Yedi yaşına bastım.
Okula başlıyorum.
Babamın okula başlayacağımdan dolayı Batman’dan aldığı trabzan ayakkabımı yastığımın altına koyarak sabahladım.
Tam da istediğim ayakkabıydı, astarlı ve üstü bağcıklı…
Kösele kunduraymış gibi geliyordu bana.
Komşu köydeki köyle aramızdaki üç bin metreyi mesafeyi her gün bu ayakkabı ile kat edeceğim.
Benden beş sene önce okuyan ağabeyimin önlüğü ona küçülünce annem bana saklamış.
Bir iki tarafında sökük ve beyazlama olsa da en azından okula gidecek bir önlüğüm vardı artık.
Önlük biraz büyük geldiği için biraz daha küçülmüştüm.
Çantam da yoktu.
Zaten çantaya koyacak kadar çok malzemem yoktu.
Okula gideceğim an babam tütün hasadına, annem ise koyunları sağmaya gitmişti.
Köyden okula gidecek öğrencilerle köy çıkışında buluşup yola koyulduk.
Tek sınıflık okulun önünde kapının açılmasını bekledik.
Kaşları çatık bir öğretmen gelip kapıyı açtı.
Hepimizi sıra ile içeri aldı.
1’den 5.’ sınıfa kadar bir arada eğitim görecektik.
Öne birinci sınıfları oturttu.
Beşinci sınıfta okuyan bir öğrenciyi tahtaya çıkardı.
Yeni okula başlayan bizler için ilk ve son kez öğrencinin tercümesi ile Kürtçe ikazlarda bulundu.
Okul içinde Türkçe dil dışında konuşulmayacak.
Okula geç gelenler sınıfa alınmayacak, gibi kesin ve net uyarılarda bulundu.
Çat pat kelimler dışında Türkçe bilmeyen biri olarak bu uyarılarla okula başlangıç yapılması beni üzmüştü.
Bu anlattıklarım 1972’li yıllarda benim okullu olduğum yıllardaki anılar…
Okulların başladığı bir günde geçmişe gittim.
Aynı şartlarda olmasa da bugün benim gibi binlerce çocuk okullu olacak.
Bizim dönemdeki sorunlar ve imkanlar değişse de; değişmeyen ve halen aynı olan sorunlar da var.
Bu ülkede dili ne olursa olsun herkes Türkçe dışında bir dil de eğitim göremeyecek.
Özellikle yoksul çocuklar yetmezlikler içerisinde okula başlayacak.
Hatta sorunlar ve ihtiyaçlar daha da farklılaşmış, çeşitlenmiş.
İhtiyaçlar ve sorunlar nasıl olsa kimsenin umurunda değil.
Bu gün okullar, kurumlar eğitime hazır mı, diye bir yazı yazacaktım.
Sonra düşündüm yazsam ne olur.
Yazıyoruz ne değişiyor.
Okula bu sene başlayacak yoksul öğrenciler okul ihtiyaçlarını almış, almamış kimin umurunda.
Bir seneliğine hizmet aracı kiralama yerine (yakıtla beraber 300 bin lira) bin öğrencinin kırtasiye malzemesi ihtiyacını karşılamak kimsenin aklına gelmedi.
Birkaç hayır kurumu hariç kimse ihtiyaç sahibi öğrencilere yardımda bulunmadı.
Üniversite öğrencileri okullara kayıtlarını yaptırdı, şimdiden okula nasıl gideceklerini karar kara düşünüyor.
Necat Nasıroğlu Vakfı dışında kimse öğrencilere burs vereceğini ilan etmedi.
İlk, orta ve lise öğrencilerine ait okullarda her sene olduğu gibi bu sene de temizlikçi, güvenlik personelleri yok.
Okul kapılarında giriş güvenliği, öğrenciye emanet.
Öğrencilerin güvenliği ve ulaşımı kimsenin umurunda değil.
Bunları kaç kere yazdık.
Çözüm bulundu mu?
Bulunmadı.
O yüzden okula başladığım yıllara gittim.
Halden anlamayanlar yüzünden bugün yine okullu oldum.
Yıl olmuş 2024, eğitimde halen sorunlar devam ettiği için bugün yine okula başladım.