-Acılarla kuşatılanlara ithaf olunur-
Acılar var anlatılmaz kimi acılar da yaşanmaz boyutlarda olup yaralar, sinedeki yüreği adeta paralar.
Acılar kuşattığında etrafınızı “As an İsland” “Bir Ada misali” dönülmez bir yolun bilinmez, anlatılmaz bir evresindesiniz. Gözleriniz onu arar. Peki, bulur mu arayan gözler arananı? Ayrılıklar acı mı verir? Acılar mı ayırır sizi alıp götürür bir gizeme, dönüşsüzlüğe geride bırakılan anılar ve yaşanmış hayalden de öte dramla, keder ile mutluluk kolay, kolay unutulabilir mi?
Ayrılıklar ve acılar aşkı olgunlaştırır şarabı yıllandıran ve değerli hale getiren kadehin içine dökülme arzusu, kadehle buluşma hasreti ve uzun mahzenli yıllar değilse nedir?
Şarap misali yıllanan, üstünden çok uzun yıllar geçen aşklar yıllansa da acısı diner mi?
Aşk ayrılık, gözyaşları ve acılarla dolu aşklaşır meşk olur bu hali bilmeyenler, yaşamayanlar aşkları uğruna terk - i diyar edip o ateşte yanmayanlar, yaprak misali sararıp solmayanlar bu uğurda ayrılıklara ve acılara katlanmayanlar aşkı bilirler mi?
Bir dem olsun için, için ağlamayanlar ruhlarını, sevdalarını, gözyaşlarını o sevgiden nasiplenmeyenler aşkı anlayıp anlatabilirler mi?
Önlerine ölüm ile hayat sunulduğunda hayatı red edip ölümü seçenlerin ayrılıklarını, aşklarını şiirsel yaşanmış mısralarını kimler anlayabilir ki âşıklardan başka?
Bir an olsun onu görme uğruna ölümü, ayrılığı çileli acıları seçenler hani şimdi neredeler? Mavi atlasta koyu karanlığı ışıl, ışıl aydınlatan ve sonsuza dek bizleri izleyen yıldızlar mıdırlar? Her yıldız efsanevi bir aşkın sembolü mü? Ta kendisi mi?
Bilen, anlayan o gizeme gidip gelenler var mı ruhsal olarak, bedensiz olsa da feryat eder ıslak gözlerle ozan. Şiir ağlar, türküsü ağlar, saz ağlar, söz ağlar bu uğurda ayrılanlar ağlar.
İlahi aşka dönüşemeyip fizikten öteye geçemeyen aşka aşk denilir mi hiç?
Dedim ya ayrılık ve aşk acılarla birleşip etrafınızı kuşattığında artık siz yoksunuz bedenler de kayıplar listesindedir ruhlar arası yolculuk başlamıştır. Mekân ve zaman bitmiştir. Sıfır zaman sıfır hayat nabız ve soluklardan arınmışsınızdır.
Ayrılıklar ve acılar alır götürür sizi evrenin ifade edilemez âlemine şaraba dönüşen bir aşkta o var siz varsınız o deryada belki birer damla olarak içilmeyi bekleyen bardağa kadehe de artık ihtiyaç bile duyulmayan gerçek bir şarap geride bıraktığınız yaşamda eşine benzerine rastlanmayan kokusuz, hacimsiz ruhunuzun aradığı, özlediği adeta ihtiyaç duyduğu bir şarap.
Böylesi sevdalar yaşandı bu kirli ve kahır dolusu Dünya’da kimseler bilmeden, görmeden ama yaşandı.
Edebiyat, şiir, şarkı, mısralar, hazin elem yüklü türküler bu sevdaların ve aşkların meyvaları mıdırlar bize geride kalan. Diye düşünmeden de edemiyorum.
***
Bazı okurlarımın beklentisi içinde oldukları yazı türü bu tür yazılardır farkında ve bilincinde değil değilim.
Ama şu bilinmeli ki bu kategoriye giren yazılar her zaman yazılmaz bu bir his ediş, bir duygu fırtınasıdır yazara bile ait ve bağlı olmayan.
Tıpkı gümüş rüzgarlarda olduğu gibi. Anılar mezarlığında başlarken amacım edebi yazmaya çalışmaktı gördüğünüz ve okuduğunuz üzere başaramadım itiraf etmek perdelemeden doğruları yalın ve makyajsız olarak ifade etmek de erdemlik değil mi?
Acılar ve ayrılıklar bizlerin ortak paydası olduğundan beğenip yorumlar atacağınızı tahmin ediyorum.
Kalın her nevi ayrılık ve acılardan olabildiğince uzak, mutlu ve umutlu pırıl, pırıl ışıldayan hayat dolu bakışlarla güzelliklere ait ne varsa sizlerin olsun dileklerimle.
Beğeneceğinizi umduğum minik bir şiirimle bitiriyorum.
YILLARDAN SONRA Yolda karşılaşmıştık Kucağında minik bebeği ile Gencecik yaşta dul kalmış Halen güzel mi güzeldi Bakıştık sitemle Bir suçluyu ararcasına Belli ki o da unutmamıştı Islak ve nemli gözleri Bana çok şey anlatıyordu Zaman ve ayrılık Ve yıllar Beni benden etmişti Ondan etmişti Başka bir ben etmişti Ardım sıra dönüp baktı Baktı ağladı, baktı ağladı Ayrılık belki ayırdı Aşkta vefada, acılarda Gönlüm ve gözlerim Yorgun, ağlamaklı Hep onda kaldı.
31/03/2016 İstanbul
M. Ekmen
Kalın sağlık ve sevgiyle siz saygın Batmanlılar ve değerli Sonsöz okurlarımız.