Malum, korona virüs salgınının konuşulduğu günlerdeyiz. Bu yüzden hem korona virüsten korunma yolları hem göğüs hastalıkları alanında sorularımız oldu. Doktorumuzu tanıyarak, başlayalım sohbetimize. -Sizi kısaca tanıyabilir miyiz, hocam? “7 aydır Batman’dayım. 2016 yılında Ankara’da GATA’dan emekli oldum. Daha sonra birkaç özel hastanede çalıştım. Antalya ve Manisa gibi illerde görev yaptım. Ardından rüzgâr beni Batman’a sürükledi. Daha önce Güneydoğu’ya gelmemiştim. Tedirgin olarak geldim ama Batman’ı çok beğendim, sevdim. Batman gerçekten çok güzel bir şehir. Batı Anadolu’daki birçok ilden daha güzel. En önemlisi, modern bir şehir” -Görev yaptığınız hastanede teknik ekip ekipman ve donanım açısından nasıl? “Burası 3. basamak yoğun bakımı olan, alt yapı donanımı iyi olan bir hastane. Birçok şehirdeki hastanelerden iyi durumda. Branşım açısından baktığımda, akciğerlerin endoskopik cihazla incelenmesi gibi işlemleri rahatlıkla yapabiliyoruz. Kroner anjiyo ünitesi var, birçok cerrahi alanda ameliyatlar yapılabiliyor. Bu anlamda alt yapı ve donanımı iyi bir hastane”
-Polikliniğinizde günde kaç hastaya bakıyorsunuz, rakam verebilir miyiz? “Göğüs hastalıkları branşında rakamlar değişkendir. Kış sezonunda hastalarımız biraz daha fazla. Yaz dönemimde biraz azalır. Kış sezonunda ortalama günde 20 hastaya bakıyorum” -Peki en sık gelen vakalar nelerdir? “Kış sezonunda daha çok enfeksiyonlar ve enfeksiyonların alevlendirdiği akciğer hastalıkları yani normal gribal enfeksiyonlar olabiliyor ama zatürre gibi yine ağır akciğer enfeksiyonları olabiliyor. Herkesin ayakta geçirdiği basit bir nezle, KOAH’lı hastalarda çok ciddi alevlenmelere neden olabiliyor. Tabi kış aylarında bu hastalıklar artıyor. Bunun dışında akciğer kanseri veya diğer kronik akciğer hastalıkları da geliyor tabi” -Hangi tür ameliyatları yapıyorsunuz? “Bizim branş olarak göğüs hastalıkları dahili bir branş. Göğüs cerrahisi ayrı bir branş. Ama burada göğüs hastalıkları olarak toresentez dediğimiz yani akciğerden sıvı alma işlemini yapabiliyoruz. Ama göğüs cerrahisi o apayrı bir uzmanlık alanı” -Gelelim en önemli konuya. Korona virüs salgınından korunmak mümkün mü? “Korona virüsle ilgili birçok yerde defalarca söylendi ama bunların önemine binaen tekrar etmek lazım. Bu virüsün bulaşma riski çok yüksek. Aslında hastalığın bizzat kendisi, normal bir gripten yani bizim mevsimsel grip dediğimiz gripten çok daha ağır bir tablo değil aslında. Her yıl on binlerce kişi normal gripten kaybediliyor. Normal grip nasılsa korona virüs de öyle. 60 yaşın yukarısında ve eşlik eden kronik hastalıklarda, akciğer hastalıkları, kalp hastalığı, böbrek yetmezliği gibi durumlarda ölüm oranları yüzde 30’lara çıkıyor. Ama 60 yaşın altında ve eşlik eden bir kronik hastalık yoksa ölüm oranı yüzde 1’lerin altında. Bu normal gripte de böyle. İkisi arasında ki en önemli fark şu, korona virüs yeni mutasyon geçirmiş bir virüs, genetik yapısı gelişmiş ve dünyada hiç kimsenin bu virüse bağışıklığı yok. Dolayısıyla bulaşıcılık oranı çok fazla. Herkes herkese bulaştırıyor. Çok hızlı bir şekilde dünyaya yayılıyor. Bütün dünyaya yayılınca herkes aynı anda hastaneye başvuruyor ve sistem kilitleniyor. Şuan İtalya ve İspanya’da olan şey bu. Bu hastalığın ölümcüllüğü, normal gripten fazla değil ama İtalya’da sistem bunu kaldıramıyor ve ölüm oranları yüksek. Biz şuan ülke olarak İtalya’dan daha iyi durumdayız. Umarız bu böyle gider. Batman’da korkulacak bir tablo yok. Ama bu ilerleyebilir. Her türlü önlemi almamız lazım. Evden çıkmama, mümkün olduğunca az sosyal temas gerekiyor. Bu virüsten kaçınmamız mümkün değil ama yayılma hızını yavaşlatabiliriz. Eğer yavaşlatabilirsek o zaman hastanelerdeki bu yığılmayı biraz önleyebiliriz. Hastalıkla baş edebilmemiz biraz daha kolay olur. İzolasyon, en önemli korunma yöntemidir”