Kanunlar insanlar içindir. İnsanlık dışı fiiller için insani kanunların kullanılması, insanlığa ihanettir. Ya ilahi kanunları kullanacaksınız ya da insanlık dışı mahluklar için yeni bir kanuni düzenleme yapacaksınız. 3,5 yaşındaki bir çocuğu cinsel obje olarak gören yaratık, insan olamaz! Hayvan diyeceksiniz, o da bu kadar iğrenç bir fiilde bulunamaz! Bunlar farklı bir kategori. Ama ilk etapta hayvanlara uygulanan cinsiyetinin sonlandırılması ve itlaf gibi bazı uygulamalar, kademeli olarak bunlara da uygulanmalıdır. Suçu sabit olan kişiler, kişiye değil, topluma, hatta insanlığa karşı işlenmiş suçtan yargılanmalı ve verilen cezanın kesinlikle insani olmaması gerekir. 3,5 yaşındaki çocuğa kıyanlar insan olamaz. 3,5 yaşındaki çocuğa şehvetle bakan gözler görmeyi hak edemez. 3,5 yaşındaki çocuğun ağzını kapatan eller tutmayı hak edemez. 3,5 yaşındaki çocuğa acı çektirenler nefes almayı hak edemez. 3,5 yaşındaki çocuğa burada yazmaktan bile utandığımız fiiller uygulayanlar ve bunu zihninden geçirenler, 3,5-3,5 atmadıkça insanlığın vicdanı soğuyamaz. O gözler görmemeli, o eller tutmamalı, o boğazdan nimet geçmemeli, o pis ciğerlere hava girmemeli, o iğrenç beyin bir daha elektrik almamalı! Siyasetçiler de kamera karşısına geçip konuşmamalı. Yok efendim “komisyon kurduk” “Kısırlaştırmayı konuştuk” “Yasal düzenlemeler üzerinde çalıştık” Falan da filan... Her yaşanan olaydan sonra bunlar konuşulur ama sonuç hep boş. Ne zamana kadar, yeni fiil yaşanana kadar. İnsanlık yara alana kadar. Bir aile, bir toplum, bir dünya toptan kirlenene kadar! Kirlendik, hepimiz kirlendik. Bu tarz mahlûkların yaşadığı coğrafyada yaşadığımız, aynı havayı soluduğumuz, aynı aştan yediğimiz, aynı suyu içtiğimiz, aynı yasa ile yargılandığımız ve aynı cins olarak zikredildiğimiz için kirlendik. Bu yaratığı kendi vergilerimizle beslediğimiz için kirliliğin dip noktasını bulduk. Yeni yaşanacak olayların önüne geçemediğimiz için kirlilikte çığır açtık! Bırakalım artık bu kirli ağızları, yok medeniyetmiş, yok batıymış, yok sosyal haklar, yok cinsiyet özgürlüğü… İnsanın fıtratına aykırı olan her eylem ve söylem başından ve kökünden kazılmalıdır. Batılıların ne dediği ne dayattığı ne kadar bağırdığı dikkate alınmamalıdır. Zaten bu noktaya gelmemizin asıl sebeplerinden biri de kendi hassasiyetlerimizi değil de batılıların hassasiyetlerini dikkate almamızdır. Onlar, namusu, ahlakı, cinsiyeti ortadan kaldırmaya çalıştıkları için bugün ciddi manada nesil problemi yaşıyorlar. Bunun önüne geçmek için bizim atalarımızın yaşayışını, ahlak, gelenek ve göreneklerini örnek almaya çalışıyorlar. Biz ise tam tersini yapıyoruz. Onları örnek alıp buna da medeniyet diyoruz. Alırken de onları birkaç adım geçiyoruz. Geçince de sınır mınır tanımıyoruz. Özümüze dönmeliyiz. Eğitimde, hukukta, sosyal yaşamda ve hayatın her alanında öze dönmeliyiz. Bize ait olmayan, ceddimize kurşun sıkanlara ait olan her şeyi içimizden atmalıyız. Bunların ifrazatlarıyla kirlenenlerin, tedavi edilebilenlerini tedavi etmeli, tedavi olmayıp kuduzlaşan ve sapıklaşanları da itlaf etmeliyiz. Kirliliklerden arındırılmış bir toplum dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın