Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Başkanlar Kurulu Toplantısını gerçekleştirmek üzere 81 ilden temsilcileriyle Mardin’de toplandı.
Hala tüm sıcaklığı ve çirkinliğiyle bölgede inatla sürdürülen savaşa rağmen 65 ilden basın temsilcisinin Mardin’de toplanacak olması, savaşa karşı barış dilini besleyecek anlamlı bir girişim olacaktır.
Toplantı Cuma günü Mardin’de gerçekleştirildikten sonra, gelen konukların Midyat ve Hasankeyf’i de gezerek tanıyacak olmaları ilimiz ve bölgemiz için anlamlı ve güçlü bir tanıtım sağlayacaktır.
Bölgemizin ülkenin dört bir yanından basın mensuplarınca yerinde gözlenecek ve tanınacak olması savaş karşıtı, barış yanlısı güçlü bir basın tavrı açısından önemli ve yerinde bir girişimdir.
Muhakkak ki iki gün gezip bir heyet rehberliğinde gezmek bölgemizi ve insanımızı tanımaya yetmeyecektir fakat buna rağmen hiç ummadığımız ön yargıları kırmasa da çatlatacak devamında o ezberlerin kırılmasına olanak sağlayacaktır.
Bu anlamda basın mensuplarının bölgemize gelirken haklı tedirginliklerinin yadırganmaması gerektiğini o tedirginliklerin kaynaklarını kurutmak adına elbirliğiyle çalışmamız, yazmamız ve her alanda mücadele etmemiz gerektiğini hatırlatmak isterim.
Bu mücadeleyi yürütülebilmek için biliyorum ki barışın basına ihtiyaç duyduğu kadar basının da özgürlüğe ihtiyacı vardır.
Bunun içindir ki ülkede barışı istemeyenler basını özgürlüğünden mahrum bırakıyor.
Basın mensuplarını yargılayıp cezaevlerinde mahkûm ediyor.
Dışarıda bıraktıklarını da çeşitli baskı ve tacizlerle çalıştıkları kurumlarından kapı dışarı ediyor.
***
Düşük Profil Çekişmeleri: Başbakan mı Ofis Boy mu
İktidar partisinde bir çekişmedir almış başını gidiyor. En düşük profilli benim diyor neredeyse her Başbakan olmak isteyen.
Hatırlarsanız Davutoğlu’nun üstü çizildikten hemen sonra AKP’deki yeni dönemi değerlendiren Ankara Milletvekili Aydın Ünal “Güçlü cumhurbaşkanı ve güçlü başbakan ile yürümüyor” deyip eklemişti “Bundan sonra gelecek başbakanın profili daha düşük olacak”
Gerekçesini de hatırlatayım “Artık fiili başkanlık sistemine geçiyoruz. Tıpkı Atatürk, İnönü, Bayar gibi Cumhurbaşkanlarının güçlü, başbakanların profilinin düşük olduğu sürece geçiyoruz. Bizde anayasal olarak bu yok ama artık fiilen oluşmuştu. Başbakan biraz geride olacak” “Bu durum anayasal zemine ulaşmalı. Ya partili Cumhurbaşkanı olacak yani birkaç kelime değiştirilip Anayasa’da Cumhurbaşkanı’nın partiyle ilişkisi kesilmeyecek, partiyi Cumhurbaşkanı yönetecek ya da başkanlık sistemine geçeceğiz. Türkiye için artık bu sistem elzem hale geldi.”
Ünal konuşmasında, profili düşük bir nevi teknik işlerle uğraşacak bir Başbakan, arayışında olduklarını ifade etti. Ki bu vekil Cumhurbaşkanıyla kahvaltıda bir araya gelmiş ve açıklamayı o kahvaltıdan sonra yapmıştı. O sözler sonradan çok tartışılınca, uyarılmış olmalı ki özür dileyerek söylediğinden daha doğrusu ağzından kaçırdığından çark etmeye çalıştı ama nafile, o sözler kolay unutulmaz.
Ünal’ın ifadesine göre neymiş efendim “Düşük profilli ifadesi,'çok munis, sakin, samimi, vakur, mütevazı, sessiz ve derinden işini yapan' anlamında bir kelimeydi. Düşük profilli bir kelimeydi” Ama kelimelerin manası değişirmiş. Bu tanıma göre sessiz ve derinden iş yapacakmış.
Aman haa duymasın cumhurun başı ne öyle sessiz ve derinden..
Bakalım kim olacak Cumhurbaşkanının bir nevi teknik işleriyle uğraşacak düşük profilli Başbakanı?