?>

BEN DE KORONA OLDUYSAM!

Recep Kavuş

3 yıl önce

Geçirdiğim koronavirus hastalığının 10 günlük sürecinde hislerimi ve yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Korona’nın ülkemiz sınırlarına girişi bundan 2 yıl önceydi.
Bu iki yıllık süreçte sosyal ve ekonomik yaşamımızı yerle bir etti bu tehlikeli ve bulaşıcı virüs.
Kendi adıma bu tehlikeli ve ölümcül virüsten korunmak için ne gerekiyorsa yaptım.

Temizlik, maske, mesafe konularına korona olduğum son güne kadar dikkat ettim.

Öylesine kurallara uydum ki bazen toplumda maske takan tek kişi durumuna düştüm.
Hatta arkadaşlarım bazen araçta veya açık alanlarda kimsenin olmadığı anda bile maske takmamı alaya alıyordu.
Bilim insanlarının aşı olun çağrıları tam olarak içime sinmemesine rağmen kendimden çok toplumun geleceği açısından aşılarımı düzenli oldum.
Doğal beslendim, bağışıklık sistemimi güçlendirmek için doğadan topladığım şifalı otların çaylarını içtim.
Sosyal hayata, kalabalık ortamlara çok zorunlu olmadıkça karışmadım.
Yemek, içecek ihtiyacını 2 yıl içerisinde çok çok mecbur kalmadıkça dışardan karşılamadım.
Yani bu belalı virüsle yollarımız kesişmesin diye elimden gelen her türlü çaba ve özveride bulundum.
Çin’in en çok doğayı tahrip eden, kirleten, dengesini bozan ve kaynakları yok eden ülke olması hesabı ile virüsün orda ortaya çıkmasının tesadüf olmadığını ve doğanın kendisine zarar verenden bir intikamı olarak düşünüyordum.

Bu yaşıma kadar doğaya zarar vermemek için uğraşan, doğal kaynakları sahiplenen ve kirletmeyen biri olarak Koronanın, belasını bana çatacağına inanmıyordum.

Yani bu kadar çok çevre katili ve düşmanı içerisinde kendimi masum gördüğümden bana bulaşacağına ihtimal vermiyordum.
Beni de bulduğuna göre anladım ki gerçekten vicdansız, insafsız, pervasız ve acımasız bir virüstür.
İlk rahatsızlığım boğazımda acayip bir yanma ile oluştu, sonra ateş, baş ağrısı ve halsizlik.
Doktora gittim, tahlil ve tetkiklerden sonra ‘üst yolunum yollarında enfeksiyon’ dediler, tedavi için C vitamini, antibiyotik ve ağrı kesici tablet ve hap ilaçlarını yazdılar.
Ne olur ne olmaz diye de gidip test olunca ve ‘Covid 19 sonucuuz pozitif’ mesajı gelince eve kapandım.

Zor bir süreçti elbette.

Hem bedenen hem de moralmen ciddi sıkıntılar yaşadım.
Daha önce bana ağır bir grip olarak gelen rahatsızlığım, testten sonra garip bir hal aldı.
Ayak kaslarım özellikle halsizlik başladı, göğsümde daralmalar oldu, ağız tadım bozuldu, kaygı ve korkularım arttı.
Kendi rahatsızlığımla çevrem ve ailemi meşgul etmemek için marifetmiş gibi de sosyal medya hesaplarımdan da yaymadım.

Sınırlı sayıda akraba ve dostlarımın haberi oldu.

Benim yüzümden kimse hastalanmasın diye sorumluluk bilinci ile karantina sürem 7 gün olmasına rağmen 10 gün boyunca evden çıkmadım.
Bu süreçte sadece ilk gün eve Bakanlığa bağlı sağlık ekibi geldi, ondan sonra, sağlık müdürlüğünden ne arayan ne soran ne de takip eden oldu.
Kolay değildi elbette hem hastalık hem de evdeki izolasyon durumu, son derece sıkıcı ve moral bozucuydu.
Evde birlikte yaşadığın aile fertlerinin de risk altında olduğunu düşünmek daha da zor geldi elbette.
Bu süreçte hasta olduğumdan haberdar olan dost ve yakınlar bağışıklık sistemini güçlendirmem ve virüsü yenmem için bitkisel ilaçlardan tutun, yiyecek ve vitamin takviyesinde bulundular.
Hem bitkisel ilcalar hem de doktorların ilaçlarını bir arada kullandım,  10 günün sonunda ancak kendime gelebildim.
Test sonucum negatife dönüştüyse de birtakım etkilerini halen hissediyorum.
Geçirdim bitti diye de sevinmiyorum çünkü etrafımızda 2-3 kez korona olanları görünce ‘ya tekrar korona olsam’ diye endişeleniyorum.

Bu süreçte yaşadığım sağlık problemleri, karamsarlık oluşturdu ve ev hapsi de olumsuz etkiledi.

Önerim, tedbirin elden bırakılmamasıdır.
Gerçekten çok kötü ve zor bir hastalık.

Hafife alınacak bir durum değil.

Buna rağmen bu aralar büyük bir rehavet söz konusu.

Salgın yeniden kontrolden çıkmadan, öncelikle kamu kurumlarının ve duyarlı kesimlerin koronavirüsü ciddiye alması gerekir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI