Ankara’da gerçekleştirilen “Barış Mitingi”ne katılanların toplandığı Ankara Garı önüne atılan bomba sonucu şu ana kadar yüzden fazla insan can verdi. Bombalama olayını gerçekleştirenlerin tüm bağlantıları ile ortaya çıkartılması ve gerekli cezaya çarptırılması en büyük temennimizdir.
Diğer taraftan bu tür provokatif eylemlerin meydana gelmemesi için İçişleri Bakanlığı, MİT ve diğer güvenlik birimlerinin görevlerini titizlikle yerine getirmeleri ve zafiyet oluşturmamaları başka olayların gerçekleşmemesi açısından gereklidir.
Olayın ertesinde bazı öğretmenlerin bu yüzden iki günlük iş bırakma eylemini anlamak mümkün değildir. Öğrencilerin; okulla gidip öğretmenlerini görememeleri, derslerinin boş geçmesi öğrencilerin okuldan soğumasına neden oldu.
Sınıfta olmaları ve yeni şeyler öğrenmeleri gereken çocukların orta yerde dolaşmaları kime yaradı? Belki öğretmenlerin iki günlük istirahat etmesinden dolayı öğretmenlere yaradı ancak Öğrencilerden çok şey alıp götürdü.
Diğer taraftan söz konusu eylemi yapan öğretmenlerin hafta sonu paralı kurs vermek için gösterdikleri çaba yaman bir çelişki olarak gözükmektedir.
Başka bir sektör olan sağlık sektöründe de mağduriyetler yaşandı. Yapılan iş bırakma eyleminden dolayı tedavi olması gereken hastalar tedavi olamadı.
Kime ve neye hizmet edildi? Aslında mağduriyetlere bakıldığında söylenenler ve yapılanların birbiriyle uyuşmadığını dolayısıyla çelişkilerin ortaya çıktığını görüyoruz.
***
Geçen sene düzenli olarak yaptığımız hafta sonu Cumartesi Buluşmalarını başlattık.
Hafta sonu konuklarımız HDP Batman Milletvekilli Adayları oldu. Toplumdan bize yansıyanları adaylara sorduk.
Adayların belirlenmesi konusunda seçmenlerde memnuniyetsizlikler olmuştu.
Elbette “Halkların Demokrasi Partisi” olması hasebiyle demokratik yöntemlere ve halkların isteklerine en fazla uyması gereken parti temsilcilerine bu soruyu yönelttik.
Zira halkın istekleri yerine getirilmeden yapılacak bir seçim veya atama bir çelişki olarak duracaktı.
“Demokratik özerklik, fedaratif yapı v.s. söylemlerini sıkça duyduğumuz için ve dünya üzerindeki bu tür yapılanmaları olan devletlerin başkanlık sistemi ile yönetildiğini bildiğimiz için başkanlık sistemine karşı çıkmak bir çelişki oluşturmuyor mu?” sorusunu adaylara yönelttik.
Türkiye’nin yüzde doksan dokuzunun Müslüman olması ve bölgemizde yaşayan insanların inancına bağlı olması nedeniyle inanca yönelik atılacak adımlarda dikkatli davranılmadığında, toplumun doğal olarak tepki verdiğini gerçek ve sanal âlemin ikisinde de tepkilerini dile getirdiklerini gördük.
Birkaç gün önce Diyarbakır Yenişehir Belediyesi tarafından bilbordlara Danimarkalı Karikatüristin Peygamber Efendimize(s.a.v) hakaret içerikli karikatürü asılmıştı.
“Düşüncelere saygılı ve adeta gökkuşağını andıran farklı renkleri barındırdığı iddiası ile yola çıkan bir partinin bunu yapması çelişki oluşturmuyor mu?” Diye sorduk.
Adaylar tarafından verilen cevapları gazetemizin röportaj sayfasından okuyabilirsiniz. Hoşçakalın...