?>

BİR DOKUNUŞA İHTİYAÇ VAR

Ercan Atay

5 yıl önce

Şehir dışından ilk defa Batman’a gelen bir dostuma kenti gezdirdim.

Şehir merkezinden başlayıp, dış mahallelere doğru yol aldık.

Tanıtım gezimiz, gazete bürosu önünde tamamlandı.

Araçtan inerken klasik soruyu sordum:

“Gezdiniz, gördünüz.  Batman’ı nasıl buldunuz?”

O kadar çok şey saydı ki(çoğu olumsuz) ben bile şaşırdım.

Noktayı da şu cümleyle koydu:

“ Bu kent ne şehir ne de köy”

***

Çok gezen biri olarak şunu söyleyebilirim.

Batman’ı diğer şehirlerle kıyasladığımda epeyce bir fark olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Birkaç mahallenin görünümü modern…

Ancak, altyapı yetersizliği var.

Binalar iç içe ve yeşil alanlar az.

Trafik, temizlik bir felaket…

Evet, Batman’ın bazı mahallelerinde modern görüntü var ama yüzeysel… Makyajlanmış ama kötü makyajlanmış bir şehir diye tabir edersek haksızlık etmiş olmayız.

***

Bu saatten sonra şehri komple değiştirme gibi bir gücümüz ve şansımız yok.

Olanla idare edeceğiz.

Daha çok yeşil alana yönelirken, trafik sorununa da ciddi çözümler üretmeliyiz. Bu konuda kurumların yanı sıra, sivil toplum kuruluşları ve üniversite bir araya gelmeli kalıcı bir çözüm bulmalıdır. Bu konuda nefes aldıracak projelere ihtiyacımız var.
Bir diğer önemli konu temizlik mevzusu…

31 Mart seçimlerinden sonra görevi devralan HDP’li eş başkanların temizlik konusunda gerçekleştirdikleri kampanyalar var.

Ama yetersiz kalıyor.

Batman,  daha temiz, daha ferah olabilir. 

Bunun için öncelikle kirletmememiz lazım… Ama temizlik konusunda çok duyarlı olduğumuzu söyleyemem. Bilerek ya da bilmeyerek kirletiyoruz! Bu da sağlığımızı en çok da çocuklarımızın sağlığını tehdit ediyor.

***

Şehrin genel temizliğine gelince…

Batman’da şehrin aynası neresidir?

Bu soruya verilecek cevapların yüzde 90’ı Turgut Özal Bulvarı ve Atatürk parkı olur.

Peki, buraları temiz mi?

Hayır değil…

Öncelikle bu bölgeleri Batman’a yakışır hale getirelim. Turgut Özal bulvarındaki Esnaflara da ciddi temizlik işi düşüyor.
Özellikle lokanta, büfe ve pastane esnafımız işyerlerinin önünü temizlemelidir. Bu işyerlerinin önüne bakın, çoğunun önü siyah… Ne kadar temizlense de kirli gibi gözüküyor. Çünkü mutfak sularını kaldırımlara döküp caddeye kadar paspaslıyorlar.

Belediye kaldırımlara biraz daha önem vermeli ve kaldırımları kirleten esnafı uyarmalı. Uyarı işe yaramıyorsa ceza gündeme gelmeli.

Temizlik konusunda dikkatimi çeken bir konu daha var. Belediyenin kaldırımları temizleyen mini araçları var. Gün içinde Turgut Özal Bulvarı kaldırımlarında mutlaka görmüşsünüz. Bir de caddeleri temizleyen araçları var. Bazen dakikalarca aracın yol vermesini beklersiniz.

 

Yapılan temizlik çalışmalarını tabii ki takdirle karşılıyorum. Ama kaldırım ve cadde temizliği yaya ve araç trafiğin yoğun olduğu zaman diliminde yapılmamalı. Belediye, kaldırım ve cadde temizliği için uygun bir saat ayarlamalıdır.

***

Gelelim Atatürk parkına…

Şehrin meydanı gibi bir havası var.

Çoğumuz da öyle görüyoruz.

Koskoca meydana sadece 2 temizlik görevlisi bakıyor. Gün boyu temizlik yapıyorlar ama vatandaşın kirletme hızını yakalayamıyorlar.

Çevre temizliğine önem vermeyen insan sayısı çok olduğundan dolayı belediye çözüm olarak temizlik görevli sayısını en az 4’e çıkarmalıdır.

Kayyum döneminde yapılan ve şehre hava katan su fıskiyelerinden bahsetmeden geçmek istemiyorum.
Bir başka konu trafik ışıklarının düzensizliği.
Bir kavşakta kırmızı ışıkta bekleme süresi 10 saniye ise bir başka kavşakta ise 20-25 saniye.
Bu trafik ışıklarını bilimsel olarak düzenlenmesi gerekir.

Önemsiz ama şehre güzellik katan bir konu daha; Su fıskiyeleri zamansız hizmete sunuluyor.

Şehrin kalabalık olduğu saatlerde devreye alınmaları daha uygun değil mi?
Tabi bu kent sadece Turgut Özal Bulvarı ve Atatürk parkından ibaret değildir. Diğer park ve güzergahlarda da bu sorun var.

Yani temizlik sorunu…

Bu yerlere ufak tefek dokunuşlarla bir canlılık verilebilir.

İşin özü şu:

Bu kentte yaşayanlara kirletmeme kültürünü aşılamamız gerekir. Daha çok buna odaklanalım. Bu kültür oluşuncaya kadar da temizlikten taviz vermeyelim.

Dostçakalınız...

YAZARIN DİĞER YAZILARI