SONSÖZ SENDE...

Bir işçi olarak kentte iş sahalarının artmasını istiyorum. Ancak yatırımcıyı çekmek için yapılması gereken şeyler var. Mesela yatırımcıyı teşvik etmek, desteklemek, kolaylık sağlamak… Özellikle bölgede bu konuda pozitif ayrımcılık uygulanması gerekiyor. İşsizliğin en fazla olduğu bölgede yaşıyoruz. İnsanlar yoksullaşıyor. İnsanlar iş istiyor. Evlerine helal bir lokma götürebilmek istiyorlar. Kente dönüp bir bakın, sınırlı sayıda fabrikadan ve yatırımdan başka ne görüyorsunuz? Kentin dört bir yanının fabrikalarla donatılması gerekiyordu. Ancak gel gör ki hem desteksizlikten hem de bölgedeki sorunlardan dolayı yatırım anlamında eksiklik yaşanıyor.

İnternet cafelere 18 yaşın altındaki çocukların alınmaması gerekiyor. Normalde de yasak olmasına rağmen birçok esnaf, bu kurala uymuyor. Bu da çocukların olumsuz davranışlar sergilemelerini sağlıyor. Örneğin şiddet içeren oyunlar oynadıkları zaman o oyunlardan etkileniyorlar ve gerçek hayatı da öyle zannediyorlar. Ya da o ortamlar da sigara, küfür gibi kötü alışkanlıklar kapıyorlar. Bu durum aileleri de biz Batman halkını da fazlasıyla üzüyor. Bu tür durumların yaşanmasını istemiyoruz. Cafe işletmecileri bunlara dikkat etmelidir, 18 yaşın altındakileri cafelere almamalıdır.

Batman Sonsöz Gazetesi’ne teşekkür ediyorum. Bütün yerel basının, halkın sorunlarına eğilmesi gerektiğini düşünüyorum. Halk, basını her sorunda yanında görmek istiyor. Ulusal basında bu anlamda yetersizlikler ve çatlaklar söz konusu. Halka karşı sırtlarını dönmüş medya grupları var. Ancak Batman’da böyle bir şeyle karşılaşmak istemiyoruz. Basın, kendine halkı ilke edinmelidir. Devamlı sokakta olmalı, vatandaşın sorununu vatandaşın kendisinden dinlemelidir. Bu konuda sizin aracılığınız ile bütün Batman basınına sesleniyorum. Bu halk tarafından benimsenmek ve kabul görmek istiyorsanız, vatandaşı sorunları ile baş başa bırakmamalısınız.

Sonsöz Sende köşesi için ben de bir seyyar esnaf olarak görüşlerimi bildirmek istiyorum. Tezgâhımda sezonun meyvelerini satarak ekmeğimi kazanıyorum. Batmanlı vatandaşa şunu söylemek istiyorum, kendi köylerinde, kendi arazilerinde yetiştirilen meyve ve sebzelere rağbet göstersinler. İthal meyve ve sebzelerin organik olup olmadığını nasıl anlayacaklar? Sonuçta organik olmayan ürünlerin ne tür hastalık ve rahatsızlıklara yol açtıkları çok iyi biliniyor. Kendi çiftçisi, manavı, esnafı dururken, gidip AVM’lerde ithal ürün almasınlar.