Günümüzde siyaset nefret diliyle yapılıyor. Hele de Türkiye'de siyaset bir savaş enstrümanı gibi kullanılıyor.
Sanki ülkeyi idare etmeyecekler de savaş meydanında cenge çıkacaklar.
En çok da siyaset yapanlar değil de siyasi partileri destekleyen taraftar gurupları tam bir holigan havasında sokaklarda tartışıyor.
Hatta kavgaya hazır bir şekilde gardını almış.
Siyaset bu ülkede rant için yapılıyor, peki partiyi destekleyen adamın kazancı ne? Hiç birşey.
O zaman biri tutup omuzundan silkelemeli. Kardeşim senin derdin nedir demeli.
Konuşmayı dahi beceremediğimiz bir yüzyılda siyaset yapmaya çalışıyoruz.
Aslında siyaset değil, politika yapıyoruz.
Politik çıkar ve menfaatleri olan horozlar için meydan kavgasına tutuşuyoruz.
Burada kaybeden tek bir kişi var. O da taraftarlar.
Kazanan ise; sözde siyaset yapanlar. Rant devşirmeye çalışanlar.
14 Mayıs'ta yapılacak olan Genel seçime işte bu puslu ve gergin havada giriyoruz.
Oysa yapılan sadece bir seçim.
Seçilenin bu ülkede derin konularda yapacağı hiç birşey olmadığını bildiğimiz halde bu kavga gürültü niye...
Rejimi değiştirebilecek misiniz!? Hayır. Anayasanın ilk dört maddesini değiştirebilecek misiniz!? Hayır. Kürt sorununu kökten cozebilecek misiniz!? Hayır.
Manda Anayasasını çöpe atıp Medine anlaşmasını hakim kılacak mısınız!? Hayır.
O halde bu seçim neyi değiştirecek.
Hiç birşey.
O halde sokakta bu garip kavganın nedeni nedir!?
Çıkarınız yok, kazancınız yok, sizi dinleyen yok. O halde bu hamasetin anlamı ne!?
Bu sadece bir seçim, geçmişte yaptığımız basir bir seçim. Bırakın çıkarı olan siyaset yapanlar kavgasına tutuşsun.