“Bayram sayfamı size ayıracağım” dedim, “Hayhay” dedi. Çok geçmeden, Sakin ve yeşil bir bahçedeyim. Karşımda Çalışma ve İş Kurumu (İŞKUR) Batman İl Müdürü Besim Eviz. Batman’da başarılı bulduğum kurum yöneticilerinden biri. “Kitap gibi” dersiniz ya, Tam olarak öyle. Üreten bir yapısı var. Büyük düşünüyor, Büyük projelerden bahsediyor. Cesur ve dobra davrandı, Öğrencilik yıllarına götürdü beni, Görev yaptığı Antep’te, Denizli’yi anlattı, Siyaset hayatına atılışını, En önemlisi; 2012 yılında geldiği Batman’ı. Neler yaptı, Neler yapamadı, Açık yüreklilikle anlattı. Sitemleri olmadı mı? Hem de nasıl… Batmanlılık bilinci, Batman Lobisi, Batman’da bürokrasinin ağır işleyişini. Haydi, buyurun; Satır satır okunacak bir söyleşi çıktı ortaya …
Tekstil neden bu kadar önemli? “20 dönüm alanda bir un fabrikası kurarsanız 10 kişi çalışır. Çünkü her şey makinedir. 5 dönüm tekstil fabrikasında ise Bin kişi çalışır. Çünkü emek yoğun bir sektör. İşsizlik ancak böyle azalır. İstanbul, Antep, Denizli, Bursa, tekstille büyüdü. Bir ilin geleceğini bir sektöre bağlamak doğru değil ama sosyo-ekonomik kalkınma için lokomotif bir sektör şart. Pamuk ve tütün olduğu zaman tarım, lokomotif olabiliyordu. İnsanlar tarlalarda çalışıyordu. Ama şu anda tekstil bu görevi görüyor. Batman’ın neden 10 bin personel çalıştıran bir Sarar markası olmasın? Batmanlı bir girişimcimiz, birinci kalite takım elbise üretiyor İstanbul’da. Kendisiyle defalarca görüştük. Batman’dan 20 dönüm arazi verelim, burada üretim yapsın dedik. Ama 3 senedir bürokrasi ilerlemiyor. Elbise gelse, kemer gelecek, gömlek gelecek, kravat, ayakkabı gelecek. Binlerce insan çalışabilecek”
“Teşvikler olduğu için Batman’da işçilerin SGK sorunu yok. Devlet 10 yıla kadar SGK primini ödüyor. 28 bin insan çalışıyor bugün. Tekstil fabrikalarında nitelikli eleman desteğinin yüzde 90’ı bize ait. Haliyle girişimci, birden ayağa kalkabilir. Kazandığı parayla belki bir makarna fabrikası kurabilir. Sason’un dağlarından Batman’a tekstilde çalışmaya geliyorlar. Kurtalan’dan geliyorlar. Diyarbakır’dan üniversite mezunları, Batman’daki tekstil fabrikalarına muhasebelik için iş başvurusu yapıyor. Batman, istihdam anlamında Silvan, Bismil, Siirt, Midyat’ın yükünü üstleniyor. Batman, yıldızı parlayan ve çekiciliği olan bir şehir oldu. Karadeniz’e fındığa gidenler azaldı. Çünkü artık tekstil fabrikalarında sigortalı çalışıyor aileler. Tabi artık kurumsallaştırma, markalaştırma ve ihracat yapmak lazım”
“Tekstil ihtisas bölgesi kurulsa, atölye ve fabrikalar kurulsa, yatırımcılar gelecek. Vali Bey de buna yoğunlaşmış durumda. Ama ben 8 yıldır Batman’dayım. İlave bir organize kurulamadıysa, ihtisas merkezi 18 yılı bulur. Lobinin olmayışı, bürokrasinin ağır işlemesi, herkesin birlikte hareket edememesi ve Batmanlılık bilicinin olmayışı gibi nedenlerden dolayı Batman’da işler ağır yürüyor. Bin kişinin çalışacağı bir iplik fabrikası kuracağım, pamuğu canlandıracağım diyen Denizlili Osman, Batman’da yatırım yapamadan gitti. Organize’de suyumuz yok, dediler. Bunun örnekleri çok. Yıkamacı boyamacı, kumaşçı buraya gelmese, buradaki firmalar konfeksiyon düzeyinde kalır, markalaşamaz. Kumaş fabrikası olsa, girişimci kumaşını Bursa’dan alacağına, buradan alsa, pamuk tarlaları olsa, binlerce insan çalışacak. İleride aksesuar, koli, jelâtin, paketleme fabrikaları gelecek. Bunlara 50–70 dönüm parsel lazım. Elektrik yok, su yok, altyapı yok denilmemeli. Tabi ki inşaat sektörü de gıda da gelsin. Ne kadar çeşit olsa, Batman’ın vizyonu o kadar genişler. Ama şu anda herkes, Batman’da tekstili kalıcı hale getirmek için uğraşmalı”
“Tüpraş, Batman’da yılda 1 kat trilyona yakın para kazanıyor. Eğer Batman’ın yerlisi, lobisi, Koç’un kapısına dayansaydı, Batman’a belki bir beyaz eşya fabrikası kurdurabilirlerdi. Ancak şu önemli, ne zaman ki Batmanlı, gerek sivil toplum kuruluşları, gerek bürokrasisi, gerek sanayicisiyle, Batman’ın menfaatini öne alırsa, o zaman Batman gelişir. Batman’da bir handikap var. Siyaset, hayatın her alanına sirayet ediyor. Bu yüzden Batman, iktidarın nimetlerinden kıt kanaat faydalanıyor. İktidar da buna eğilmeli. Kalkınmayla birlikte siyasi-sosyal anlamda bu halka, bu gençlere dokunmalıdır”
“1963 Siirt Kurtalan doğumluyum. Liseyi Diyarbakır İmam Hatip Lisesinde okudum. Babamın yükü ağır. Liseden sonra 1-2 yıl boşta kalacaksın, üniversiteye gönderemem dedi. tabi ben yine de üniversite sınavına hazırlandım. O yıl yurt geneli bir makale yarışması düzenlendi. Birinciye burs verilecek. Hedef koydum. Bu sınavı kazanmalıyım. Her gün kütüphanedeyim, araştırma yapıyorum. Neyse sınav sonuçları açıklandı, 1. olmuşum. Burslu eğitim kazandım. Benden mutlusu yok. Burslu olarak Erzurum FEN-Edebiyat Fakültesi Edebiyat Bölümüne gittim. Siirt’ten walkman, müzik çalar falan alıyorum, öğrenci yurdu kapısında satarak para da kazandım”
“Antep’te başarılı işler yapmışım, büyük projeler hayata geçirmişim. Denizli’ye atandığımda manşetler şöyle başlık atmıştı, Projeci Müdür artık Denizli’de. Antep’ten Denizli’ye atandığımda da köhne bir binaya girmiştim. 3 katlı büyük bir bina ama bakımsız. Kurumda yemek yok. Personeller birbiriyle mahkemelik. 40 yıl önceki demir sandalyeler, mozaik bir zemin. Hemen boya badana işine girdim. 25 günde tadilat bitti. Personele şık masa takımları aldım. İşçilere servis ayarladık. Yemek ayarladık. Personelin iş verimliliği zamanla arttı. O binanın yıkım kararını aldım. Şimdi modern bir bina yapıldı”
“Yıl 2011. Denizli’de İŞKUR İl Müdürüyüm. Siirt’te milletvekili aday adayı oldum. Sonra durumlar değişti. Geri çekildim. Denizli’ye de bir daha dönmedim. Ankara’ya döndüm. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Batman Milletvekili o dönem. Benim adımı ona veriyorlar. Batman için biçilmiş kaftandır diyorlar. Bakanlığa çağrıldım. Batman’a gidiyorsun dediler. Soluğu Batman’da aldım”
“Batman’a geldim. İŞKUR önündeyim. Küçük bir dükkân. Levha yok. Burası İŞKUR mu, dedim. Evet dedi. İçeri toz, duman… Makam odam, tuvaletin karşısında. Vali Ahmet Turhan, üçüncü gün ziyaretime geldi. Sayın Valim, kusura bakmayın keşke buraya gelmeseydiniz dedim. Vali Beye kahve istedim. Hizmetli kadın diyor ki, kahve yok, fincan yok. Kiraya çıktık bir süre. Sonra şimdiki modern binayı yaptırdık. 5 personeli vardı Batman’ın. Şu anda 64 personelimiz var. Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyoruz. Normalde işveren ve iş arayan uzmanları ayrı çalışıyor. Koordinasyonda sıkıntı yaşanıyor. Biz bir formül geliştirdik. İş arayan ve işverenlerden sorumlu uzmanlarımızı partner yaptık. Sahaya birlikte çıkıyorlar. İkisi de her iki alana hakim oluyor. Nokta atış yapabiliyorlar”
“Antep’te üniversitede endüstriyel ilişkiler dersi veriyordum. TRT’de işbaşı programı yapıyordum. Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Esnaf Odalarına AB projeleri yapardım. Birçoğu da onaylanırdı. Uluslararası Çalışma Örgütü İLO ile kadınlara ve dezavantajlara yönelik çalışmaları yapardım. Batman’da da bunları yapmak istiyorum ama herkes diyor ki bana ne kazandıracaksın. Antep’te sen bir yapacaksan, onlar iki yapmanı ister. Herkes destek verir. Ama Batman’da herkes kendi çıkarına bakıyor. Batman’ın bir şanssızlığı da Siirt, Mardin gibi yerli bir lobisi yok. Gercüşlü, Kozluklu oluyor ama Batmanlı olamıyor kimse”
- Yazmayı da seviyorsunuz, sizi tanıdım kadarıyla. “Evet. Boss İş Dergisine gönüllülük esasıyla ve keyifle yazıyorum. İş hayatını, sosyolojik, psikolojik ve rehberlik içerikli yazılar yazıyorum. Negatif olmayı bilmem ben. Olumlu duyguları işliyorum. İş Dünyasında Aranan Eleman Kim, İş Koçu, Sevda ve Başarı, Karınca Kadar isminde 4 kitap da yazdım. İş-duygu ilişkisi, iş’te aşk temalarını işliyorum. İşini severek yapmayan, tutkuyla yapmayan insanın keyif alması, keyif almayan insanın da başarı olması beklenemez. 20 yıldır bu işi yapıyorum ve severek yapıyorum. Bu işin kitabını yazıyorum”
-Unutamadığınız bir anınız var mı? “2011 krizi. Antep’teyim. Şeftim o dönem. Bir vatandaş geldi, ayakta duracak mecali yok. Ekmek alacak param yok, 4 gündür evime gidemiyorum dedi. Mesleği yok. 6 çocuk babası. Organize’de 8 işyerini aradım. Meydancı olarak görüşmelere gönderdim. İşyerlerinden biri beni aradı. Yarın gelip işe başlasın dedi. Adamı ev telefonundan aradım. Bir çocuk çıktı önce. Sonra annesi aldı telefonu. Kadına dedim ki, eşiniz yarın şu işyerine gitsin işe başlasın. Kadın hüngür hüngür ağlamaya başladı. Kızına diyor, dur kızım baban iş bulmuş, işe gidecek diyor. Çocuklar çığlık atıyorlar. Bu olayı unutamam. Bunun örneklerini çok yaşıyoruz. Kadının Allah razı olsun demesi, her şeye değiyor. Bir insan işini severse üretken olur”