Eğer Batman Sonsöz Gazetesi’nin bir mensubuysam, öncelikle gazetem ve kendimle haklı yere gurur duyarım.
Nedenine gelince Batman’da sınırsız sayıda gazete yok, olamaz da. Ancak sayılı gazeteler içinde Sonsöz’e birey olarak aitsem bu bir seçilme ve şans demektir.
Bana düşen görev, bu şansı ilkeli prensipler dâhilinde ait olduğum gazeteyi en tepelere çıkarmaktır. Bireysel olarak olsa dahi diğer gazetelerle rekabet halindeyiz.
Bu tatlı ve özendirici yarışta, yarışı kazanmayı istemek en doğal ve masum bir istek değil mi?
Haykırarak sesleniyorum: Benim gazetem Batman’ın en te-pe-sin-de zirve olmalı.
Bu konuda şahsıma düşen ve düşecek yasal çerçeve içinde ne gibi ödev ve görevler varsa yapıyorum, yapmaya da devam edeceğim.
Bu yarışta var olma nedenim bu olmalı. İstemek başarmanın yarısıdır, diğer yarısı da eyleme geçmektir.
A.P.K’ci (araştırma, planlama, koordinasyon)’cu olabilirsem, öncelikle kendime ve kalemime doğru hedefler ve amaçlar belirlemişsem, okuyucu kitleme saygılıysam, onlarla aramda dostane bir ilişkin varsa, okur-yazar ilişkisinde gönül insanı olabilmişsem ve de kalemimi bir silahşorun keskin kılıcı gibi değil de ağzında yeşil zeytin dalı olan beyaz bir barış güvercin edasını oluşturabilsem, başarılı bir mensup olabilmişim demektir.
Bu Mehmet Ekmen olarak şahsıma belirlediğim yeşil yol, ulaşılmasını istediğim zirvedir.
Takdir-Tenkit bana ait değil, Batman okuru ve halkınındır.
Takdirler kabulüm olup şımarmamı asla etkilememeli.
Tenkit ise “ben nasıl daha iyi bir yazar olabilirim? Gazetemize Mehmet olarak olumlu perspektiften neler katabilirim” duygu ve hissimi kamçılamalı, çalışma ve araştırma azmimi etkilemelidir.
O etki beni ve gazetemizi takdire şayan konumuna getirmeli. Bu misyon marsta inşaat inşa etmek, çiftlik kurmak kadar zor değildir. Mümkündür.
Okura, olaylara, arzu ve beklentilere odaklanarak, kamuoyunda tarafsız, ilkeli, doğru, hızlı ve olmasından daha güzel servis etmeyi başarmakla olur.
Bu konuda araştırdığım kadarıyla doğru yoldayız. Ancak çok daha da iyi olabiliriz. Bu yarışta performansımızı arttırabiliriz.
Tezimi Roma dönemine ait güzel bulduğum bir sözle ve sözün üstünde de hedef belirleyerek perçinleştirmek istiyorum.
Şöyle ki “Roma’da ikinci olmaktansa bir köy’de birinci olmayı tercih ederim”
Oysa Mehmet olarak sözü de aşmak ve değiştirmek istiyorum:
-Roma da ve Roma emsali olan her yerde mümkünse bu gezegende haklı ve başarıyla, çalışmakla birinci olmak isterim. Olur mu? Olmaz mı?
Bunun cevabı hangi tarlaya, hangi mevsimde ne ektiğinize ve ektiklerinize olan hizmet ve bakıma bağlı? Fedakârlığınıza ve üstlenmiş olduğunuz misyona odaklanmanıza bağlı.
Yazdığım ve yazmaya devam ettiğim bu görüş ve düşünceler yalnız beni bağlar.
Bana ait olup kendime vermiş olduğum bir misyondur. Bu konuda değerli okurlarımızın olumlu veya olumsuz yorum ve görüşlerini rica ederek beklediğimi belirtiyorum.
Aşağılık kompleksini yenebilen, sıfıra yakın seviyeye getirmeyi başarabilenler, yükselmek yolunda hızla yol kat edebilirler.
Öze gelirsek toplum birey’lerden oluşur, sosyolojik olarak eğitilmiş, bilgiyle donanmış, filtrize olmuş bireylerden oluşan toplum mutlaka uygardır, bilgilidir, saygındır.
Evren de özel bir konuma sahiptir. Örnek alınır, örnek gösterilir. Narsist ve egoist düşünce akımına kapılmaksızın, Batman’ın en çok okunan ve beğenilen gazetesi olma yolunda yürüyen, hedef belirleyen Sonsöz Gazetesinde yazar olmanın onurunu yaşıyorum ve yaşamak istiyorum.
Bir gün bu değerli ve güzide gazeteden ayrılırsam, ayrılmam gerekirse uygarca bir veda yazısıyla nokta koymak isterim.
İnanın Son Söz’den asla kişisel bencil ve kendime yönelik bir isteğim olmadı, olmazda, olmamalı da.
Hiçbir zaman “Sonsöz bana ne vermeli? Ne verebilir?” tarzında düşünmedim.
Aksine “Ben Mehmet olarak Sonsöz’e ne katabilirim, ne verebilirim?” düşünce ve hisleriyle hep düşünüp durdum, bunu bilenler bilir.
Birçok yorumlar alıyorum köşemde, yorum atan atmayan tüm okurlarımıza en kalbi şükranlarımı belirtiyor, kendilerine saygı ve teşekkürlerimi dostça, kardeşçe sunuyorum, onların da kabul etme lütuflarının beklentisindeyim.
Özellikle eskimeyen eski vekil M. Emin Ekmen ile ilgili gelen yorumlar beni çok mutlu etti. O yorumlar köşemin doğruluğu ve gerçekçi objektif olarak yazdığımı teyit etti.
Sebahat Hanım, Birkan Bey, ben Mehmet, Sonsöz’ün İstanbul’daki fahri, gönüllü minik bir kadrosuyuz, kendimizi öyle görüyoruz.
Okura hitap etmekten ziyade Mehmet ve Sonsöz içerikli bugün ki köşemi, amaç, hedef ve beklentilerime ayırdım.
Sonuç itibariyle diyorum ki Sonsöz’de yazar olma onurunu onurla yaşıyorum, yaşamaya da devam edeceğim.
Bu duygu ve misyonu Sonsöz’de yazar olan, mensubu olan tüm meslektaşlarıma öneririm, bu his paha biçilmez, hazına doyulmaz, sevgi ve misyon yüklü bir his ediştir. Adeta bir gurup terapisidir.
Yakın bir geçmişte kendisiyle ilgili makale yazdığım Ortopedik Engelliler Derneği Başkanı değerli insan Fatma Zehra Atay Hanımefendi şahsımı telefonla arayarak hissettiği mutluluk ve duygularını, gazetemize olan saygı sevgilerini dile getirerek beni de mutlu etti.
Burada kendisine ve eşine mutluluklar, başarılarının daha da üst seviyelere çıkması konusunda iyi dileklerimi ve beklentilerimi iletiyorum. Bir şiirimle bitiriyorum.
ZİRVE
Yumruğumu vurmaya devam edeceğim masaya.
İkisinden biri kırılıncaya değin.
Hangisi kırılırsa bilin ki
Sahte olan kırılandır.
Zirveye doğru tırmanırken
Pes etmek yok!
Zaaf yok! Durmak yok!
Zor oldu, güç oldu ama oldu
Aç gözlerini zirveden bak etrafa.
Ama sevgiyle.
(M. Ekmen- 27/01/1983 İstanbul)
Kalın sağlık ve sevgiyle siz değerli saygın Sonsöz okurlarımız.