TOPRAK EVİNİ MÜZEYE ÇEVİRDİ
Goyan, sergiyi gezen sanatseverlere, hayatından kesitler anlattı. yaşam serüvenini gazetemizle paylaşan Goyan “1965'te Uludere’de doğdum. 1990da devlet memuru olarak işe başladım 1993te köylerin boşaltılmasıyla ayni zamanda Kürt halkının kültürel erozyonunun başlangıç noktası oldu. Kendi imkan ve çabalarımla amatör bir şekilde gücüm yettiği kadar folklorîk derlemeleri yapıp kayıt altına alarak arşiv oluşturdum. Kültürel erozyonun istilasına uğrayan bu kültürümüzün her hangi bir dalında yoğunlaşmam imkansız. Çünkü yaşamın her alanında kaybolmaya yol almıştır. Bu yüzden yaşamın her alanında derleme yaptım. Folklorik şarkılar, destan tekerleme bilmece, çocuk oyunları büyüklerin oynadığı oyunlar göçebe hayatı. Bunları foto, video ve tekst olarak arşiv oluşturdum. 20 tane belgesel film yaptırdım. 2020 de Uludere’de babadan kalma eski taşlı topraklı evimi etnografya müzesine çevirdim. Müzeye yoğun bir ilgi var. Bin değişik ürün mevcut. Batman Kültür Müdürlüğü, İsmail Beşikçi Vakfı, Şirnak Üniversitesi, Uludere Belediyesinin dikkatini de çekmiş olup onlara devretme teklifinde bulundular. Uludere Belediyesi bölgenin mimarisine uygun bir müze evi projesi Kültür Bakanlığına sunulmuş, bakanlığın olurunu bekliyoruz” dedi.
KİTAP YAZDI
Kaleme aldığı 5 kitabı hakkında da bilgi veren Goyan “Bütün bu çalışmalarım memur olduğumdan dolayı pazar günleri dini ve resmi tatil günlerinde, senelik izin ve rapor aldığım günlerde yapıyordum. Derlediğim folklorik çalışmalarımın ürünü olarak 5 tane folklorik kitabim yayımlandı. Stranên Folklorik Ên Botan. (Botan folklorik şarkılar) Antolojiya Dengbêjan (Dengbêjler Antolojisi) ve Uludere ağzıyla aşk, kahramanlık ve dini içerikli destan kitabim oldu. Kültürel aktivitelerimi daha serbest yapabilmem için 2017 tarihinde erken emekliliğe ayrıldım. E Eylül’de Batman’da ikinci sergimi açmış oldum. 2014'te Federal Irak Kürt şehirlerinde Süleymaniye, Hewlêr. Dihok Zaho ve İsveç Stokholm’da sergilerim oldu. Bu sergimi kendi memleketimde de önümüzdeki hafta açmayı heyecanla bekliyorum. Bu sergi, kitaplarım ve etnografya müzesi ile birlikte Uludere tarihinde birer ilklerdir.
İnternet çağına ve hızla değişen dünyaya ayak uydurmaya çalışan yeni neslin geçmişini bilmedikleri için kayıp yaşam adini vermemin sebebi geri dönüşü olmayan bir yeni yaşam tarzına doğru hep beraber ilerliyoruz” dedi.