ZAMAN TÜNELİNDE “BAZAR 72”

Bu hafta çok renkli, çok farklı deyim yerindeyse; tarih kokan bir mekandayız. İlçe otogarının, yanında bulunan “Bazar72”nin kapısından içeri giriyoruz. Büyük bir heyecan ve şaşkınlıkla “Bazar72” kurucularından olan Münir Yıldırım ve babasının karşılamasıyla yerimizi alıyoruz. Kahvemizi de aldıktan sonra Münir Yıldırım’la röportajımıza başlıyoruz.

Bu renkli mekan ilk olarak Münir, Latif ve İdris Yıldırım kardeşler yönetiminde; ilçe otogarının yanında 1972 yılında, Batman’a görücüye çıkıyor. O günden bu yana da 40 yılı aşkın bir süredir, istikrarlı bir şekilde yolunda yürümektedir.

“Bazar72”nin özel bir anlamı olup olmadığını sorduğumda Münir Yıldırım, öncelikle bazar kelimesinin Rusça bir sözcük olduğunu belirtiyor. Ardından bu kelimenin, her şeyi barındırmak, kapsamak anlamına geldiğini söylüyor. Böylelikle Yıldırım “Bazar72” derken, Batman halkına “burada her şey var” mesajını veriyor.

Münir Yıldırım, bu otantik mağazasına verdiği ismin hakkını fazlasıyla vermektedir. Hizmette sınır tanımayan Yıldırım kardeşler, bu noktada kendilerini Batman halkına karşı büyük bir sorumluluk içinde hissediyor. “buraya gelen konuklarımıza, kesinlikle yok demek istemiyoruz. İstedikleri her şeyi buradan temin etmelerini istiyoruz. Aradıkları bir şeye yok dediğimizde, inanın kendimizi eksik ve çok kötü hissediyoruz. Dolayısıyla mümkün olduğunca, burada her şeyi bulundurmaya çalışıyoruz.” cümlelerini sıralayan Münir Yıldırım’ın kardeşi İdris Yıldırım da, bu sınırsız hizmet anlayışını tatlı bir anısıyla pekiştiriyor. Yıldırım başlıyor anısını anlatmaya. “Yurt dışından Batman’a akrabasını ziyarete gelen biri, akrabasıyla bir gün mağazamıza geldi. Tabi bunlar öncesinde bir iddiaya girmişler. Yurt dışından gelen, akrabasına gramafon iğnesi aradığını; ama bir türlü bulamadığını söylemiş. Akrabası da bizim burada ‘Bazar72’ diye bir yer var, orada bulabiliriz istediğini demiş. Yurt dışından gelen misafiri de gülmüş, inanmamış ve eğer dediğin yerde gerçekten de gramafon iğnesi varsa, sana 100 dolar verecem; yoksa da sen bana vereceksin, demiş. Neyse, bunlar mağazamıza gelip iğneyi sordular. Ben de var, dedim. 10 tane var mı, diye sordu. İstediğin kadar var dedim. Sapsarı kesilen adam, şaşkınlığını gizleyemedi ve ben yurt dışında bile 200 dolara bulamamıştım, dedi.” İdris Yıldırım’ın anlattığı bu anısını biz de heyecanla dinledik.

Münir Yıldırım’ın bu işe nasıl, nerden başladığını merak ediyorum. Öyle ya böyle otantik, tarihi ürünleri toplayıp getirtmek, kolay olmasa gerek. Aklınıza gelebilecek her şey ya da şöyle söyleyeyim; kimsenin aklına gelmeyecek şeyler, bu mağazada var. Dolayısıyla böyle eksiksiz bir şekilde, bu işi nasıl yaptığını merak ediyor ve Münir Yıldırım’a soruyorum. Yıldırım “Otantik, tarihi şeylere küçüklüğümden beri çok ilgi duyuyordum. Bu merakımın, ilgimin bir işe yaramasını istedim, heba olmasını istemedim ve burayı açtım. Açarken evet risklerinin olabileceğinin de farkındaydım. Ama ticaretten de hiç korkmadım. Bir diğer nedeniyse, kültürümüzü yaşatmak istedim. Bir mozaik var çünkü bu bölgede. Bu kültürün, bu tarihi dokunun kaybolmasını istemedim.

Çok emek, çok özveri ister. Bu işi sevmeden yapamazsınız. Ben de bu işi büyük bir aşkla, sevgiyle yapıyorum.” açıklamasıyla merakımı gideriyor.

Böyle otantik ürünleri barındıran bir mağazaya, gelen konukların tepkisi ne oluyor, diye sorduğumda Yıldırım “Konuklarımız, kapıdan içeri girip mağazayı gezdikçe çok şaşırıyorlar. Batman’da böyle bir yerin olduğundan habersiz olduklarını; arayıp da Batman’da bulamadıklarını, almak için taaa nerelere gittiklerini söyledikten sonra da bize kızıyorlar, kendimizi yeterince tanıtamadığımız için.” yanıtını veriyor.    

Kendini bir deryaya benzeten Münir Yıldırım, çok derin çalıştığını kazı işlerinden de anladığını belirtiyor. Yıldırım otantik ürünleri mağazaya getirtmekle kalmıyor; aynı zamanda imalatını da yapıyor bu otantik ürünlerin. Çömlek grubundaki ürünler, sedir grupları ve beşik imalatını yapıyor. Çok güzel kilimler dokuyor. Dokuduğu kilimlere; tarihe, kültürlere ve otantiğe olan sevgisini de ilmek ilmek işliyor Münir Yıldırım.

Şubeleşmeyi ve bu işi en az bir 100 yıl daha yaşatmayı, nesillere aktarmayı hedefleyen “Bazar72” kurucuları, kendilerini ziyaret etmeleri, mağazalarını gezip bir çaylarını içmeleri için yetkililere de çağrıda bulunuyor. Buranın bir Açıkhava müzesi olduğunu ve kültürü yaşatmak adına yetkililerin kendilerine ziyarette bulunmaları gerektiğini dile getiriyor.

Neler var bu seçkin mağazada? Neler yok ki…

Geyik postu, dana, Ankara keçisi postu, ceylan derisi, bakır kapkacaklar; ibrikler sürahiler,  bakraçlar, bakır servis setleri, bakır hamam tasları, bakır cezveler, bakır tencere ve tavalar, gümüş aksesuar ve kapkacaklar, eski taş boncuklar, eski ütüler (içine ateş konulan ütüler) nargile ve tütünü, (aromalı) çömlek, testi, küp, ekolojik oyuncaklar, sepetler, baston, yastık, minder, sedir, beşik, gramafon ve taş plaklar, eski radyolar, ipek kilimler, tiftik namazlıklar, heybeler, eski gaz lambaları bal mumu, eski otantik ürünler, inci kolyeler, otantik aksesuarlar… hepsini anlatmam inanın mümkün değil. At nalı bile var. Daha ne söyleyeyim? Şunu söyleyebilirim: Eskiye dair, aklınıza gelebilecek, istediğiniz her şeyi burada bulabilirsiniz. Çünkü Münir Yıldırım’ın da deyimiyle burası gizli bir hazinedir.

Şimdi siz bu eski, otantik ürünlerin çok pahalı olduğunu düşünürsünüz. Onu da sizler için Münir Yıldırım’a sordum. Yıldırım, ürünlerin hiç de öyle sanıldığı gibi pahalı olmadığını dile getiriyor. Nedenini de mekanın kendisine ait olduğunu dolayısıyla kira vermediğini ayrıca  eleman da çalıştırmadığına bağlıyor. Yani hizmet adına, kültürü yaşatmak adına her türlü kolaylığı sağlıyor, Münir Yıldırım Batman halkına.

İlçe otogarının yanında bulunan “Bazar72” saat 06.00-18.00 saatlerinde sizleri karşılamak ve ağırlamak için beklemektedir. Ne duruyorsunuz o zaman? Kendinizi ve sevdiklerinizi mutlu etmek için hemen yola koyulun!