15 Şubat’ta bir komplo olduğu, birilerinin birilerini sattığı, birilerinin kirli pazarlıklar yaptığı, bu pazarlığın içerisinde, para, kan ve toprak olduğu kesin!
Birilerinin 15 Şubat’ta aldığının bedelini uzun yıllar boyunca kademeli olarak ödeyeceği veya ödettirildiği de kesin!
Birilerinin bunu perdelemek için hedef saptırıp, konuyu başka yerlere çektiği de kesin!
Kesin olmayan tek şey, sokağa dökülen kişilerin kafasındaki tablodur.
Sokağa çıkıyor, bağırıp çağırıyor, protesto ediyorlar, komplo diye haykırıp sağa sola saldırıyorlar, ama asıl müsebbiplere hiçbir şey demiyorlar! Ya da onları görmüyor, görmek istemiyorlar…
15 Şubat komplosu diye lanse edilmeye çalışılan, Öcalan’ın ülkeye getirilme olayı eğer bir oyunsa, Türkiye Cumhuriyet devleti bu oyunda ne şahtır, ne de vezir, at ya da kale, fil de değil, sadece bir piyon. İyi planlanan uzun vadeli bir oyunun sonucunda, rakip şah, piyonun önüne atıldı. Şahın kaçacak yeri yoktu, piyonda yemese, yenilecekti…
Şimdi birileri çıkıp piyona saldırıp, sallıyorlar!
Geçin bunları kardeşim, asıl komployu görmeyip, son hamleye göre yorum yaparsanız, birileri size komplonun parçası der!
Bugün de asıl komployu örtmek için farklı komplolar sergilenmeye çalışılıyor.
Hâlbuki ABD’nin izni ve haberi olmadan böyle bir operasyonun o günkü şartlarda gerçekleşmesi imkânsızdı. Bunu sokağa çıkanlar da biliyor, onları sokağa sürenler de, Öcalan’da, onu getirenler de!
Zaten dönemin başbakanı Bülent Ecevit, itiraf etmişti: “ABD Öcalan’ı bize niye verdi anlamadım” diyerek.
Biz bu anlamamazlığı, hastalığına veriyoruz! Lakin Öcalan Türkiye’ye geldikten 35 gün sonra Ecevit’in çok sevdiği Fethullah Gülen, ABD’ye gönderildi.
Ondan 4 gün sonrada parlak bir siyasi kariyere sahip olan İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan hapse girdi. Hemen sonra yapılan seçimde de Ecevit tek başına iktidara geldi…
Tabii ki bunların tümü tesadüftür! Ayakta durmayı beceremeyen, borcun faizini bile ödeyemeyen, karısına bile laf geçiremeyen birisi, uluslararası tüm istihbarat örgütlerini alt edip, Kenya’ya ekip gönderip, Öcalan’ aldı. Bütün dünya buna şaşırdı!
Biraz akıllı olun, gözünüzü açın artık! Tecavüzcünüze aşık olduğunuzun farkına varın! Sizi gaza getirenler sizi satanlardır. Komployu kuran, kanınızı akıtan, üzerinize bahis oynayan…
Komployu görün ama kendi gözlerinizle, başkalarının değil. Kendi gözleriniz ve uygun gözlükle. Bazen göz sizin de olsa, gözlük uygun değilse, bulanık görürsünüz!
Tıpkı Kobanê’de olduğu gibi. ABD’nin IŞİD’e silah attığını dünya alem gördü. Onlara lojistik destek sağladığını da hatta saflarında ABD’lilerin savaştığını da!
Ama nedir, adamlar iki uçak kaldırıp, 3-5 ahırı, enkazı veya mevziiyi bombaladığı için “Bıji Obama”
“Katil Erdoğan” .
Doğan Müslüman çocuğun ismi Obama konuyor. Nerde doğdu, Türkiye’de, kimin hastanesinde, Erdoğan’ın, kimin doktoru Erdoğan’ın doktoru. Bu çocuğun anne babasına kim bakıyor, onları savunanların yarlılarını kim tedavi ediyor Erdoğan!
Tamam Erdoğan’ın Suriye politikasını tasvip etmeyebilirsiniz, onun orada günahsız olduğunu iddia etmiyoruz ama bu kadarda körlük olmaz. Eğer Erdoğan katilse, Obama katil karedir. Siz Obama ismini koyup, Erdoğan’a katil derseniz, daha çoook komplolara maruz kalırsınız.
Kimse çocuğunu bir katilin insafına bırakmaz, ırkının katilinin ismini de çocuğuna koymaz!
Kürtlerden başka!
İnsanların gerçek komplo ve komplocuları gördüğü bir toplum dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…