Bu süreçte yaşadığımız zorluklar kim ne derse desin son yüz yılın en büyük felaketidir.
Yaşama dair bütün ezberlerimiz 1,5 yıldır pandemi nedeni ile bozuldu.
İnsanlar canından oldu, olmaya devam ediyor.
Geleceğe ilişkin büyük umutlar birer birer yok oluyor.
Bu küresel salgının yarattığı kaos, tüm dünyayı sardı.
Bir sürü olumsuzluk yaşanıyor yaşamımızda.
Salgın, insanların sağlığını, ekonomik durumlarını, beslenme ve tüketim alışkanlıklarını, yaşam biçimlerini bir anda değiştirdi.
Herkes bu süreçten olumsuz etkilendi ve etkilemeye devam ediyor.
Hayata dair beklentiler ve bakış açısı da değişti bu süreçte.
Ama ders alınmamış gibi bir hal var.
Daha az etkilenenler, en çok etkilenenlerin yaşadıklarını görmezden geliyor.
Oysa bu zorlu süreç, herkesin birbirinin haklarına daha saygılı olmasını ve büyük bir dayanışmayı gerektiriyor.
Bu kötü gidişata dur demezsek ilerde bu durum, herkes için iyi olmayabilir.
Bakın 17 günlük kısıtlamanın yaşamımızdaki olumsuz etkileri şimdiden nasıl da görünmeye başlandı.
Şehrin ekonomik ve sosyal yaşamı adeta durma noktasına gelmiş.
Binlerce iş yeri kapalı durumda, işyerlerinde çalışan on binlerce kişi işsiz ve çaresiz bir şekilde eve kapanmış vaziyette.
Son asrın en zor döneminden geçiyoruz.
Bu dönemde esnafımızın, çalışanlarımızın, üreticilerimizin daha fazla zarar görmemesi için dayanışmayı daha çok arttırmak gerekir.
Birbirimize karşı ekonomik şartlar açısından daha toleranslı, insaflı ve merhametli davranmalıyız.
Pandemi nedeniyle yaşanan kısıtlamalarda Batman’da binlerce esnafın, iş yerini kapatmak zorunda kaldığına şahit oluyoruz.
Şu an kapalı olan esnaftan neredeyse yüzde 90’ı kiracı durumunda.
Birçoğu, bu 1,5 yıllık süreç içerisinde borçları nedeni ile tefecilerin eline düştü, kimisi de icralık duruma düşmüş vaziyette.
İşyerleri kapalı olduğu için özellikle küçük esnaf iş yapamıyor, mevsimlik ürünleri ellerinde kaldı, tarihi geçmiş ürünleri de çöpe atmak zorunda kalıyorlar.
İlerisini göremedikleri için yenilik yapamıyorlar.
Kira ve gelir kaybı adı altında yapılan cüzi yardımlar yaralara merhem olmuyor.
Esnaf kapalıyken bile vergi, sigorta, hatta elektrik faturaları geliyor
Kira konusu ise en çok esnafın belini büken durum.
Aylardır kapalı olan kahvehaneler, kafeler ile ilgili kiralar, mülk sahibinin vicdanına bırakılmış.
Mülk sahiplerinin tümü de aylık kiranın genelde tümünü talep ediyor.
Zor durumdaki esnafın, tüccarın, zanaatkarın borçlarına her gün yeni borç ekleniyor.
Bankalar bile artık esnafa kredi veremeyecek duruma geldi.
Ama buna rağmen en önemli problem, esnafın önünde duvar gibi duran kira parası.
Esnaf, kirasını bir ay geciktirdiği anda mülk sahipleri kapıya dayanıyor.
Bakın içinde bulunduğumuz bu ayda 17 günü sokağa çıkma kısıtlaması, 2 gün pazar günü olmak üzere esnaf toplam 19 gün kapalı kalacak.
Ama mülk sahipleri bu mağduriyeti göz önünde bulundurmuyor.
Esnaf kepenk açtığı gün birçok kira sahibi, alacağı için kapıya dayanacak.
Oysa bu iş ahlaki ve insani açıdan hukuka dayandırılmış olsa, bu afet durumu karşısında mülk sahipleri en az kiranın yarısını almamalıdır.
Ama hiçbir mülk sahibinin umurunda görünmüyor bu durum.
En düşük kira ücreti şehrimizden Bin liradan başlıyor, 20 bin liraya kadar çıkıyor.
Özellikle küçük esnaf için zor bir durum.
Geçim için gerekli para, işçi parası, vergi, elektrik vs. giderleri de eklendiğinde içinden çıkılması güç bir ekonomik tablo ortaya çıkıyor.
Bu nedenle mübarek Ramazan Ayında mülk sahiplerini vicdanlı olmaya çağırıyorum.
En azından iş yerlerinin kapalı olduğu günleri de göz önünde bulundurarak, kiranın sadece yarısının alınması gerekir.
Bu yazıyı yazmamın nedeni, vicdanlı mülk sahiplerini arayışımdır.
Şayet bu ay için yarı kira alacak vicdanlılar varsa ses versin, bir adım öne çıksın ki bu diğer mülk sahiplerine de örnek olsun.