“Ey iman edenler oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki (hidayete eriyip) korunursunuz” (Bakara Süresi: Ayet183)
Başka bir ayeti kerime’de şöyle buyurur;
“Sayılı günlerde olmak üzere oruç size farz kılındı. Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutamadığı günler kadar diğer günlerde kaza eder (ihtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazeret olup da ) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakiri doyuracak kadar fidye gerekir bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. Eğer bilirseniz (güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır” (Bakara Suresi: Ayet 184)
İslam beş temel esas üzerine bina edilmiştir:
Allah’tan başka ilah olmadığına Muhammed (s.a.v.)’in ise onun kulu ve resulü olduğuna şahadet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, Kâbe’yi hac etmek ve Ramazan orucunu tutmak…
Kim bu ibadetleri yerine getirdiyse temelini sağlam esas üzerine kurmuş demektir.
Ancak bu esas itikat ve ibadet olmak üzere iki kısma ayrılır:
Bu yapılan ibadetler Kur’an ve Sünnete uyuyorsa yerini bulur.
Eğer Kur’an ve Sünnete ters düşüyorsa yerini bulmamıştır ve sahibine faydası olmamıştır.
Allahu Teala Kur’anı Kerim’de şöyle buyurur:
Kitaptan sana vahiy edilen şeyi oku ve namaz kıl, muhakkak ki namaz seni fuhuştan ve münkerden (tüm kötülüklerden) (alıkoyar) men eder. (Ankebut Ayet: 45)
Bu ayeti kerimden anlaşılan;
Namaz sahibini kötülüklerden korur fakat hem namaz kılıyor hem yalanla işini yürütüyorsa,
Komşusuna zulüm ediyor ve malını gasp ediyorsa,
İnsanları öldürmek için (avcılar gibi) insan avına çıkıyor ve insanları öldürüyorsa,
Başkasının namusuna ve ırzına göz koyuyor, peşinde koşuyorsa, bu ayeti kerimenin mefhumuna göre o namazın sahibine hiç bir faydası olmamıştır.
Onun için Allahu Teala “Sizin (namazda) eğilip kalkmanıza, Ramazan’da yemek ve içmekten uzak kalmanıza ihtiyacım yoktur” diye buyurur.
***
Peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v) “Oruç tutan için iki sevinç vardır. Birincisi (dudakları susuzluktan kurumuş midesi açlıktan ufalmış) iftar vaktinde, diğeri de Rabbine kavuştuğu zaman cennetle müjdelerken sevinçtir” diye buyurur.
Allahu Teala “Âdemoğlunun bütün amelleri kendisinedir. Ancak oruç öyle değildir.
Oruçta yemeği, içmeyi, nefsi arzularını, benim için terk etmiş ise mükâfatını ben veririm” (diye buyurur)
Ramazan Ayı diğer aylardan farklı olduğu gibi (on bir ayın sultani diye adlandırılır) oruç da diğer ibadetler gibi değildir.
Namaz kılınca herkes tarafından görülebilir, Hacca gidince etraftan duyulabilir, zekât (mali bir ibadettir ) verince görünebilir fakat oruç öyle değildir (gizli bir ibadettir)
Etrafta oruçlu görünebilir gizliden gider yer, fakat yemiyorsa Rabbine karşı olan itikadından dolayıdır.
Onun için Allahu Teala “Kulum bana gizli ibadette bulunmuştur, yemesıni, içmesıni, nefsi ve arzularını terk etmiştir onu gizliden cennetin (8) kapısından biri olan (SAİMUN) oruçluların kapısı diye adlandırılan o kapıdan cennete yolarım” diye buyurur.
Oruç tutan kişi hal ve hareketlerine daha fazla dikkat etmelidir.
Komşusuna ve mesaiyi arkadaşlarına tatlı dile konuşmalıdır.
Kötü söz ve davranışlardan kaçmalıdır, hatta biri ona atışırsa kötü bir söz söylese “ben oruçluyum” deyip hadisi şerifi hatırlatmalıdır.
Peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v) şöyle buyurur:
Ramazan’da gündüzleri oruç tutan, geceleri de teravih namazı ve ibadet edenin geçmiş günahları dahi bağışlanır.
Oruç tutanlar, açlığı hissetmek, aç olanların halinden anlamak, zekât ve fitreleriyle muhtaçlara yardım elini uzatmak için bir imtihana tabi tutuluyor.
Bu imtihan dünyada kazanılıyor ahirette meyvesini topluyor.
Onun için imtihanımıza iyi çalışmalı ve dikkat etmeliyiz.
Yüce Rabbim, bizlerin ve tüm âlemi İslam’ın oruçlarını ve ibadetlerini kabul buyursun.
Allah’ım;
Bu mübarek Ramazan-ı Şerif hürmetine memleketimizin üzerinde gezen savaş bulutları def et,
Rahmet bereket dolu huzurlu bir ortam yarat,
Karanlık yerine aydınlık, kavga yerine barış, kin yerine dostluk, düşmanlık yerine kardeşlik, huzur dolu bir ortam bizlere ihsan eyle... Âmin...