Küçük kız annesiyle konuşurken kulak misafiri oluyorum.
-Anne öğretmen Pazartesi Günü aidatınızı getirmeyi unutmayın dedi.
-Ne kadar kızım
-50 lira
Ne aidatı olduğunu merak ediyor ve soruyorum.
Kız bilmiyorum diyor ve bana öğretmenin WhatsApp üzerinden gönderdiği yazıyı gösteriyor.
Yazı, kızın gittiği okulun, okul aile birliği ve birliğin başkanının imzasını taşıyor.
Özetle yazı, Batman Belediyesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında bir protokol yapıldığını ve protokol gereği okulda 2 personel istihdam edileceğini ifade ediyor.
İstihdam edilecek bu iki personelin maaşlarının yarısını okulun ve dolayısıyla öğrenci velilerinin karşılayacağı belirtiliyor.
Bunun için de her öğrenci ve velisinin dönem başına 50 lira ile bu ücreti karşılaması isteniyor.
“Çocuklarımızın temiz bir ortamda eğitimlerine devam edebilmesi için siz değerli velilerimizin katkılarına ihtiyaç duyulmaktadır”
Bu tek cümle bile geldiğimiz noktada ne kadar aciz bir yönetimle muhatap olduğumuzun delilidir.
Devletin en temel görevlerinden biri için, temel eğitim hakkı için, günden güne yoksullaşan cebi delilen velilerin katkısına ihtiyaç duyulması size ne ifade ediyor?
Yetmiyor, doymuyor daha da istiyorlar.
Vergisi, harcı, zammı her gün katlanarak artan fiyatlar, dolardır, altındır vesaire tırmanırken bir de bu.
Ücretsiz sağlık hizmeti deniyor ama hastane ve eczanelerde ödediğimiz katkı payı ilaç fiyat farkı, sağlıklı yaşamanın hiç de ücretsiz olmadığını gösteriyor.
Ücretsiz eğitim hakkı deniyor ama okul kayıt dönemlerinde toplanan yüksek meblağ bağışlardan sonra okulda çalıştırılacak iki hizmetlinin ücreti için öğrencilerin aidata bağlanması, bu hakkın da ücretsiz sağlanmadığının delilidir.
“Ödediğimiz vergiler, yol su ve elektrik…” zırvalığına artık kimsenin inancı yok zaten ama bu kadarı da fazla değil mi?
İnsaf…
Camileri, her Cuma Günü imamlara bağış vaazları verdirip, kapı önüne cemaatten iki samimi ihtiyar Müslüman’ın çabasıyla finanse etmenize alıştık zaten.
Okulları da cebimizden finanse edeceğiz artık.
Yollar köprüler malumunuz, ücretli zaten.
Hatta örnek olsun, doların katlanarak artmasıyla bir geçişin 600 lira olduğu medarı iftiharımız Osman Gazi Köprüsü bütün haşmetiyle ortadadır.
Geç ya da geçme, onlar bu ücreti alıyor zaten bizden.
Bu yaşıma geldim diyeceğim ama ne yaşadın ki diyeceksiniz.
Yaşadım.
47 yılda yaşatmadıkları ne kaldı ki diye düşünüyorum, hepsini gördüm hepsine tanık oldum.
Daha beterinin daha gelmediğini de biliyorum.
Bugün peş peşe yapılan fahiş zamların en fazla 2-3 ay sonra bizi nasıl kıvrandıracağını ve bu ekonomik krizin peşinden nasıl bir siyasal kriz geleceğini de biliyorum.
Biliyoruz hepimiz biliyoruz.
Ama hiç birimizin B planı yok.
Çünkü biz hep A planına ve korkulara esir alındık alınıyoruz.
Öcüleştirilmiş alternatiflerle uyutuluyoruz.
Öteki için korku ve felaket senaryoları yazıyor ve yaşıyoruz.
Ya da yaşıyor olduğumuzu sanıyoruz.