Şöyle oturup düşünüyorum da meğer atladığımız pek çok konudan biri olan, yaşlılarımız geliyor aklıma, kimsesizliğe terk edilmiş. Huzurevlerine mahkûm edilmiş. Her gün binlerce bakıma muhtaç yaşlı insan, huzurevlerine gidiyor. Birçok yaşlı insan, kaldıkları huzurevlerinde ailelerinden gelecek bir telefonu bekliyor. Çoğu zaman ise bekledikleri gerçekleşmiyor. Çünkü arayacak olan kişiler, aramaya veya kendilerini ziyaret etmeye tenezzül bile etmiyorlar. İnsanlar yaşlılıklarının son döneminde yalnızlık ve hayal kırıklıklarıyla dolu oluyor. Kapısında huzurevi yazsa da içi kaoslarla, yarım kalmışlıklarla doludur, modern çağın kimsesizler mezarlığı gibi. Ve hepimiz bir şeylerin telaşına kapılmış gidiyoruz. Sanki hiç yaşlanmayacak gibi… O minicik bedenlerimizi koruyup kollayan, bizler için her türlü fedakârlığı yapan, tüm zorlukları göz ardı edip bize güzel bir gelecek yaratmak adına var gücüyle mücadele eden, kendinden çok evlatlarını düşünen, saçları ağarmış, yüzlerindeki o çizgilerin her birinde yılların zorluğu ve yorgunluğuyla dolu olan yaşlılarımıza, her çizgiye karşı bir minnet borcumuz var. El üstünde tutulacak o güzel insanlar, huzur evlerinde gözü yaşlı, kalbi kırık, bir evlat yüzüne hasret yaşayıp gidiyorlar. Oysaki bazı anne ve babalar, çocukları için her şeyden vazgeçerler. Hayallerinden bile… Pamuklara sarıp sarmalayarak büyütürler çocuklarını. Evladının her başarısı onların başarısıymış gibi mutlu olurlar. Ayakları taşa değse onlara dert olur. Böyle güzel anne ve babaların hak ettiği muamele bu mu? Yazıklar olsun bunu yapan ve yapabilecek her insana her evlada. Hiç unutmam; Bundan seneler önce İstanbul’un bir semtinde huzurevine gitmek istedim. Daha çocuktum ama birçok şey öğrendim. Bir evlat sesine hasret, onlarca baba mı desem, şiddet gördüğü halde oğlum gelsin de sarılayım çok özledim diyen anneler… Yaşları ilerlediğinden dolayı sokağa atılmış babalar. O dev koca yürekli çınarlar, halen evlat yolu gözlüyor. Vicdan denen şeyi çabuk çürüttük. Sanki hep genç kalacakmış gibi davrandık. Her insan elbette yaşlanacaktır. Ve elbette anne babasına reva gördüğü her şey karşısına çıkacaktır. Kim ne yaşatırsa onu yaşar. Yaratıcımızın bu muazzam adaleti ve kudreti bizlere bir ders olsun. Anneler babalar bizlere bir nimettir. Bu nimetleri başımızın üzerinde taşıyalım. Kimileri huysuz, kimileri tatlı fakat her biri saygı duyulası o güzel insanları her fırsatta ziyaret edelim. Nerenin insanı olursak olalım fark etmiyor. Bizleri var eden değerlere yani yaşlılarımıza hep hürmet etmek ve sahip çıkmak dileğiyle.
KUAFÖR HASAN DURMAZ YENİ YERİNDE
2020-09-14 17:07 - YAŞAM