24 Kasım öğretmenler gününde çiçekler, böcekler, kelebeklerle öğretmenlerimizi anmak varken, bu başlığı bize attıranlar, Allahın’ızdan bulun! Hiçbir hak, bir masumun hakkına girmeyi mübah gösteremez! 22 yaşındaydı Aybüke öğretmen, yeni atanmıştı, hayat doluydu, öğrencileri onu çok seviyordu.... Bazı insan hakları savunucuları (!) insanlık için sıktıkları kurşunlarla (!) kopardılar onu hayattan. Sorarsanız, AB, BM ve diğer harf gruplarını bağrında toplayan sözde insan hakları ve adalet savunucuları, katilleri savunurlar. Buna da yanlışlıkla oldu derler. Ey kuzu postuna bürünmüş domuz sürüleri, sizin savunduğunuz çakkallar, 150 öğretmenimizi şehit etti. Aybüke öğretmen 22 yaşındaydı, Neşe Öğretmen 21, Nurettin öğretmen 23, İbrahim, Zeki, Mahmut, Ali, Erol... Sorsanız, Barış, Demokrasi, İnsan hakları... Bunlar için mi öldürdünüz bu gencecik fidanları? Ellerindeki kurşun kalemden mi korktunuz? Niye öldürdünüz? Kadın, çocuk ve masumları öldüren hiçbir dava hak değildir! Bize canını emanet edeni tehdit etmeniz, insanlık değildir. Bunların insanlıkta da Kürtlerin töresinde de yeri yoktur! Kürtler, bir kadının örtüsü yere düştüğünde, tüm hayatı durdururlar. Siz ise kadınları vuruyorsunuz! Babası ile birlikte, ellerinde yeni boyattığı okulun boyası, üstünde taşıdığı kömürün karası ile vurdunuz Neşe öğretmeni! Bunu yapan Kürt olamaz, Kürtlükle alakası da olamaz. Ancak Kürtlüğe hakaret etmek için adını kullanan zevatlar yapabilir bunu. Keşke bu zevat LGBTi’yi bildiği kadar Kürtlüğü bilse, onları savunduğu kadar Kürtleri savunsaydı. Bunu niçin söylüyorum, çünkü vizyona hep Kürtleri koyuyorlar, ama perde arkasında (bazen de önünde) İngiliz, Amerikan, Fransız, Alman, Ermeni, Süryani, Türk... Özetle, bu bir milliyet meselesi değil cibilliyet meselesidir! Ben 150 öğretmenimizi katleden, onları savunan, onların katillerinin taziyesine gitmeyeni disipline veririm diyenleri sevmiyorum. Onları savunanları da sevmiyorum! Aybüke, Neşe ve Nurettin öğretmenlere bakarken, kendimi sevmekten utanıyorum. Sizi katledenlerle aynı türden olmayı, aynı havayı solumayı, aynı toprağa basmayı bile içime sindiremiyorum. Siz çok kötü insanlarsınız! Öğretmen vurmak, kadın vurmak, çocuk ve masum vurmak, hiçbir kitapta yazmaz. Bunu yapmak için kitapsız olmak gerekir! Başta ilkokul öğretmenim Nurhan Yağcıoğlu, eşim Ayla, abim M. Şirin Temiz, kardeşim Ayten, öğretmen adayı yeğenlerim, Ayşe,Hüseyin,Zeynep ve Merve Temiz, kızım Ayşe’nin öğretmeni Emel Gedik Anlı, Oğlum Ahmet’in öğretmeni Zeynep Kanyılmaz, Muhammed oğlumun öğretmeni Lale Kubba ve Metin Direk öğretmen olmak üzere, tüm öğretmenlerimizin günlerini tebrik ediyor, şehit öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum...