Uluslararası arenada kimselere muhtaç olmadan ve yardım beklemeden her türlü sorunlarımızı yine kendimiz çözmek zorundayız.
ABD, AB ülkeleri ve diğer ülkelerden yardım almak, onlara güvenmek iş birliği içinde olmak deneme yanılma yoluyla fazlasıyla pahalıya mal oldu bize.
Çok ağır bedeller ödedik ödemeye de devam ediyoruz.
Baksanıza binlerce sayfa ve belgeden ibaret 15 Temmuz darbe girişimi olaylarını yerinde gelip gören ve ülkemizdeyken bize hak veren dış ülkelerin üst düzey yetkilileri Dışişler Bakanları, askeri komutanları siyasileri kendi ülkelerine döndüklerinde hiç bir sözlerinde durmadılar. Sadece edebiyat yaptılar, adeta şiir yazdılar yahut bizi kandırıp oyaladılar
Halen dansöz ABD masaya çıkmış göbek atmaya devam ediyor.
FETÖ terör örgütünün başını bize iade etmemek için sınırsız bahane uydurmaya devam ediyorlar.
AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu gerçeği yerinde görmüş olmalı ki ABD denilen ikiyüzlü veya sınırsız yüzlü siyasilerinden olmayan hukuklarından ümidini kesmiş olmalı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan artık kendi sorunlarımızı kendimiz çözmeliyiz anlamında siyasi demeçler vermeye başladı basına.
Oysa bendeniz bu konuda aylarca evvel köşemde vermeyeceklerini onu kullanmaya devam edeceklerini kendi projeleri olduğuna dair birçok köşe yazmıştım.
Cumhuriyet tarihinden gönümüze değin ABD ile olan ilişkilerimizi bir filarize edilerek incelediğinde ABD’nin hiç bir zaman bize dost olmadığını ve her zaman kendi çıkar ve menfaatlerini daima ön planda tuttuklarını göreceksiniz.
Seçimler gelir seçimler geçer Başkanlar değişir ABD’de ama hain ve sinsi projeleri hep devam eder nitekim Kontak ve tedaviye muhtaç Bay Donald Trump’a rağmen ülkemiz açısından iyiye doğru giden bir politika göremedik.
Muhtemelen göremeyeceğiz de çünkü dost değildirler
Bir takım felsefi ve olmayan hukuklarının ardına gizlenerek bin bir dereden su getirerek onu iade etmemek için ellerinden gelen zorluları bahaneleri önümüze seriyorlar.
Yok, iki dost ülkeymişiz uzun yıllara dayalı tarihi ilişkilerimiz varmış müttefikmişiz ben bu senaryolara kanmıyorum.
Kanmayacağım da Türk milleti de kanmasın.
Artık kimin ne olduğunu yakından görüp anlasın.
Özellikle de siyasilerimiz artık bu gerçeği görsünler ve ona göre dış politikalarını gözden geçirip revize etmeleri kesinlikle ülkemizin bekası ve yarınları için çok daha anlamlı ve reel olur kanısındayım.
Dış gündem dış politika son derece hayati önem arz eden bir olgudur.
Gerektiği gibi ve olması gereken şekilde dizayn edilmezse artılarıyla eksileriyle tekrar bize dönecektir.
Dış politikalarda uluslararası ilişkilerde dost ülke yakın-uzak ülke akrabalık falan olmaz.
Menfaatler ve çıkarlar var.
Çıkarlar her zaman ön plandadır.
Bizler duygusal olmayıp bu gerçeği daima göz önünde bulundurmalıyız.
Bırakın FETÖ terör örgütünün başı olan Fetullah Gülen’i bize iade etmelerini adama bir de ödül verirlerse şaşmayalım.
Buna hazırlıklı olalım.
Bana kalırsa oraya kaçıp ABD’yi babalarının çiftliği gibi kullanan Fetö’nün adamlarını darbe planlayıcılarına vize vermeleri onları kollayıp korumaları, onlara orada yaşam hakkı tanımaları bile dolaylı bir ödüldür tezini savunuyorum.
Artık her bakımından askeri, siyasi, güvenlik, eğitim ve ekonomi ile kalkınma hamlelerimizle her tür plan projelerimizle hiç kimselerden hiç bir himmet beklemeksizin kendi göbeğimizi kendimiz kesmek durumundayız.
Buna mecburuz.
Birilerine güvenmekle onlardan destek beklemekle zaman kaybı ve hayal kırıklıkları yaşıyoruz.
Bu durumlara asla düşmemeliydik.
Farkına vardığımıza göre geç olsa da her tür tedbirlerimizi almanın zamanıdır.
O bizi kandırdı bu bizi kandırdı hikâye ve felsefeye ihtiyacımız yok.
Akıllı olalım kimseler bizi kandırmasın.
Ülke yönetimi ve bekası kandırıldık aldatıldık söylemleriyle idare edilemez artık Türk Dil Kurumunun sözlüğünden bu kandırıldık kelimesini çıkartmanın zamanı geldi geçiyor.
Zira bu kandırıldık deyimine kimse kanmıyor kanmayacak da diye düşünüyorum.
Artık dönem kandırılma dönemi değil kalkınma ve güçlü olma dönemidir.