Kadının toplumdaki rolüne ve geleneksel misyonuna bakıldığında bu dünyada en ağır yük bence kadınların omzundadır.
Toplumsal yapılar, gelenekler, yargılar, inançlar ve tutumlardan dolayı kadının yükü çok ağırdır.
Bu zorluk ve ağır yükün altında ezilen kadınlar, erkeklerle eşit şekilde haklarına erişme ve bunları uygulama fırsatına sahip olamamaktadır.
Kadının çilesi, insanlık tarihi ile eş değerdir.
Hiçbir zaman ve hiçbir ülkede kamusal ve siyasal hayatta kadınlar, erkeklerle eşit haklara sahip olmamıştır.
Toplumumuzda halen kadınlar hemen hemen her gün şiddete baskıya maruz kalmaktadır.
Nitekim 8 Mart Kadınlar Gününde bile şiddet mağduru bir kadın Batmanda eşi tarafından silahla vurularak öldürüldü.
8 Martta bir kadın kanlar içinde yere yığıldı.
Henüz ömrünün baharında olan bir kadın daha yaşamından edildi.
O yaşamından edildiğinde günlerden bahar ve takvimler ne acıdır ki 8 Mart’ı gösteriyordu.
Bahar yeni yüzünü göstermeye başlamış, çiçekler henüz açmamıştı.
Bir baharda açacak rengârenk çiçekleri göremeden bir kadın daha öldürüldü.
Bir kadın daha erkek şiddetinin kurbanı oldu.
Bir kadın daha namludan çıkan kurşunların hedefi oldu.
Söz bitti, 8 Mart sevincini yaşayamadı Batmanlı Kadınlar.
Cinayet haberi ile hepimizin yüreğine o kurşunlar saplandı.
Kocasının evini terk etti diyorlar her öldürülen kadının ardından.
Oysa öldürmenin hiçbir haklı gerekçesi olamaz.
Hele hele o öldürülen bir kadınsa ve hele hele günlerden 8 Mart ise...
Bir kadın cinayeti sonrasında bir kez daha utandık, ama işlenen cinayet 8 Mart Kadınlar Gününde olunca utancımız katlandıkça katlandı.
Erkek şiddetine maruz kalan kadınlar ancak öldürülünce haber oluyor.
Oysa öldürülmeden önce bir şeyler yapmak lazım, şiddet mağduru kadınlar için.
Her türlü şiddet için güçlü bir kadın dayanışması şarttır.
Kadınlara yönelik her türlü şiddet dur denilmeli artık.
Kadına yönelik şiddet tüm dünyada yaygındır ve halen ülkemizdeki insan hakları, ihlallerinin başında gelmektedir.
Araştırmalara göre Batmanda halen her iki kadından biri psikolojik ve fiziki şiddete maruz kalmaktadır.
Cinsel, istismar, zorla evlendirme, çocuk gelinler de halen çok yaygın.
Belli ki yasalar tek başına kadınların sorunlarını çözmek için yetmiyor.
Anlayışın ve kadına bakışın değişmesi de gerekir.
Sosyal normlar, klişeleri ve güç ilişkilerini de kapsayan kapsamlı bir anlayış değişikliğine ihtiyaç var.
Adil ve eşit olmayan ekonomik düzen, sosyal yaşam, aile hayatı ve toplumsal davranışlar değişmedikçe kadına yönelik şiddet, baskı ve ayırımcılığın da biteceğine inanmıyorum.
Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların özgürlüğü olmadan kadınlar yaşadıkları eziyetten ve omuzlarındaki yükten kurtulamaz ve kadın cinayetleri son bulmaz.
2010 yılından bu yana Batman ili genelinde erkek şiddetine maruz kalıp silahla öldürülen kadın sayısı 20’ymiş.
Tabi bir de intihar süsü verilen cinayetler var.
Şiddetin sonu bir türlü gelmiyor bu topraklarda.
Çünkü cezalar. Yaptırımlar ve toplumsal baskı yeterli durdurmak için.
Bu yüzden 8 Martta bile kanlar içerisinde sokak ortasında bir kadın yerde yatıyor.
Hangi vicdan, hangi din bunu kabul eder, yeter artık.
Kadınlar gününü bir mesajla kutlamakla kadın cinayetleri bitmez.
Bu tür barbarlıkların tekrarlanmaması ve cinsiyete dayalı şiddetin son bulması için herkesin üzerine düşeni yapması gerekir.
Ya da görevini yapmayanlar kadın hakları ile ilgili tek kelime etmesinler lütfen.