15 Temmuz 2016 tarihinde darbe girişiminde bulunan FETÖ/PYD ihanet örgütüne karşı direnen ve Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla sokaklara, caddelere, meydanlara inen ve darbe girişimine canıyla kanıyla gerektiğinde hayatiyle karşı koyan bu halkın da -hiç bir isteği, beklentisi olmadığı halde- politikalarını yakından takip ettiğim başkomutanın bu halkı maddi manevi ödüllendireceğine inananlardanım.
Yahut inanmak istiyorum dersem nasıl olur?
Mesela kredi kart borçluların sayıları milyonları buluyor.
Bu borçlu vatandaşlar lüks otomobil, yat, kat almış oldukları için borçlu durumunda değildirler.
Tamamen fiziksel ihtiyaçlardan kaynaklanan borçlardır bu borçlar.
Asgari ücretlilerin almış oldukları tutar, bir ortaokul öğrencisinin cep harçlığı bile olamayacak kadar minik bir tutardır.
Bu objektif gerçeği bilmeyen yok, dünya âlem biliyor.
Çiftçiler ürünleri için koca bir yıl tarlayı sula, çapala, hâsılatı topla, Ziraat Bankasına mazot için, tohum için borçlanan koca bir yıl uğraş, çabala, tarlasından elde etmiş olduğu mahsulü maliyetin altında sat.
Aracı tefeci kazansın, çiftçi ağlasın, küstürülsün dursun.
Anadolu'da belirgin bölgelerde esnaf siftah bile etmeden kasa tam takır eve eli boş dönsün.
Mekânın kirasını bile çıkartmayacak halde bozuk bir moralle tahrip olmuş bir ruh psikolojiyle günlerce aylarca hep böyle umutsuz bir şekilde varlığını idame ettirmeye devam ede dursun.
Olacak, kabullenecek bir sosyal politika bu değil. Bir şeyler eksik.
***
Öte yandan, Melih Gökçek efendi, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı çıkmış bir TV kanalına
“Zamanında Fetullah Gülen örgütüne çok yardımda bulundum, her konuda onlara çok yardım ettim. Böyle olduklarını bilmiyordum. Allah beni af etsin” deyip günah çıkarıyor, ileri ki bir tarihte olası çıkacak bir veya binbir skandallarının altını dolduruyor.
Sormazlar mı insana bu iyilikleri, bu göz yummaları, niçin fakir fukaraya, orta halli insanlara, girişimcilere değil de öncellikle hiç bir finans sorunu olmayıp ABD dolarları ile altının imparatorları olan bu cemaate yaptın bu iyilik mi? Siyasi yatırım mı? Değişik beklentiler mi?
Gerçekten kalben yazıyorum her riski de göze alarak Yüce Allah, Melih Gökçeği af etsin.
Peki, af eder mi? Etmez mi? onu Yüce Yaradan bilir, mutlak hâkimiyet onundur.
İsterdim ki sözünde durmayan muhterem zat, Bülent Arınç ile Melih Gökçek karşılıklı olarak bir TV'ye çıkıp karşılıklı ve canlı bir programda düello etsinler, konuşsunlar.
Belge ve bilgilerle o zaman görecektik Melih Gökçek’i, Allah af eder mi? etmez mi?
İlahi adaletin af kapsamına girecek kadar mazlum mu, değil mi, şahit olacaktık.
Bu extrem ve çarpıcı açıklamaları, fikir ve saplantıları birçok değişik makamlarda olan siyasilere yöneltmek mümkün ancak gün an itibariyle bu gün sorma günü değildir.
Zamanı gelince gerçek hukuk bir gün yargılar ve adalet tecelli olur.
Yapılan başarı ve başarısızlıklar, adalet ve adaletsizlikler elbette bir gün tecelli olur.
Evet, öze dönersek Başkomutan Sayın Recep Tayip Erdoğan; Başbakan Binali Yıldırım'a emir vermeli, bu halk ödüllendirilmeli.
Yapıcı, onarıcı ve insana yakışır ekonomik ödüllerle, vatandaşı rahatlatan, tüm ülkeyi kapsayan ancak özellikle alt tabakalara (ekonomik ve gelirler bakımından) hitap eden reform paketleri; aflar, borç silmeler ve bu sınıfa giren kitleleri maddi manevi kalkındıracak tarzda emir vermeli ve vermiş olduğu emrin de takipçisi olmalı.
Başkomutan bunu yapar mı? Yapabilir mi? Yetki ve görevleri dâhilinde mi?
Bence isterse yapar, inanıyorum ki dile getirmeseler bile bu halk hem bunu hak ediyor hem de beklentisi içindedir diye düşünüyorum.
Bu arada bu hain teröristleri kinle nefsani ve duygusal hislerle değil de bir Devlet adamına ve Devletin hukuku yargısı dahilinde harici düşmanlarımıza art niyetli Devletlere malzeme olmayacağımız şekilde prestij ve saygınlığımızı koruyarak adil bir şekilde yargılasınlar.
Sonunda idamla infaz edilseler bile ama yasal olarak gerektiğinde idam yasası yeniden ele alınabilir.
Geçmişinde futbol oyunu olan Sayın Başkomutanımız şimdi top sizde, sizden güzel müjdeler bekliyoruz...
Bir şiirimle bitiriyorum.
VE GÜN BATTI,
DOĞMAMAK ÜZERE...
aşıklara ithafımdır.
Sesin titrek ve yorgun,
Bakışlarında hüzün var.
Yüreğinde bitimsiz sancılar
Bekliyorsun asla ,ge-le-me-ye-cek,
O sevgiliyi,
Bir gün batımında
Gün ile birlikte gitti O,
Dönüşsüzlüğe
Sen bilir misin dönüşsüzlüğü,
çaresizliği.
Geceleri ağladığın oldu mu,
Tan ağarıncaya dek.
Gün batımınlarında
Onun gelemeyeceğini bile bile,
Yüreğini avutarak beklediğin oldu mu?
sabahlara dek.
Sen nereden bileceksin,
Aşkın ölüm fermanına dönüşebildiğini
Sen sevmeyi bildinmi,
Benim sevdiğimce.
04/08/ 2016 - İstanbul,
Mehmet EKMEN
Kalın sağlık ve sevgiyle siz saygın Batmanlılar ve değerli Sonsöz okurlarımız. Gerçek ve ileri demokrasi hepimize armağan olsun.