O halde “neler oluyor, neler olmuyor” da demeden olmuyor.
İnanın ki Türk siyasetine aklım ermiyor.
Adam neler söyledi seçmenine?
Gel gör ki durup dururken neler yaptı?
“Kraldan fazla kralcı” sözünü her anlamda mühürleyip perçinleştirdi.
Belki inanmayacaksınız buna AK Parti de şaşırdı.
Zira verdiği katkı ve yardımlar inanılır gibi değil.
Ama bilindiği üzere perde arkasındaki her ayrıntı ve antlaşmalar, ne pahasına olursa olsun an gelecek gün gelecek mutlaka gün gibi aşikâr olarak suyun üstüne çıkacaktır.
Siyasi tarihimizde benzer örneklere rastlanmıştır.
Zaman diyorum sadece zaman…
Şimdilik beklemekten ve izlemekten başka yol yok.
İngilizlerin meşhur deyimince
“WAİT AND THE SEE…” bekle ve gör misali biz de bekleyeceğiz.
Bu yaşlı kurtun neden böyle kendisinden ve parti siyasetinden nemalanan AK Parti’nin hikmet ve kerametinin etkisine girdiği, bu esrarengiz davranışı, zamanla netleşir diye tahmin ve ümit ediyorum.
Benim gibi düşünen MHP’liler de yok değiller.
Eski kurmaylarıyla, tanıdıklarla bu konuyu konuştum, sorular sordum, onları dikkatle dinledim, hatta isimlerini vermemem konusunda söz vermemi isteyenler de olmadı değil.
Sözümde durarak hiçbirinin ismini vermiyorum.
Olay deşifre oluncaya kadar da vermeyeceğim de.
Zaten olay ve sebep anlaşıldıktan sonra da vermenin de bir anlamı kalmıyor.
Bu keskin ve u virajları, akılları dondurup ister istemez fazlasıyla düşündürüyor.
Temiz siyaset, şeffaf siyaset bunu gerektiriyor mu?
Şüphesiz ki gerektirmiyor.
Eğer aklıselim bir şekilde neden yaptığını yapma Sebenlerini samimi ve net olarak çıkıp anlatmış olsaydı bu olay gizem ve makale konusu olmayacaktı bile.
Açıklamalara katılır yahut katılmazdık o apayrı bir sayfa ve tarz.
Ama gerçek nedenleri ve yapılan bu çelişkiler ister istemez basını gazetecileri, köşe yazarlarını tetiklemiş oluyor.
Mutlak surette cevabını öğrenmek istediğimiz sorular filizleniyor…
Yaşamım boyunca maskelerin maske olarak kaldığına şahit olmadım.
İlahi yağmurlar yağdığında her tür makyajların silindiği ve perdelenen hakikatlerin net ve yalın olarak Güneşin karanlığı yuttuğu gibi yok ettiği gibi netleştiğine ve zaman aşımına uğradığına hep şahit olmuşumdur.
Eğer o seçimlerde Sayın Erdoğan, Bahçeli’yi söylem ve suçlamalarından ötürü mahkemeye vermiş olsaydı, istisnasız tüm açmış olduğu davaları kazanırdı.
Bu nitelikte olan söylem ve suçlamalar nasıl oldu da birden bire u virajı alınarak anlaştılar?
Bu soru açıklanmaya ve aydınlatılmaya fazlasıyla muhtaç diye düşünüyor sizleri de düşünmeye davet ediyorum.
Kum saati çalışıyor hem de hiç durmaksızın, zaman daralıyor.
16 Nisan çok uzak bir tarih değildir.
Eğer Allah ömür vermişse sandık milli iradenin önüne gelecek ve seçim yapılacak, olası sonuçları olumlu-olumsuz birlikte göreceğiz.
Ben milli iradenin iradesinden hiç bir hatanın ve yanlışın kaçmayacağına inanıyorum, yeter ki adil ve demokrasi iradesine göre özgürce bu seçim yapılsın diye inananlardanım.
Kalın sağlık ve sevgiyle siz saygın Batmanlılar ve değerli SONSÖZ okurlarımız.