Kader çok derin bir mevzu çok basit anlatırsak; bir kader var bir de mutlak kader var ayrıca insanın cüz-i iradesi var.
Daha da özetlersek kader bir anlamda elimizde.
Gençlerimizi, çocuklarımızı bilinmeyen sularda yüzmelerine müsaade edersek maalesef tabutlarına bir omuzda biz atarız!
Biz işin uzmanı falan değiliz ama her yıl yaz aylarında onlarca boğulma vakaları ile karşı karşıya geldiğimiz ve bu konuda yetkililerin hiç bir önleyici çalışma yapmadıklarına şahit oluyoruz.
Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, DSİ, AFAD ve Valilik bir kriz masası oluşturup, meseleyi enine boyuna inceleyip, ele almalıdır. Boğulduktan sonra gençlerim Fatiha’sını okumak tamamen bir acizliktir. Üstelik bu bizim kaderimiz de değildir.
Kusura bakmayın ama kader planı deyip işin içinden kimse sıyrılamaz.
Öncelikle bir başlangıç yapmalıyız.
Kıt aklımızla söyleyelim;
Madde 1- okullarda boğulma ve akar suların çok tehlikeli olduğunu uzmanlarca öğrencilerimize anlatmalıyız.
Madde 2- yine okullarda havuz ve akarsularda yüzülürken alınacak önlemler, şişme simit ve kollukların hayati önem taşıdığını öğrencilerin kafasına koymalıyız.
Madde 3- akarsuların geçtiği her yere uyarıcı levhalar asılmalı ve gezici devriyeler oluşturulmalı, köy korucuları bu konuda eğitimden geçirilmeli.
Madde 4-yaz kursları ve resmi kurum ve özel sektöre ait tüm havuzlarda belli saatlerde gençlere yüzme kursu zorunlu hale getirilmelidir.
Madde 5-Anne ve Babalar çocuklarına ve gençlere yüzme öğrenene kadar göl ve akarsulara kesinlikle girilmemesi hususunda telkinlerde bulunmalıdırlar, çocuklar bu konuda mutlaka uyarılmalıdırlar.
Daha aklımıza gelmeyen birçok öneriler ve bilimsel çalışmalar olabilir bunu da yetkililerimiz uzmanlar eşliğinde tespit edip uygulamaya sokmalıdırlar.
Dünyanın en iyi yüzücüsü dahi olsanız can yeleği olmadan dere ve akarsulara kesinlikle giremezsiniz. Çünkü belirsiz kum girdapları ile kayalıklar bir hayli fazla, anında boğulabilirsiniz. Ayrıca boğulan birini kurtarmaya çalışmakta büyük bir tehlike şişme simit veya can yeleği olmadan sakın kurtarma eylemini gerçekleştirmeyin, birçok kişi böyle yaşamını yitirdi.
Daha fazla gençlerimizin ve çocuklarımızın boğulmasını istemiyoruz. Sorumlu kurumlar derhal hareke geçip, boğulma vakalarını en aza indirmelidirler.
Gençlik ve Spor, AFAD veya DSİ bu konuda neler yapıp yapmayacaklarının bilemem ama ‘koltuğuma kimse dokunmasın’ diye varlığı ile yokluğu arasında ince bir çizgide durmayı yeğleyen bu kurumlar artık akıllarını başlarına almalıdırlar çünkü; ölenler bizim çocuklarımız..!
NOT : Bundan böyle her yaz sezonunda biz basın mensubu olarak her gün gazetemizin bir köşesine uyarıcı sloganlar bulup, değişik resim eşliğinde spot başlıklar yapıp çocuklarımızı uyarmaya çalışacağız. En azından kamuoyunu aydınlatan bireyler olarak vicdanen rahatlamış oluruz. Bir başlangıç olarak bunu yapmalı ve yaygınlaştırmalıyız.