McKinsey ile yapılan anlaşmanı ekonomik, siyasi ve askeri boyutu hepimizi ilgilendirse de işin ahret boyutu yanı hayır ve sevabı kısmı sadece iktidar ve destek verenleri ilgilendiği bir gerçektir.
İslami bir yazar kimliği ile bilinen Abdurrahman Dilipak’ın ve yine dindar bir kanal olarak kendini lanse eden Akit TV’de yayınlanan ‘Derin Gerçekler’ adlı programda gündeme dair açıklamalarında: “İMF gelse bundan daha kötü olmaz” diyen Dilipak “Ya ben kendimi inkar edeceğim ve AK Partililere şirin gözükeceğim ya da susacağım. Bu iktidara hep destek oldum ama yanlışa karşı çıkarım. McKınsey’in FETO’dan farkı yoktur. ENRON’a danışmanlık yapan bir kirli şirketi Türkiye’ye sokamazsınız. Bunu yapamazsınız. Sokarsanız Cehennemin dibine kadar yolunuz var… Türk ekonomisi batacak. Eğer önlem alınmazsa Türkiye’ye de Tayip Erdoğan’a da yazık olacak” demesi gerçekten çok manidardır.
Yazının analizine yapmadan önce kendilerini İslam’ın temsilcisi Ülkenin de sahibi gören bu zevat ve sahip oldukları kuruluşlara bir çift sözüm olacak.
Yüce Allah(cc) Maide suresi 8 ayet:
Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutun, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakını. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (diy. Mea)
Bu ve buna benzer ayetler adaletin ne kadar önemli olduğu, kendimize değil düşman kabul etiklerimize karşı dahi adil olmayı emir ettiği bir gerçektir.
Sayın Dilipak ve onu avaneleri Allah’ın emri olan adalete hiç dikkat etmişler midir ki kendilerini İslami STK olarak kabul ediyorlar.
Destekledikler partileri için, ülkenin yarısına karşı attıkları iftiralar, ayrıştırıcı dil, kafir, munafık, hain… ve daha nice söz ve eylemlerini “Elinde ve dilinden insanların emin olduğu kimse” olan Müslümanlıkla ve İslam’la nasıl izah edilebilir.
İslam dini açısında günahları şirkten(Allah’a ortak koşmaktan) ve İnkardan sonra en büyük günah olan; İçki, kumar, Faiz ve benzerlileri ile Kul Hakkı ihlalleri konusunda İktidarın politikalarına karşı mücadele etmeyen birisi, cemaat, tarikat, basın ve yayın kuruluşu nasıl İslami STK’lar olabilir.
Yine bazı basın ve yayın kuruluşlarının onları topluma “İslami kesimin yazarı” diye takdim etmeleri ayrı bir garabettir.
Dilipak’ın, McKinsey eleştirisine gelince, yangından mal kaçırırcasına aceleci, trajik komik bir açıklama. Yanlışı bilen, yanlış yapanı bilen ancak iki yüzlülük yapıp hedef saptırmaya yönelik bir açıklama.
Ak Parti’nin tek başına iktidar olmasında, Millet meclisinin işlevselliğini yitirmesinde, tek kişinin atama ve kararların alınmasında ve kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine sahip başkanlık sisteminin kurulmasında sizin hiç mi etkiniz olmadı.
McKinsley ile yapılan anlaşmayı hangi hükümet ve hangi lider atadı veya bu anlaşmayı durdurabilecek iptal edebilecek kim? Açık ve net neden söylemiyorsunuz?
“Türkiye ve Sayın Erdoğan’a yazık olur” diyorsunuz. Kim ve hangi güç ona yazık edebilir? Sorular ve sorular
Bana göre McKinsley ile yapılan anlaşma Sayın Erdoğan ve ekibinin danışabilecek dürüst kimseyi çevrelerinde bulmamalarından kaynaklandığıdır.
Özellikle Mücahitlikten müteahhitliğe terfi edenlerden bıktığını, onların istek ve ihtiraslarına karşı bu yolu seçtiğini düşünüyorum.
Sayın Dilipak ve onun gibi sivri dilli olanların, ayrıştırıcı ve kin kusan söylem ve eylemlerinin iktidar üzerindeki baskılarının azalacağından bu tür açıklamaların artacağıdır.
Sayın Dilipak vatan ve din için değil saltanatlarının devamını istedikleridir. Bunu içindir ki Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan kendi saflarına çekmek “Türkiye ve Erdoğan’a yazık olur” cümlesini ve etki alanlarına müdahale olan McKinsey anlaşmasını iptali edilme çabası olarak düşünüyorum.