Gerek Sivil Toplum Kuruluşları, gerekse Parti ve Meslek odalarının seçimleri yenilendiğinde aynı kişilerin tekrar başa geldiğini görüyoruz.
Sanki bu kişiler dışında başka kimse yokmuş gibi yıllarca aynı yüzleri görmek zorunda kalıyoruz. Değişim bu tür teşkilatlara uğramıyor.
Hâlbuki her şey yenilenmektedir. Her şey değişmektedir. Bu değişime direnen ve statükocu yapıya sahip teşkilatlar bir türlü yenilenmemektedir.
Bir bakıyorsunuz ki, bir dernek veya meslek örgütünün şube başkanı veya başkanı defalarca seçime girmekte ve çarşaf liste hazırlanmaktadır.
Genellikle Yönetim Kurulu Üyeleri, Denetim Kurulu Üyeleri aynı kişilerden oluşmaktadır. Alternatif bir liste ise söz konusu olmamaktadır.
Üç defa şube başkanlığı yapan biri dördüncü defa seçimlere girmekte ve üç dönem yönetimde yer alan listesini tekrarlamaktadır.
Miras hakkının bile baki olmadığı bir Dünya’da ölene kadar sanki babadan miras kalmış gibi teşkilatları, dernekleri kendi tapulu malları gibi görmektedirler.
İyi de başka yüzler var, başka insanlar var. Gençler var, değişim var. Başka kimselerin de burada görev alma hakkı var.
“Mahkeme kadıya mülk değil” diyorlar. Ama teşkilatlar, dernekler, örgütler aynı kişilere mülkmüş gibi davranılıyor.
Kendi içinde dürüst davranmayan, doğru olmayan kişiler topluma ne verebilir? Öncellikle teşkilat ve dernek yönetiminde yer alanlar doğru davranmalıdır.
Bir bakıyorsunuz ki bir Partiden milletvekili olmaya aday kişiler birçok defa aday yapılmış. Bir bakıyorsunuz dernekte başkan olan kişi tekrar tekrar başkan olmuş.
Avrupa’da sizce yöntem böyle mi? Demokrasi denilen şey bu mu? Hani demokrasi hani irade hani farklılık ve çeşitlilik.
Bana göre bir defa seçilen bir kişi bir daha seçilmemeli. Bir defa aday olan bir daha aday olamamalı. Başkasına şans tanımalıdır.
Kendi içinde demokratik olmayan, farklı fikirlere yer vermeyen, tek düşünce ile tek liste ile seçilen dernek yönetimleri ne kadar sivil olabilir?
Sivil yönetim ve sivil idare sadece üniformasız olan idare ve yönetim değildir. Aynı zamanda düşüncede, yönetimde ve farklılıkta sivil olmalıdır.
Yoksa ha üniformalı, ha üniformasız fark etmez. Zihniyet değişmediği müddetçe tekrarlanan ve aynileşen yönetimler de sivil değildir.
O yüzden öncellikle zihniyet devriminin gerçekleşmesi gerekir. Teori ile pratiğin aynileşmediği yerlerde olumlu sonuçlar alınamaz.