24 Haziran Seçimlerini hep birlikte yaşadık ve seçimin galibi Cumhur ittifakı oldu.
Nasıl bir seçimdi?
O ayrıntılara girmek istemiyorum.
Bu konu, kamuoyunun vicdanına kalmış.
İsteyen, istediği gibi düşünebilir.
Eğer bu seçimde bilmediğimiz haksızlıklar, adaletsizlikler olduysa ki birçok kişi bunu düşünebilir, elbette ki düşünmeyenler de olabilir.
Çünkü herkes kendi penceresinden manzarayı görmek isteyebilir.
Ama mutlaka gelecekte varsa önemli bir arızalı durum mutlaka netleşir.
Ancak seçim sonrası CHP yine dalgalanmaya başladı.
Genel kurultaya geçilmesi ve Sayın İnce’nin Genel Başkan olmasını isteyen CHP’liler var.
Hatta Sayın İnce, Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu’nun, kendisine onursal genel başkanlık teklif ettiğini yine kendisi beyan etti.
Bu arada Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde mevcut şartlar altında fazlasıyla yüksek bir performans gösterdi.
Renkli sahneler yaşandı ve beklenen, mutlaka kazanacağıydı ama kazanamadı.
Sadece geçmiş seçimlerden çok daha fazla oy aldı.
Bir vatandaş ve basın mensubu olarak kendisine gerçekten teşekkür ederim.
Gelelim olayın en kritik ve can alıcı son derece önemli konusuna;
Pekâlâ, Sayın Kılıçdaroğlu, onu aday göstermeyip kendisi de aday olabilirdi.
Onun kadar başarılı olup olamayacağına karar verilemez zira bunu yapmadı.
Ancak Sayın İnce’yi aday göstermesi son derece akıllı ve bencillikten uzak bir davranıştı.
Alkışlamak, saygı duymak gerekir.
Mevcut tartışmalarla denizi suni olarak dalgalamanın pek bir anlamı yok.
Yapılan, yapılacak siyasi hatalar, üzücü demeçler, unutulmamalı ki iktidara yarayacak ve zamanı geldiğinde mutlaka ama mutlaka kendi lehine ekleyerek, allayıp pullayarak malzeme olarak kullanacaktır.
Bu durumda CHP yara alır.
Bu istenilmeyen durumlar, hatalar, yapay gündem, CHP seçmenini de hem üzecek hem de kutuplaştıracaktır.
İktidarlar her zaman ana muhalefetin çok güçlü olmalarını, haklı yere istemezler.
Çünkü güçlü bir muhalefet, iktidarın koltuklarını, makamlarını ve iktidarlarını sallayabilir hatta yerlerini de alabilir.
Zaten ana muhalefetin ana görevlerinden biri de bu değil mi?
Bu yüzden sürekli ana muhalefeti yakın takibe alırlar ve nerede, ne zaman, nasıl hata yapacaklarını gözlerler kollarlar.
Özellikle de AK parti bunu çok iyi yapıyor.
Buradan nemalanmayı biliyor.
Kimi zaman da abartıp, üzerine eklemeler yaparak da kullanıyor.
Biz bunu seçimlerde çok gördük.
Sanırım görmeye de devam edeceğiz.
İşte bu yüzden CHP bunu hep yapıyor ve yazık ediyor kendisine.
Böyle olmasını istemezdim.
Bu koltuk sevdası, hastalık düzeyinde bir bağımlılık ve istemdir.
Özellikle de basına malzeme olmak, seçmenini üzmek, bölmek, kutuplaşmasına zemin hazırlamak hem hoş olmuyor hem de puan kaybettiriyor.
Siyasi nezaket, erdem ve davranışlar sergilemek yerine üzücü ve gündeme negatif enerji veren bu davranış bozukluğu, benimsenecek bir durum değildir.
Herkes aklını başına alıp, bilimsel ve başarılar dolu siyasi plan ve projeler üretmeli.
Seçmen bunu bekler siyasilerden.
Doğrusu da bu değil mi?
Her şeye rağmen, her şeyin milletimiz ve ülkemiz adına hayırlı olmasını diliyor ve ülke olarak çağdaş uygarlıkların seviyelerine, hatta daha da üst düzeylere geçmenin beklentisi içinde olduğumu belirtiyorum…