Suriyeliler, 13 yıllık mücadelenin ardından diktatör Esad devirmeyi nihayet başardı.
Halep ve Şam’da rejimi devirmek kolay görünüyor olsa da, diktatörü devirmenin Suriye halkına bedeli çok kanlı ve ağır oldu.
Suriye’deki savaşta bir milyon insan öldü, milyonlarca insan yaralandı.
Yakılan yıkılan köyler ve şehirler oldu. 15 milyon kişi, yerinden yurdundan göç edip dünyanın dört bir yanına mülteci olarak dağıldı.
Bu nedenle 61 yıllık Esad diktatörlüğünün yıkılışına Suriyeliler ne kadar çok sevinse de haklarıdır.
Bundan sonra Suriye’de yaşanacak gelişmeleri şimdiden tahmin etmek çok güç.
Heyet Tahrir El Şam, HTŞ 2011 yılında El Kaide'nin Suriye kolu olan Nusra Cephesi'nin 2016'da adını değiştirilmesiyle kuruldu.
Örgütün lideri Ebu Muhammed El-Colani Elkaaide ve El Nusra da örgüt üyesi olarak yıllarca faaliyet göstermiştir.
HTŞ her ne kadar Suriye’de yönetimi ele geçirdiyse de şu anda Suriye’de birçok örgüt ve emirlerinde kurulu düzenli ordular var.
Bitti denilse de halen IŞİD var.
Türkiye, İran, İsrail, ABD ve Rusya’nın asker ve üsleri Suriye’de.
Her ülkenin güvenlik bölgesi olarak ilan ettiği bölgeler var.
HTŞ’nin çatısı altında farklı örgütler var.
Suriye’nin sonunun Irak ve Libya gibi olma ihtimali var.
Anlayacağınız Suriye halkını nasıl bir gelecek beklediğini şimdiden tahmin etmek güçtür.
Ama ne olursa olsun Esad rejiminden daha kötü günler yaşanmaz.
Suriye halkı özgürlüğü ve istikrarı hak ediyor.
Kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahiptirler.
Onların önünde tarihi bir fırsat var.
Sadece Suriye’de yaşayanlar değil, dünyanın dört bir yanına dağılmış Suriyeliler için Esat’ın devrilmesi tarihi bir zaferdir.
Suriyelilerin kendi ülkelerine sahip çıkma zamanıdır.
Bir birlerinin inancına, kültürüne, diline ve ırkına saygı göstererek, özellikle hiçbir emperyalist ülkenin güdümünde olmadan birlikte yaşamayı başarmaları gerekmektedir.
Esad'ın devrilmesinin ardından Suriye bazı zorluklarla karşı karşıya kalabilir.
Geçmişte benzer süreçlerden geçmiş olan Irak ve Libya’nın başına gelen felaketlerden kaçınmaları lazım.
Önce istikrar sağlanmalı.
Sonra da işgalci durumundaki tüm ülkelerin, Suriye topraklarını terk etmelerini sağlamak gerekir.
Tabi savaşın tahribatını ve yıkımını da onarmak gerekir.
Bu çok zaman almamalıdır.
Uzun zamana yayılırsa yeniden yapılanma sürecinde İsrail ve İran gibi ülkeler Suriye’yi tekrar bir iç savaş sürükleyebilir.
Bu süreçte en çok merak edilen konulardan biri de Suriye’deki Kürtlerin durumu ve statüsüdür.
HTŞ’nin Kürtlerle olası çatışma ve savaş başlatması, işi zora koyabilir.
Kürtlerin mevcut statüsü ile haklarını kabul ederek demokratik bir çözüm bulabilirler.
Suriye ancak demokrasi, adalet ve İslami esaslarla yönetilirse güven ortamına kavuşabilir.
Bu şartların oluştuğunu gören tüm Suriyeliler de ülkelerine geri dönecektir.
Her Suriyelinin hayaliydi bir gün ülkesine dönmek.
Batman’daki Suriyeliler de yıllardır bu hayali kuruyor.
Esad’ın devrilmesi ile onlar da sokaklara dökülüp sevinç gösterilerinde bulundu.
Bu sevinçlerinden de anladığımıza göre, ilk fırsata kendi ülkelerine döneceklerdir.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı tarafından açıklanan verilere göre Batman’da kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 11.816 olarak belirlenmiş.
Oysa bu sayı daha fazla.
Çünkü Suriyelilerin birçoğu ya evlilik ya da mülkiyet alarak vatandaşlık hakkı elde etti.
Bunları da eklersek Batman’da 20 bin’in üzerinde Suriyelinin yaşadığını söyleyebiliriz.
Tabi her Suriyeli, adeta Batmanlı olmuşçasına kendine yeni bir hayat kurmuş.
Bu şartlarda çoğunluk, dönmek de istemeyebilir.
Suriye’de daha iyi bir gelecek, yaşam şartları ve istikrar oluşursa geri dönebilirler.
Esad devrildikten sonra görüştüğüm Batman’daki Suriyeliler, ‘geri dönecek misiniz?’ soruma
“Şu anda Suriye'de gidip yerleşeceğim ne bir evim ne bir barkım var. İyi kötü burada başımızı koyacak bir evimiz var” cevabını verdi.
Anlaşılan çoğu kişinin dönmesi için henüz şartlar ve gerekli altyapı mevcut değil.
Bir çoğu dönmek istese de ne gidecek yol paraları ne de onları bekleyen evleri ve barkları var.