Şunu peşinen söyleyeyim ki turban veya tesettüre uygun giyindiği için, kişiyi kınamak, eleştirmek, eğitim hakkını engellemek haksızlıktır.
Yine, turban takan veya tesettüre uygun giyinen birisin de kendisini kanunlardan üstün görmesi, ayrıcalık istemesi de yanlıştır.
Hassas olan tesettür ve turban konusu Batman Üniversitesi İslami İlimler fakültesinde tekrar gündeme gelmesi ve yaranın yeniden kaşınması hiçte hoş değildir.
Aslında "şer bilinenden hayır olabilir" kaidesi ile, dondurulmaya bırakılan turban konusunun, tekrar gündeme gelmesi, sorunun yasal boyutuyla temelden çözülmesine vesile de olabilir.
Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın Durmuş imzası ile İslami İlimler Fakültesi Dekanlığı'na gönderilen yazıda;
"Üniversitenin Batı Raman Kampüsü'nde günün değişik saatlerinde ve farklı mekânlarda tamamıyla kapalı, pardösülü, peçeli ve gözlüklü halde, kimliği net olarak anlaşılamayan öğrencilere çok sayıda kişinin şahit olduğu ve bu durumun endişe ve tedirginliğe yol açtığı..." ifadesi somut bir delil sunmaması ve devamında "Bahse konu öğrenciler, Dekanlığınıza bağlı bölümlerde öğrenim gören öğrenciler olduğundan,"
"kimliği anlaşılmayan! diye belirtilirken "dekanliğimiza bağlı bölümlerde öğrenci olduğu" ifadesi ve çelişkisi ve devamla, "Dekanlığınızca, 'Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Kılık Kıyafet Yönetmeliği' kapsamında gerekli işlemlerin yapılmasını hususunda gereğini rica ederim."
Çelişkileri olduğu belli olan bu genelgenin Rektör Prof. Dr. Durmuş Aydın yanlıştan dönmesi, amacının yeni mağduriyetler oluşturmak olmadığını, "kimliği net anlaşılmayan" sıkıntısını gidermeyi amaçlandığını veya yasalara uygun olduğunu belirtmesi gerekirken yaptığı basın açıklamasında yeni tartışmalara sebebiyet vermiştir. Sayın Rektör;
"Üniversitemiz rektörünü suçlu göstererek, dolayısıyla rektörü atayan İslam âleminin birliği ve dirliği için durmadan çalışan Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı bu atamalara gölge düşürmek için algı operasyonları yapılmış ve üniversitemiz tipik FETÖ tuzağıyla karşı karşıya kalmıştır" açıklaması yapması anlaşılır gibi değildir.
Yayınlanan genelge ile Cumhurbaşkanımız veya FETO ile ne alakası var?
Genelgesi yayınlayan sen.
Doğuracağı sonuçları hesaplamayan sen.
Hassas bir konuyu gündeme getiren sen.
Doğru veya yanlış yapan yine sen.
Ondan sonra Sayın Cumhurbaşkanımızı referans göster ve FETO’yu suçla, yanlış bir açıklama.
Bir başka yanlış da bu konuda hassasiyet gösteren kimselerin rektörü hedef tahtasına koymalarıdır. Çünkü; Eğer sayın Rektör yasaya uygun bir genelge yayınlamışsa görevini ve doğru olanı yapmıştır.
Onu suçlamak haksızlıktır.
Olması gereken; görevi yasa çıkarmak olan, seçtiğimiz Milletvekili ve İktidar partisini göreve çağırmak mağduriyetlere sebebiyet vermeyecek yasalar çıkarmasını sağlamaktır.
Halkı dinlemez ise yapılacak ilk seçimlerde babamızın oğlu da olsa o partiye ve milletvekiline oy vermek.
Şayet rektör olmayan bir yasayı uygulamaya çalışıyorsa suç işlemiş demektir. Onu oraya atayan makama sorunu iletmek gereğini yapmasını ondan beklemektir. Eğer o makamda halkı kale almıyorsa ilk seçimde ona da oy vermemektir.
Parlamento yasa çıkarma İktidar partisi de sorun çözme makamıdır. Onlardan bunu beklemek hakkımızdır.
Bana göre böyle bir genelge yayınlanması bir sıkıntı ise ki sıkıntıdır tepki gösterilecek yer ve makam iktidar partisidir.
Zayıfa karşı aslan kesilmek güçlüye el pençe olmak doğru değildir.