?>

Brako hiç güldü mü?

Recep Kavuş

2 yıl önce

Brako, aşkın insanı nasıl deli divane ettiğinin resmidir.
Brako’ya sadece deli divane demek haksızlıktır.
1955 ile 1980’lı yıllarda Batman’da yaşayan Brako’nun veli, divane, filozof, ermiş olduğu söylenir.
Gerçek adı Abdülkerim olan Brako, acılarla yoğrulmuş, sokakları kanla kızıla boyanmış Batman’da yaşamını geçirmiş.
1982 yılının Ocak Ayında yâre-bere içinde aramızdan ayrıldı.
“Bu kahredici yaşamdansa ölmek daha iyidir” deyip sessizce gitti.
Yaşamı boyunca güldüğü görülmemişti.
Yüzü hep asıktı, kızgın bir duruşu vardı hep.
Tıpkı Batman’ın yaz sıcağı gibi yakıcıydı bakışları.
Öldükten sonra da o bakışları hiç eksilmedi şehrimizde.
Hamidiler Pasajının duvarında çizilen devasa resmi, Batman Sonsöz Gazetesine bakıyor.  
Gazete ofisinde oturmuş o yakıcı bakışı ve sırtındaki paltosu ile sanki gözlerimin içine bakan Brako’yu seyrediyorum saatlerdir.
Bir ara konuşmaya başlıyoruz karşılıklı.
Kurtalan treni geçince demirden bir duvar oluşuyor aramızda.
Brako ile tekrar yüz yüze gelince bu sefer yüzünü ağır bir hüzün kaplamıştı.

Gözünden yaşlar aktı birden.

Duvardaki resminde gözyaşı izdüşümü oluştu.
Her sabah gün belirlemesi ile duvardaki resminde canlanıyor Brako.
En erkencimiz gazetenin sahibi Ercan Atay ile selamlaşıyor ilk.
Öğlenden sonra güneş yerini aya bırakmak için hızla kaybolurken Brako’nun yüzü yine asılıyor.
Tren vagonlarında geçirdiği uzun geceler geliyor aklına.

Güneş hiç kaybolsun istemiyor.

Gecenin karanlığındaki yalnızlığı sevmiyor.

Gece boyunca kendi kendine konuşuyor.

Uzanmak istese uzanamaz çünkü ressam onu ayakta çizmiş.
Her gördüğümde keşke peron başında, meydanda paltosu ile çekilmiş görüntülerinden birini ölümsüzleştirseydi diyorum.
Yaz kış ayakkabısız dolaştığı için çatlayan ayakları görünseydi.

Elinde sigarası ile efkarını dağıtsaydı.

Her şeyden önce bir kere olsa gülseydi.
Ama hafızalarımıza hep onun gülmeyen yüzü kazındı, tıpkı gazetemizin karşısındaki resmi gibi.

Evet Brako hiç gülmedi.

Kim bilir gülmek ne kadar çok yakışırdı ona…
YAZARIN DİĞER YAZILARI