Çoban Ali’yi herkes tanır. Hem Hasankeyf’te hem de Batman’da… Hasankeyf’i ziyaret edenler bir şekilde adını işitmiş, şöhretini duymuştur. Hasankeyf ile özdeşleşmiştir desem herhalde abartmamış olurum.
Çok sevdiğim değerli bir abimdir kendisi. Ayrıca kuzenimdir.1980 doğumlu. Evli ve iki çocuk babası. İki anneden toplam 16 kardeşler. Doğumundan 2010 yılına kadar İç Kale denen bölgede ailesiyle beraber bir mağarada yaşadılar. Mağara dediysem, aklınıza tek gözden oluşan ilkel bir kovuk gelmesin. Odalara bölünmüş, elektrik hattı çekilmiş gayet muntazam ev benzeri bir yapı düşünün. Yazları serin, kışları ise sıcak… Bu mağarayı defalarca ziyaret ettim ve orada kaldım.
1995-2015 yılları arası çobanlık yaptı Ali. Çoban lakabı, uzun yıllar Hasankeyf civarında çobanlık yapmasından gelmektedir. Yanık sesiyle uzun havalar söylediği çobanlık günlerini özlediğini çok kez duymuşumdur kendisinden. Yalnız gezmeyi, yalnız oturmayı ve yalnızlığın kendisini çok sever. Taşranın yalnızlığını sesinde ve zayıf gövdesinde görebilirsiniz; devrilecekmiş gibi insanı karşılayan duruşunda ve hatta ürkek gölgesinde bile görmek mümkün.
Herkes gibi eski Hasankeyf’i o da özlüyor. Aklımda kaldığı kadarıyla nar ve incir ağaçlarının çevrelediği mütevazı evleriyle eski Hasankeyf, mağaraların bulunduğu yamacın eteklerine kurulmuş bir masal şehrini andırmaktaydı. Akşam vakitleri balkonda ya da evlerin bahçesindeki tahtlarda, incir ağaçlarının yaydığı kokuyu içimize çekerek yediğimiz akşam yemeklerini hiç unutamadım mesela.Ya da Dicle’de balık tuttuğumuz günleri… Hasankeyf’i kötü niyetli ruhlardan koruyormuş gibi, bir bekçi dikkatiyle mağaraları mesken tutan, evlerin tepelerinde dönüp dolaşan ve çığlıklarıyla göğü yırtan karga sürüleri de anılarım arasında. Hasankeyf sadece tarihten ibaret değildi; içimizi sızlatan bir düştü ayrıca, bir anılar yumağıydı. Tarihle beraber anılarımız da sulara gömüldü.
Eski Hasankeyf’i özlüyoruz derken, aslında Hasankeyf’in bir mekân olarak ruhunda taşıdığı anılarımızıözlüyoruz; orada geçen çocukluğumuzu, bize ait renkleri, kokuları, sesleri ve görüntüleri özlüyoruz.
Suların altındabir hazine gibi öylece gömülü anılarımız ve bir şeyler takılır ümidiylebakışlarımızı zaman zaman bu ıssız sulara sarkıtıyoruz.
Yeni Hasankeyf, civar köylerin de dâhil edilmesiyle büyüdü. Yeni evler ve yeni insanlar eklendi Hasankeyf’in genişleyen gövdesine, yeni komşular görünmeye başladı sokaklarında. Evler kurayla dağıtıldığı için akrabalar ve eski komşular birbirine uzak düştü. Kimisi tepenin yamacında yer bulurken kendine, kimisi de baraj gölünün kıyısında soluğu aldı. Mesafe dediğimiz şey, yanındagetirdiği gönül yorgunluğuyla beraber yöre insanının gövdesine yerleşti böylece.
Öyle sanıyorum ki hiçbir şeyin yıllar öncekine benzemeyişini bir yük gibi içimizde taşıyacağız hep.Çoban Ali de bu yükü içinden söküp atarakeski günlere, Dicle’nin kıyısında nar ve incir ağaçlarının arasında uzanmış geniş gövdesiyle soluk alıp veren eski Hasankeyf’e dönmeyi çok istiyor.
Hem eskiye özlem duyuyor, hem de büyük bir hizmet olarak gördüğü için Yeni Hasankeyf’ten ümitli. Tutarsızlık gibi gelebilir bu durum bizlere. Ama ona göre değil. Çünkü geriye dönmek mümkün olmadığı için önümüze bakmalı ve olanla yetinmeliyiz diyor, buna anlam veremediğimi söyleyince. Eski Hasankeyf’in sular altında kalması Çoban Ali’yi derinden etkilese de restorasyon çalışmaları ve eksiklikleri giderilmeye çalışılan yeni şehir merkezi onu heyecanlandırmaktadır.
Vakit buldukça yerli ve yabancı turist gruplarına rehberlik yapmaktadır Çoban Ali.Uzun yıllardır rehberlik yaptığını bilirim. Muzip ve heyecanlı birüslubu vardır. Kendinden emin ve duruma hâkim bir tavır takınır rehberlik yaparken. Gerçekten de öyledir. Bu yüzden turistlerin en çok tercih ettiği rehberdir Hasankeyf’te. Bununla birlikte turistlere yanık sesiyle türkü söylemeyi ya da uzun hava okumayı da ihmal etmez. Bu uğurlama ritüeli onun bir çeşit imzasıdır.
Çoban Ali, mutluluğu anda beliren ve aniden sönüp kaybolan bir takım parlamalar olarak görüyor. Küçük de olsa bu anların kıymetini bilmek lazım diye nasihat ediyor yazının burasında. Aşk ise geçici bir hevesten ibaret onun için.
Sözün kısası…
Çoban Ali, sular altında kalmış eski halidir Hasankeyf’in. Eskiye dair bir görüntü gibi yeni Hasankeyf’in sokaklarında onu dolaşırken görürseniz şayet,hal ve hatırını sormayı unutmayın lütfen.