Geçen hafta kaleme aldığım “Kim Bu Kanaat Önderleri?” başlıklı makaleme gelen şaşırtıcı destek mesajlarından sonra hızımı alamadım,
Uzun süredir gözlemlediğim bir “eksikliği” daha paylaşmak istedim.
Mesele;
Kent yöneticilerinin veya kente gelen üst düzey siyasetçilerin, aşiret liderleriyle toplantıları…
Anlayacağınız mesele;
Bu kez daha derin ve karmaşık…
Kelime tahlili yapalım önce;
Aşiretçilik, örgütlenmiş, büyük aile yapıları olarak biliniyor.
Türk Dil Kurumuna göre “yardımlaşma, birlikte hareket etme” amacı güden aşiretçilik, bölgemizde ise yapı-anlam mutasyonuna uğramış yıllar içinde.
“kan davası, aile içi cezalandırma, namus davaları” sözcükleriyle yan yana kullanılmış, yıllar önce.
Bunda asıl etken, bölge aşiretlerinin yapısı mı yoksa yanlış reklâm mı, uzun kulvarda tartışılacak bir şey bu.
Neyse ki;
Gel zaman, git zaman, her şey değişti.
Aşiret lideri ne derse, aşiretin tüm bireyleri onu onaylayacak ya da onu takip edecek diye bir şey kalmadı.
Yani:
Hiç kimse, evleneceği kişiyi seçerken aşiret liderinden onay almıyor,
Oy vereceği partiyi, aşiret liderinin ağzından çıkacak iki kelimeye göre seçmiyor.
Küçük aile yapısı, şimdilerde daha önemli…
Bireysel özgürlükler, daha çok ön plana çıkıyor.
Buna karşın, bölge idarecilerinin ve bölgeye gelen üst düzey siyasetçilerin, aşiret liderleriyle yaptığı toplantılar…
Temelinde belki de;
“Aşiret liderinin desteğini alırsam, aşiret bireylerinin tamamının oyunu kazanmış olurum” anlayışı yatan toplantılar…
Bence artık çok basit ve bayağı…
“Aşiret” kavramına karşılık gelen bir kavram değil elbette ama aşiret liderleriyle toplanılacağına “kentin aydınlarıyla” toplanılması çok daha doğru…
Kentin sorunlarına gerçekten vakıf akademisyenler, aktivistler, yazar, çizer, şair ve sanatçılar…
Kentlinin ne istediğini bilecek,
Bildiğini doğru kelimelerle aktaracak,
Taleplerini anlatırken “şahsını” değil “toplumu” baz alacak gerçek aydınlar…