“Bayramlar, nerede o eski bayramlar” diyenler o kadar arttı ki özellikle orta yaş ve üzerindekilerin çoğunun geçmiş bayramlara özlem duyduğunu görüyoruz.
Çocuklar ve gençlerin dışındakilerin çoğu, bayramlardan artık tat almadıklarını söyler. Çocuklar nerede ve hangi şartlarla bayramı geçirseler de mutlu olurlar.
Gençler ise geçmişle kıyaslama durumunda olmadıkları için şu anki bayramlardan şikâyetçi olmazlar.
Bizler neden bayramlardan tat almaz olduk?
Neden eski günlerimizi arar olduk?
Bayramların içini mi boşalttık?
Belki yılda bir ayakkabı alırdık.
Ama yılda bir alabildiğimiz ayakkabıyı bayram sabahı giyme heyecan ve mutluluğu bize yeter de artardı.
İki farklı şeyi alamadığımız ya pantolon ya da gömlek aldığımız zamanlar da dahi yüzümüzden tebessüm eksik olmazdı.
Yılda bir bile olsa bayramı yaşardık. Gece, heyecandan uyuyamazdık. Evdeki saati kurup yatardık.
Sabah erkenden uyanıp yeni elbiselerimi mutlulukla giyerdik.
Hani o mutluluklar nerede kaldı?
Her şey var ama mutluluk yok.
Artık istediğiniz zaman istediğinizi alabiliyor ancak yılda bir alabildiğiniz zamanki mutluluğu bulamıyorsunuz.
Her şey ne kadar da özünden uzaklaştı.
İstediğiniz her şeye sahip olmak mı bizi mutsuz etti, yoksa biz mi değiştik?
Almak ve sahip olmak bize yetmiyor.
Neden bu kadar doyumsuz olduk?
Küçük şeylerle büyük mutluluklar elde ederken, büyük şeylerle küçük mutluluklar elde edemez olduk.
Komşu, dost, akraba ile bir bütün iken şimdi fazla mı bireyselleştik?
Mahalle kültürü ile yetişen bizler apartmanlara sıkışıp kaldık.