Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29 Ekim 1923 günü gerçekleşen oturumunda Mustafa Kemal'in hazırladığı anayasa değişikliği teklifinin kabul edilmesiyle Türkiye Devleti'nin yönetim şekli cumhuriyet olarak belirlendi.
29 Ekim 2023 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti 100 yılını geride bıraktı.
Temel amacı insanca, kardeşçe ve bir arada yaşamak olan Cumhuriyet büyük ve anlamlı bir mirastır.
Cumhuriyet, mülkiyet hakkı, demokrasi, özgürlük, hukuk, devlet sistemi gibi kavramları anayasal güvence altına alır.
Cumhuriyetin en önemli özelliği de devlet yönetimin kayıtsız ve şartsız olarak milletin olmasıdır.
Cumhuriyet bu hali ile kulağa hoş geliyor.
Ama uygulamada ise kişi ve bazı kurumların zaman zaman kararları tartışma konusu olabiliyor.
Mesela halkın her seçtiği, halkın kararı ile mi görevden alınıyor?
Milletin kendi oyu ile seçimlerde ‘bu benim mecliste vekilim, belediyede başkanım’ olsun dediği kişiyi halk mı tekrar görevinden alıyor?
Tabi ki hayır.
Yine yüz yıllık cumhuriyet döneminde okullara, kışlalara kılık kıyafetlerinden dolayı insanlar alınmadı, inançlarından fikirlerinden dolayı cezaevlerine atıldı.
Sokakta bile insanların kendi ana dilleri ile konuşmaları, türkü söylemeleri yasaklandı.
Anlayacağınız cumhuriyetin birçok kazanımının yanında birtakım yanlış uygulamalar da oldu.
Yanlışlıkların temel sebebi de bu önemli mirasın kurallarının kişiler tarafından istismar ve keyfiyetinden kaynaklıdır.
Peki, 100 yılında cumhuriyetten ne anlıyoruz ve nasıl bir cumhuriyet hayal ediyoruz?
Herkesin inancına, kültürüne, kimliğine ve düşüncesine saygı duyulan bir cumhuriyet mi?
Siyasetin esir aldığı, çıkar, çatışma ve zıtlık olarak kabul edildiği, barış ile ilgisi olmayan bir cumhuriyet mi?
İnsan ve doğa hakkının korunduğu bir cumhuriyet mi?
Demokrasi ve insan haklarından uzak bir cumhuriyet mi?
Tümü ile insan odaklı, adil ve özgür bir cumhuriyet mi?
Bu yönde soruları çoğaltabiliriz. Ama tercih belli.
Özünde herkes cumhuriyeti, temeli adalet olan bir işleyiş biçiminde olmasını istiyor.
Cumhuriyetten anladığımız da tam budur.
Yeniliklere açık, şeffaf ve kapsayıcı bir cumhuriyet, çoğunluğun ortak talebidir.
Cumhuriyetin gerçek ideallerini yaşatmak ve buna sahip çıkmak, her yurtlaşın görevdir.
Bu cumhuriyet hepimizin.
Bu ülkede yaşayanlar olarak atalarımız bedeller ödeyerek Türkiye Cumhuriyetini kurdu.
Bu yüzden kimsenin kimseden üstünlüğü ve kimsenin bu topraklar üzerinde diğerinden fazla hakkı da yoktur.
Kimsenin kimseyi ötekileştirme gibi bir hakkı olmaz, olmamalıdır.
Cumhuriyeti kendi güdümlerine almaya çalışanların çabaları da beyhudedir.
Çağdaş, modern, eşitlikçi ve tüm farklılıkları kapsayan cumhuriyet değerlerine dün olduğu gibi bugün de sahip çıkmaya çalışmalıyız.
Cumhuriyetin 100. yılını bu duygu ve düşüncelerle kutluyorum.