Bereketli bir bahar sonrasında başlayan hasat döneminin sevincini tarla ve anız yangınları gölgeledi.
Ardı ardına yanşan yangınlar özellikle doğaya ciddi manada zarar verirken mal kaybına da yol açtı.
Bu yangınların en büyüğü dün Batmana bağlı Akuba Köyünde yaşandı.
Bu yangının çıkış sebebi ile ilgili çeşitli iddialar var.
Kimine göre ikinci ürün için anız yakanlar tarafından çıkarıldı, kimisi de şimşek yakması sonucu anız yangınının çıkıp yayıldığını söylüyor.
Yangının alevlerini Batman’dan görenler bile ürktü.
Alevler geceyi aydınlattı, dumanlar Batmana kadar ulaştı.
Yangını söndürmekle görevli ekipler var güçleri ile mücadele etti.
Yangın, zor da olsa yerleşim alanlarına ulaşmadan söndürüldü.
Yangın sonrası hem valilik hem belediye ekipleri açıklamalarda bulundu.
Ne valilik, belediyenin seferber olan yangın söndürme ekibinden söz etti, ne de belediye valilik koordinesindeki ekiplerden söz etti.
Valilik ve Belediye dışında ne kadar kurum ve kuruluş varsa ellerindeki tanker ve itfaiye araçları, hatta polise ait TOMA’lar dahil yangına müdahale etti.
Vali Ekrem Canalp bizzat yangına müdahale ekiplerini koordine etti.
Herkesin seferber olduğu gecede belediye kırmızı alarm vererek kendi bünyesinde ne kadar su tankeri, itfaiye ve arazöz varsa bizzat Belediye Eş Başkanı Gülistan Sönük idaresinde yangına müdahale ediyordu. Belediye olmadan bu yangının kontrol altına alınması daha zor olurdu.
Bu bir doğal afet durumuydu elbette herkesin seferber olması gerekirdi.
İşin tuhaf tarafı ise doğal afette bile kurumlar birbiriyle koordineli çalışmıyor, yangın sonrası birbirlerinin çabalarından söz etmiyor.
Bir tehlikeyi canı pahasına engelleyenlere teşekkür edilirken bile herkes kendisine bağlı olana teşekkür ediyor.
Bu denli bir kutuplaşma ve bir yok sayma ortamında anız yangınları ile nasıl baş edileceği, yangın çıkarsa nasıl söndürüleceğinin hesapları yapılıyor.
Üstelik anız yangınlarını önleme ile ilgili yapılan toplantılara bu güne kadar en çok anız yangınlarına karşı mücadele veren, kamuoyunu bilinçlendiren Batman Çevre Gönüllüleri Derneği gibi siyaset üstü bir derneği de katmıyorlar.
Vallahi bu anlayışla, bu yok sayma ve ötekileştirme ile anız yangınları önlenemez.
Yangın gibi bir tehlikedir.
Bir felakettir.
Yakın zamanda şahit oldunuz Çınar’da, Mazidağı’nda ne büyük bir felaket yaşandı.
Bu yangından bile dersler çıkarılmadı.
Esas olan, yangını önlemektir.
Öncelikle buna yönelik çözümler geliştirilmelidir.
Şayet önlemler alınsaydı dün Akuba’da böyle bir felaket yaşanmazdı.
Çınar yangınından sonra bir çevreci ve aktivist olarak civardaki birkaç köyü dolaştım.
Hangi köyler diye merak ediyorsanız, Binatlı, Danalı ve Kösetarla Köyleriydi.
Biçerler tarafından biçilip sapları yerinde bırakıldığından, anız yangını için tehlike arz eden tarlalardaki sapların samana dönüştürülmesi için bizzat girişimlerde bulundum.
Bu sayede de bin dönüm dolayında arazide çalışma başlatıldı.
Bu sadece anız yangınlarına karşı mücadele için bir önlemdir.
Nadasa bırakma da yangınların çıksa dahi yayılmaması için bir önlemdir.
Nasıl ekim için ÇKS desteği sunuluyorsa, en az üç senede bir tarlaların sıra ile nadasa bırakılması gerekir.
Bu sayede hem toprak dinlenir güç kazanır hem de anız yangını önlenir.
Özelikle buğday ve arpa saplarının saman yapılması veya balyalanıp satılması da bir çözümdür.
Diğer bir çözüm de buğday hasadından sonra ikinci ürün için tarlaların sürülmesidir.
Siz bu önlemleri uygulamadan anız yangınların önüne geçemezsiniz.
Anız yangınlarının önlenmesi için tüm paydaşların olmadığı dar masa toplantıları ile sağa sola anız yakmanın suç olduğunu duyurarak bu sorun çözülemez.
Bu sorunun çözümü için tüm taraf ve paydaşların öncelikle iş birliği ve güç birliği yapması lazım.