Çağının önde geleni olabilmek için bazı fedakârlıklar yapmak gerekir. Çağını yakalamak ve çağını okumak da gerekli kriterlerdendir.
Farklı olanı söyleyebilmek ve farklı olanı yapabilmek sizi çağda farklı kılar. Mevlana sözü üzerine; “Dün dünde kaldı, yeni şeyler söylemek lazım” yeni şeyler söylemek lazım.
Çağının iz bırakanları; ya yeni şeyler söylemiş, ya yeni şeyler yapmış, ya da fedakârlıklarda bulunmuşlardır.
Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatına baktığımız zaman birçok fedakârlıklarda bulunduğunu görüyoruz.
Bediüzzaman fedakârlıklarda bulununca meşhur olmak ve kendinden söz ettirmek için bunları yapmamıştır.
Ama evlenmemesi, doğru dürüst dinlenmemesi, sürekli bir çaba içinde olması, ilkelerinden taviz vermemesi sıkıntılar çekmesine neden olmuştur.
Ama bu sıkıntılar onun bir çığır açmasına neden olmuştur. Öyle ki binlerce müntesibi, açmış olduğu bu çığırda yürümektedirler.
Çağına damga vuran isimlerden biri de İbn Haldun’dur. İbn Haldun; farklı bir şey söylemiş, Farklı olanı yapmıştır.
İbn Haldun, İlmi Ümran ile kendinden söz ettirmiştir. Tarihi olağan şekilde okumak yerine analiz etmek ile farklı bir perspektif getirmiştir.
İmam Gazali,Farabi, İbni Sina,İbni Rüşd ve daha niceleri çağının ilerisinde bir perspektife sahip olmuşlardır.
Çağlarının ötesinde bir bakışa sahip olmuşlardır. Zamanlarını aşarak kendi zamanlarına dürbün ile bakarak yol göstermişlerdir.
Bunlar elbette kolay olmamıştır. Çok çalışarak ve az uyuyarak; çok okuyarak az konuşarak emeklerinin karşılıklarını almışlardır.
Bir anda birçok işle meşgul olmuşlardır. Örneğin İmam Ebu Hanife hem ilimle meşgul olurken, hem de ticaret ile meşgul olmuştur.
Peki, neden günümüzde çağına damga vurabilecek insanlar yetişmiyor? Diye bir soru geldiğinde buna cevap olarak; ”Çağına damga vuranlar ile günümüz insanını karşılaştırmak gerekir.” Deriz.
Çağına damga vuranlar ile günümüz entelektüellerinin hayatlarını karşılaştırırsak sanırım sonuca ulaşabiliriz.
Bu karşılaştırmayı yaptığımız zaman yaşantılarının niteliği açısından çok fark görürüz. Örneğin çalışma açısından fark görürüz.
Günlük olarak ilimle meşguliyet zamanları çok farklıdır. İlimle meşguliyet derken; okumak, yazmak, yabancı kaynaklarla mukayese etmeyi kastediyoruz.
Mukayese etmek için yabancı dil bilmenin faydası da olacaktır. Yabancı kaynakları incelemek, mukayese etmek ufuk açacaktır.
Zamanını görmek, zamanını aşıp farklı olanı görmek ve çağına yol gösterebilecek düzeye gelmek bir çabanın eseridir.
Ancak bunu yapmak için yaptıkları ile söylediklerinin birbiriyle tutarlı olması ve çelişki yaratmaması gereklidir.
Okumak ve yazmak yetmediği gibi söylemek de yetmez. Öncellikle kişinin çıkarları için söylediklerine muhalif pratikler sergilememesi gerekir.
Samimi, dürüst ve doğru olan aynı zamanda çalıştığı zaman hikmet gözüyle bakmak ve farklı olanı görebilmek istidadına sahip olur.
Hikmet gözüyle bakınca sadece bakmak ile kalmaz aynı zamanda baktığında birçok şeyde görmüş olur.
Baktığında gördüğü şeyler onu farklı kılar. Farklı olması ona çağını yakalaması ve hatta çağın önüne geçmesini sağlayarak çağına damga vurma hakkını verir.