Hitler ilk defa bir savaş kaybetmiştir.
Burnundan soluyarak, kurmaylarını toplamış.
Bağırarak, biz savaşı niye kaybettik demiş.
Komutanın biri, efendim yaptığımız analizlere göre bunun 100 tane sebebi var.
Hitler, say demiş.
Efendim birincisi, barutumuz bitti!
Hitler, kes demiş, diğer 99’u saymanıza gerek yok.
Bizde yangınları konuşmadan önce ağaçlandırma politikamızı konuşmamız gerekir.
Bundan 100 yıl önce zeytin ağırlıklı dağlarımız niye çama döndü.
Zeytin ve çamı karşılaştırdığınızda yüzlerce üstünlüğünü sayarsınız zeytinin.
Su ihtiyacı çok azdır.
Ömrü çok uzundur(ölmeyen ağaç denir) insanlara, hayvanlara, toprağa, havaya, sayısız katkıları vardır.
Eyvallah, çam ağacı da güzel ağaç ama su ister.
Çabuk tutuşur, kozalaklar adeta yangını taşır.
Bizim dağlarımızda, adeta orman mezarlığı oluşturur.
Batman, Diyarbakır, Urfa civarına bakın, belki binin üstünde hatıra ormanı vardır.
Vardır ama sadece tabelaları.
Ekilmiştir, belki de bir iki defa sulanmıştır ağaçlar başlarını da göstermiştir ama sonrası, yok.
O seneyi devirse, bir sonraki sene mezarlık!
Lütfen sulama ihtiyacını karşılayamayacağınız ağaçları ekmeyin.
Ektiyseniz de takip edin.
Üniversite olu ve üniversite yolunu kesen çevre yolu çok güzel ağaçlandırılmış.
Çok iyi de bakıldı.
Lakin son iki yıldır ağaçlar kurumaya yüz tuttu.
Yeni Hasankeyf köprüsünün etrafı, Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yeşillendirildi.
Geçen hafta oradan geçtiğimde, içim geçti.
Uzağa gitmeye gerek yok, şehrin en işlek yerlerinden biri, Şevket Başak Camii arkasındaki alt geçit.
Alt geçitteki orta refuş çok estetikti.
Oda 2 senedir ölüp ölüp diriliyor.
Mesele ağaç ekmek değil.
Ne ektiğiniz ve nasıl baktığınızdır.
Şimdi binlerce kurum kuruluş, şu kadar ağaç bağışladım diyor.
İyi de sonrası, ekilip kuruduktan sonra?
Yeşerenlerde kozalak saldırısıyla aşiretini harap ettikten sonra, ne anladım ben bu işten!
Önce işin uzmanları otursun en uygun fideleri belirlesin, sulanabilecek kadar ekilsin.