Koronavirüs korkusu ile eve topluca hapsolmuşken depremin şiddeti ile uyandık sabah sabah. Koronavirüs nedeni ile iki günlük eve kapanma esnasında bir de merkez üssü Elazığ olan deprem korkusunu yaşadık. Kim bilir daha insanlık ailesini ne büyük felaketler bekliyor? Bir tarafta öldüren süründüren virüs ve salgın belası, bir tarafta doğal afetler ve felaketler. Deprem ve kuraklık belası kâbusu kuşatmış yaşamımızı. Dünya genelinde daha farklı belalar ve felaketler de var, yangınlar, seller, kasırgalar ve savaşlar hayatı. 2020 yılı, afet ve felaketler yılı oldu. Bu afet ve felaketler neyin nesi? Bunun için bir muhasebe yaparsak yaşadıklarımızın kuşkusuz, insani olarak gelinen aşama ile alakalı olduğunu anlarız. Yani neyi hak edersen onunla yaşarsın. Yaşadığımız bunca afet ve felaketlerin en önemli sebebi budur. İnsanın doğaya karşı sorumsuz davranışı, Doğal kaynakların tüketilmesi, kirletilmesi, Aşırı israf ve doyumsuzluk, Hırs, çıkarcılık, acımasızlık, Yardımlaşma ve dayanışmanın gittikçe azalması, Kin, nefret ve tahammülsüzlüğün artması, İnançsızlık, umutsuzluk, Ortak değerlerin korunmaması, Kutsal ve değerlere sahip çıkılmaması, Yani kötülükler arttıkça, iyilikler azaldıkça, başımızdan belalar, felaketler, afetler eksik olmayacaktır. 30 yıl öncesinde bir sokakta, bir köyde biri herhangi bir sebeple öldüğünde, herkes onun acısını ve yasını yaşardı. Ölü sahiplerine saygıdan, düğün ve eğlenceli etkinlikler yapılmaz, hatta TV ve radyolar haftalarca açılmazdı. Mahallede günlerce kimse traş olmazdı. Yas evinde konukların ağırlanması için herkes kendi çapında maddi manevi destek sunardı. Bir yerde bir yangın ve doğal afet çıksa, komşular hemen yardımına koşardı. Dayanışma, kardeşlik, hoşgörü ve insanlık vardı. Ne yazık ki modernleşme ve zengin olma hırsı yüzünden değerler birer birer yitirildi. Aşırı bir maneviyatsızlık ve bencillik almış başını gidiyor. Bütün bu sorumsuzluklar, insanlık ailesine çeşit çeşit felaket ve belalara neden oluyor. Bunca musibet, elbette tesadüf değildir. Yapılan hata ve yanlışlara rağmen insanlık, halen ders almıyor ne yazık ki. Kim bilir bu gidişle daha ne felaketler görüp yaşayacağız?