14 Mayıs 2023 seçim sürecine hızla girmiş bulunmaktayız.
Siyasi partiler ittifak aşamasını geride bıraktı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yarışacak olan adaylar belli oldu.
Milletvekili adayları ile ilgili süreç hızla işliyor.
Seçim denince her nedense benim aklıma gürültünün israfın her türlüsü geliyor.
Geçmiş dönemlerde özellikle seçime 1 ay kala ses, görüntü, atık ve israf konusunda inanılmaz bir savurganlığa şahit olduk.
Üzerinde güçlü ses sistemleri bulunan araçlar gece saatlerine kadar sokak sokak seçim müziklerini çalıyor, her tarafa afiş ve pankartlar asılıyor, el broşürleri her eve, her işyerine ve park halindeki araçların camlarına asılıyor.
Promosyonlar ve hediyeler de çabası.
Anlayacağınız aşırı derecede bir israf ve israf sonucu oluşan bir kirlilik…
Tüketilen kaynaklara yazık.
Şimdiden başladılar broşür dağıtmaya, bayrak ve flâmalarını asmaya.
Ekonomik kriz sadece partileri vurmuyor.
Depremin yol açtığı acılar ve tahribat ilk gün ki gibiyken müzikli seçim şarkıları çalmak, sokakları karnaval yerine dönüştürmek doğru değildir.
Bu nedenle çevreci bir yaklaşımla sade, gürültüsüz ve patırtısız bir seçim kampanyası dönemi geçirmek gerekir.
Tüm siyasi partiler israfsız ve çevreci bir seçim çalışması yürütmek üzere şimdiden önlemlerini almalıdır.
Seçime harcanan her kuruşun faturası bu halka çıkıyor.
Hele hele deprem bölgesinde milyonlarca insan barınacak ev beklerken ve yemeğe muhtaçken, seçim propagandalarında son derece dikkatli olunması gerekiyor.
Bol afişli, pankartlı ve şatafatlı seçim propagandası yerine, daha dijital ve çevreci bir seçim süreci yürütmek gerekiyor.
Seçim müziği çalınmamalı.
Çevre dostu, insana ve doğaya saygılı kampanya dönemi olmalı.
Kampanya süreçleri daha çok dijital iletişim araçları ile çevreye duyarlı bir şekilde gerçekleştirilmelidir.
Çevre ile barışık, israfsız ve gürültüsüz bir seçim ne de güzel olur, değil mi?
Güzel yarınlar için kaynakları tüketmemek, görüntü ve gürültü kirliliğine yol açmamak gerekir.
Sadece çevreci ve israfsız bir propaganda dönemi değil, ekolojiyi esas alan söylemlere ağırlık verilmelidir.
Doğal yaşamı esas alan, yaşadığımız çevre felaketlerinin önüne geçecek projeler ve hedefler belirlenmelidir.
Seçmenler de taleplerine çevre ve ekoloji ile ilgili maddeleri eklemelidir.
Çevreci proje ve söylemleri olmayan siyasi partilere oy verilmemelidir.
Çevreye doğaya saygısı olmayanın, hiçbir canlıya saygısı yoktur ve olamaz.
Bu yüzden bu seçimde siyasiler yüksek sesle haykırmak gerekir, çevreye ve doğaya saygınız yoksa size oy da yok demeliyiz.