Beşiri ve Balpınar Belediye Başkanlarına 31 Mart seçimlerinde Ak Parti’den adaylık verilmeyince Yeniden Refah Partisinden aday olmuşlardı.
İki köprü Belediye Başkanı ise DEM Partiden aday olup seçimi kazanmıştı.
Belediye Başkanları yaptıkları açıklamada halkın talepleri doğrultusunda ortak düşünce ve akılla hareket ettiklerini söyleyerek “halka daha iyi hizmet verebilmek için halkımızla istişare edip birlikte aldığımız ortak kararla Belediye Başkanlığı görevine bağımsız olarak devam etme kararı aldık. Aldığımız bu karar en ince ayrıntısına kadar halkımızın görüşleriyle desteklenmiştir” açıklamasında bulundu.
Üç Belediye Başkanın partilerinden istifa etmesinden sonra ki rotalarını hepimiz tahmin edebiliyorduk.
Ama doğrusunu söylemek gerekirse işlemin bu kadar hızlı bir biçimde gerçekleşeceğini tahmin edemiyorduk.
“Biraz naz, biraz blöf yapar her iki taraf” diye düşünüyorduk.
Ama öyle olmadı.
İstifa eden Belediye Başkanları an itibari jet hızı ile AK Partiye geçti.
Seçim öncesi Ak Parti adaylarını tuş eden Yeniden Refah Partisi'nden istifa eden Beşiri Belediye Başkanı Alparslan Karabulut ve Balpınar Belediye Başkanı İmadeddin Ekmiş ile DEM Partisinden istifa eden İkiköprü Belediye Başkanı Halil İbrahim Karabulut, AK Parti'ye katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'ye geçen belediye başkanlarına bizzat rozetlerini taktı.
Ak Parti cephesinde Belediye Başkanlarının Ak Partiye katılmaları memnuniyetle karşılandı.
3 Belediye Başkanı artık halis muhlis Ak Partilidir.
Seçim öncesi söylenenler, vaatler, verilen sözler, edilen bağlılık yeminler ve siyasi tercihlerden dolayı kendilerine oy verenler ise kimsenin umurunda değil.
Giden mutlu, kucak açan ev sahibi mutu.
Geçmiş geçmişte kaldı.
İstifa gerekçelerinde bile Ak Partiyi töhmet altında bırakanları Ak Parti nasıl kabul etti, halen anlamış değilim.
İstifa gerekçelerinde başkanlar ne diyordu “halka daha iyi hizmet etmek için istifa ettik” yani iktidarın kendi belediyelerine yaptığı ayırımcı avantajlarından yararlanmak için parti değiştirmek zorunda kaldıklarını duyurdular.
Demek ki Ak Parti değil de CHP iktidarda olsa CHP’ye geçerlerdi.
Belediye Başkanlarının hangi partiden istifa ettikleri ve hangi partiye geçtikleri bir tarafa, bu tavır ve tutum hiçbir şekilde etik değildir.
Bir partiye hür iradenle üye oluyorsun.
Aday olmak için her yolu deniyorsun.
Adaylık için bağlılık sözü ve yemini ediyorsun.
Seçim bittikten sonra da parti değiştiriyorsun.
Bana göre bu doğru bir hareket değil.
Aynı durum, kendilerini kabul eden siyasi parti için de geçerlidir.
Seçim sırasında bunları kabul etmiyor ve yeterli bulup adaylık vermiyorsun.
Bunlar da senin aday gösterdiklerin karşısında seni geride bırakıp birinci oluyorlar.
Sen bunları yine de partilerine kabul ediyorsun.
Parti değiştiren adaylara ne vaatler verildi ne pazarlık yapıldı, bilemeyiz.
Ancak bilenen tek gerçek, bu transferler AK Partiye fayda sağlamaktan daha çok zarar verecektir.
Parlamentoda çoğunluk sende, cumhurbaşkanlığı sende, devlet yönetimi sende, toplam 30 bin seçmeni olan yerleşim yerinin başkanları partine geçmiş ne olur, geçmemiş ne olur?
Düne kadar seni eleştiren ve sana karşı isyan ederek karşına aday olanları kabul etmek, siyasette kırılmalara ve güvensizliğe de neden oluyor.
Siyaseti günübirlik hesaplarla değil uzun vadeli düşünmek gerekir.
İstifa eden ve parti değiştirenler kadar, ‘yeter ki seçimi kazanalım da adayın kim olduğu önemli değil’ anlayışını benimseyen siyasi parti başkan ve yöneticileri de suçludur.
Siz siyaseti sadece gündelik hesap ve kazançlar üzerine yaparsanız olacağı budur…