Bilimkurgu film senaryolarını aratmayan bir hal yaşadık. Eşyanın aklı insanın aklını esir aldı. Hükmetmeye çalıştı hayata. Zamana hükmetmeye çalıştı eşya.
Dünya genelinde 25 Ekimde geri alınan saatler Türkiye’de seçim dolayısıyla ertelenince milletin feleği şaştı kaldı.
Bir saat geç uyanıp işe geç gidenler mi dersiniz ezanı bir saat geç okuyanı mı, saat şu an kaç diye birbirine sormayanı kalmadı.
Gidişat kötü, akıllandıkça küstahlaşan eşyanın ilk hamlesi değilse de ilk bariz ve yaygın sinyalidir bu olacakların.
Birçoğumuzun cebindeki akıllı telefonlarda malumunuz 3 temel işletim sistemi var bunlardan İOS ve Windows’u bir kenara koyarsak akıllı cihaz pazarındaki en büyük paya sahip Android işletim sisteminin ismini nerden aldığını biliyor musunuz?
Android insan kelimesinden türetilmiş bir kelime “İnsansı” anlamına geliyor. Bilim kurgu filmlerinden hatırlayacağınız Cyborg kelimesine benzer bir anlam taşısa da Cyborg genellikle hem canlı hem makine bileşiminden oluşan varlıklara verilen isim, Android bütünüyle insansı makinelere verilen isimdir. Kelimenin ilk kez “Yarının Havva”sı adlı kitabında Mathias Villiers de l'Isle-Adam (1838–1889) tarafından kullanıldığı bilinir.
Android kâbuslara hazır mısınız? Bu şekilde gidişatın bize neler yaşatabileceğini hiç düşündünüz mü? Eminim ki şöyle durup düşünseniz ve bugün hepimizin cebinde taşıdığımız cep telefonlarının neler yapabildiğini ya da cep telefonlarıyla neler yapılabildiğini bilseniz korkmaya başlarsınız.
Korkmaya başladıktan sonra kendinizi ve ailenizi bu olacaklardan korumak için akıllı cihazlardan uzak durmaya başlarsınız diyeceğim ama maalesef onu yapmak artık her babayiğidin harcı değil gibi. Çünkü akıllı cihazlar hepimizi uyuşturmuş bağımlısı yapmış o mekanik aklın.
Cep telefonunuzu almadan evden çıkabildiğiniz bir gününüz oldu mu? Ya da kapatıp telefonunuzu onu kurcalamadan durduğunuz en uzun zaman dilimi kaç saat ya da kaç dakika?
Ona sormadan adres bulabiliyor musunuz?
Ona sormadan sevdiklerinizin özel günlerini hatırlayabiliyor musunuz?
Ona bakmadan eş dostun ahvalinden haberdar mısınız?
Hadi biraz daha ileri gidelim ona danışmadan kimle arkadaş sevgili ya da eş olabileceğinize karar verebiliyor musunuz?
İnsanların ne konuşup ne paylaşacağına kimle ne kadar uyumlu olup ne kadar yakınlaşabileceğine, ne satın alıp neyi atacağına kim karar veriyor dersiniz?
Sizi söylediğinizden, inandığınızdan şüpheye düşürüp sonra da istediği şeyi söylettirip istediğine inandırmıyor mu?
Kimi niçin nasıl ve neyinizle dürteceğinize bile siz değil o karar veriyor.
Edepse onun edepsizliği akılsa onun aklı ne öğretiyor bize dersiniz?
Kolaylaştırıyor, tembelleştiriyor edepsizleştiriyor ve akılsızlaştırıyor hepimizi.
Bu mekanik akıl ne öğretiyor bize?