeologlar, Hasankeyf’te bir höyükte kazı yaptı. Milattan 13 bin yıl öncesine dayanan izler bulundu. Biz biliyoruz ki Hasankeyf’in tarihi bunun da öncesine dayanıyor” ifadelerini kullanıyor.
“HALK TAŞINMADAN YENİ HASANKEYF’E GİTMEM”
Gazetemizin Sahibi Ercan Atay “AK Parti’li Belediye Başkanı olarak yeni Hasankeyf’e taşınmanız için baskı yapılıyor mu? sorusuna karşılık “Bütün kurumlar yeni Hasankeyf’e taşındı. Belediye de orada yapıldı ama ben gitmiyorum. Çünkü halk neredeyse be oradayım. Ben halkın temsilcisiyim. Halkın direncini kırmam, halkla beraber hareket ederim. Kamulaştırmada da Hasankeyf halkı ikna olmadığı sürece ben yeni belediyeye gitmem. Mülki idare, kaymakamlık ve diğer idareler taşınsın dendiği zaman bana da DSİ yetkilileri sordu. Başkanım siz de taşınacak mısınız dendi. Bu halk taşınmadığı sürece ben de çıkmayacağım dedim ve ondan sonra hiç baskı ve soru gelmedi” yanıtını veriyor konuğumuz.
“CİDDİ BİR RESTORASYON ÇALIŞMASI YAPILMADI”
Başyazarımız Recep Kavuş “Restorasyon çalışmaları usulüne uygun yapılıyor mu?” sorusunu yöneltiyor. Sayın Kusen “Hasankeyf su altında bırakılmadan o muhteşem köprünün restore edilmesi gerekiyor. Ancak şu anda ne camide ne de diğer eserlerde ciddi bir restorasyon yok. Esas çalışma Sultan Süleyman Camisinde yapıldı bir de köprüde yapılıyor. Başka yerde yapılmıyor. Zeynel Bey Türbesinde yapıldı ama o tutmadı. Benim bildiğim şu anda köprüde bir restorasyon çalışması var. Onu da Kültür Bakanlığından ziyade Ulaştırma Bakanlığı yapıyor. Ancak burada gördüğüm şey, restorasyondan ziyade sağlamlaştırmadır. Ama eğer bilimsel anlamda bu işten anlayan varsa, restorasyon diyorsa ben onu bilmiyorum. Ama şu anda benim gördüğüm, su altında kalacak bir yer olmasından kaynaklı etrafı sağlamlaştırılan bir eserdir. Restorasyon yapıp suya gömmek akıl karı değildir. Bu sağlamlaştırmadır” cevabını veriyor.
“HASANKEYF MÜCADELESİNİ ASLA BIRAKMADIM”
“AK Parti’ye geçmeden önce Hasankeyf mücadelesinde daha gönüllü olduğunuz ancak AK Parti’ye geçtikten sonra Hasankeyf mücadelenizin sönük geçtiği söyleniyor” sözleri üzerine “Ben Hasankeyf mücadelemi asla bırakmadım ve bırakmam da. O benim geçmişimdir, tarihimdir. Sıkıntı şurada, biz sivil toplum kuruluşları ile birlikte hareket ediyoruz. Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi ile Doğa Derneği ile bunun gibi derneklerle iyi işler yaptık. Burada önemli olan şey, işe siyaset karışınca mücadelemizin bir anlamı kalmıyor. Bölgedeki bütün sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklaşa bir şeyler yapalım dedik. Hasankeyf’te 10 bin kişilik çadır-konser etkinliği yaptık. Bütün dünyayı ayağa kaldırdık. Ben o mücadelenin içindeydim. Ama bazı kesimler var, işe siyaset karıştırabiliyor. Hasankeyf’in yaşatılması, kültür ve tarihinin korunması için her şeyi yaparım ama siyaseti alet etmem. Şimdi nasıl AK Parti’yi alet etmiyorsam, geçmişte Doğru Yol Partisini alet etmemişsem, yine siyaseti alet etmem. Bizim ayrışmamız bundan kaynaklandı. Aksi halde ben Hasankeyf mücadelesini asla bırakmadım” açıklamasını yapıyor Hasankeyf Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen.
“ÇIKIŞ NOKTAMIZ HASANKEYF İSE SİYASET ARANMAMALI”
Yazı İşleri Müdürümüz Ubeyd Baş “Hasankeyf’i sular altında bırakan bir siyasi oluşumun temsilcisisiniz. Muhalif bir partinin belediye başkanı olmak mücadelenizi beslemez miydi?” sorusunu yöneltiyor. Sayın Kusen “Ben burada bir çelişki görmüyorum. Eğer çıkış noktamız Hasankeyf’in tarihi ve kültürel dokusu ise burada siyaset aranmamalıdır. Daha önceki hükümetler döneminde nasıl mücadele verdiysem bugün de aynı mücadeleyi veriyorum. Ben Doğa Derneği ile gidip Almanya’daki bütün hükümet temsilcileri ve siyasi partileriyle görüştüm. Bu mücadeleyi asla bırakmadım. Hükümet projeyi yapacaksa bizim yapabileceğimiz şey mahkemelere gitmektir. Şu anda mahkemelere de dâhil oluyoruz. Ama siyaseti öne çıkarıp Hasankeyf’le mücadele etmek bize de Hasankeyf’e de zarar verir. İçinde bulunduğum siyasi hareketten ötürü görüşmelerim kolaylaşıyor. Ben AK Parti’li olmasam bu baraj duracak mıydı sanıyorsunuz? Elimde bir dosyam var, Başbakanla görüşeceğim. Sözlü olarak ilettiğim şeyleri bu kez yazılı biçimde kendisine ileteceğim” diyor.
“SU KOTU DÜŞÜRÜLSE HASANKEYF KURTARILABİLİR”
Barajlara karşı olmadığını ancak Hasankeyf’in yok edilmesine karşı olduğunu söyleyen Sayın Kusen “Ben Ilısu’ya karşı değilim, Hasankeyf’in yok edilmesine karşıyım. Benim arzumdu, su kotu düşürülür, baraj yapılır ama Hasankeyf sular altına gömülmezdi. Su kotu sıfırdan başlayıp 103 metre yapıldığında minarenin yarısına kadar gelirdi. Hasankeyf Köprüsünden bir iki metre geçiş sağlanacaktı, köprü kullanılabilecekti. Üzerine bir tane daha baraj yapılabilirdi. Böylece hem tarih korunacaktı hem baraj kurulacaktı. Yetkililer diyor ki bunun altında Cizre Barajı var. Cizre Barajına su toplayacak baraj gövdesi kalmıyor dediler, çünkü burası depodur dediler. Ben bunun da mücadelesini verdim. Ama olmadı” diyor.
“YENİ YERLEŞİM YERİNE SADECE HASANKEYFLİLER TAŞINMALI”
Yeni Hasankeyf’te iskan sorununa vurgu yapan Hasankeyf Belediye Başkanı Kusen “İskânda demografik yapının bozulmasını kimse arzu etmez. Hasankeyfliler için yerleşim yapılsın deniyor. Ben de böyle arzu ediyorum. Batman merkeze bağlı birkaç mezra var. Biz o mezraların bir araya gelip büyük bir köye dönüştürülebileceğini düşünüyoruz. O köy de Hasankeyf’e bağlanabilir. Ama Hasankeyf ilçe halkı, başka köylerin Hasankeyf’e yerleşmesini arzu etmiyor. Oraya yeni Hasankeyfliler taşınmalıdır. Demografik yapıyı da bozmamak lazım” açıklamasını yapıyor.
“TURİZME DARBE VURULUYOR”
Sayın Kusen, Gazetemizin Sahibi Ercan Atay’ın “Hasankeyfliler ne istiyor?” sorusuna karşılık “Barajı istemiyoruz ama baraj yapıldı ve su tutuldu diyelim. Burada da insanların istekleri olacak. Sular altında kalmayan tek tarihi yapı Kale olacak. Turizm ciddi bir darbe yiyecek. Çünkü insanlar Hasankeyf’in gölünde yüzmeye değil, tarihi dokusunu görmeye geliyor. Turizm açısında Mardin, Midyat, Hasankeyf birbirini destekliyor. Ancak bu insanların yeni yerleşim biriminde ne iş yapacaklarını düşünmek gerekiyor. Ekonomik kazanımları geliştirecek, istihdamı arttıracak yatırımlar yapmak gerekiyor. Tarım yapamayacak, hayvancılık yapamayacak, elimizde kalan tek sektör turizmdir. Turizm nasıl geliştirilebilir, bunu düşünmek lazım. Su sporlarıyla falan Hasankeyf gelişmez. Ciddi projeler lazım. Sadece Kale ile turizm kapasitesi karşılanabilecek mi?” yanıtıyla sonlandırıyor sohbetimizi.